kanallar arasi rekabete kurban giden basarili sit-com. bir defa, sit-com en fazla yarim saat olur. hadi bilemedin 45 dk. avrupa yakasi ise, ayni saatte yayinlanan diger kanallardaki uzun dizilerin karisina rakip tuttuldugu icin kategorik olarak nereye sokacagimi bilemedigim diger nevi sahsina münhasir türk dizileriyle ayni sürede tutulmaktadir.
aslinda bu yüzden, siradan sitcomlarda üc bes karakterden öteye gidilmezken avrupa yakasi'nda yirminin üzüerinde karakter görlürür. üstelik de normalde sitcomlarda esas iki karakter üzerinden dizi yürür, diger üc bes kisi sadece yan karakter olur, esas iki karakterin tamamlayicisi olur vs iken; avrupa yakasi'nda neredeyse her bir karakter kendi basina bir fenomendir. asli'nin annesinden cem'in babasina, burhan'dan gülenay'a, sertac'tan sacit'e. asli'dan cem'e, makbule'den sahika'ya her biri kendi hayran kitlesini yaratmis, diziyi sirf kendisi icin izlenir kilan karakterlerdir. yanlis anlasilmasin, bunlar benim karakterlerim veya ben bunlarin hayrani vs degilim. bu yaptigim bir durum tespitidir.
iste bütün bunlardan dolayi ben avrupa yakasi'nin herseye ragmen basarili bulurum. son zamanlardaki, o baymis artik iyice suyunu cikartmis hissini vermesi de aslinda bu sürenin bir sitcom icin korkunc derecede uzun tutulmasindandir. bu süreyi doldurmak icin bu baymisliklari yapmaktan baska birsey kalmiyor geriye cünkü. üstelik de dördüncü senesinde...
burhan'ın cem'i kovmak için uydurduğu yalanlarla güldürmüştür bu hafta. hindistan tribi ise tek kelimeyle felaketti. böyle şeylere girmemesi lazım gülse birsel'in.
şahika koçarslanlı karakterinin dahil olmasıyla rengine renk katmış dizidir. sacit kral'a asılmaları, rüküşlüğün doruklarında gezmeleri, "ben seni kültürümle döverim be!" bağırışları insanı gülme krizlerine sokmasa da hoş bir kahkaha atmasına vesile olabilmektedir.
ayrıca, cesur karakteri de oyunculuğuyla göz doldurmakta, tv makinasındaki skeçlerde sergilediği performansı dizide de sergileyerek seyirciyi ekrana bağlayan unsurlardan birini teşkil etmektedir.
gülse birselin kendini toplumdan sıyırışının resmi. *dizi herşeyi ile temelindeki psikolojiyi belli ediyor.
samimiyetsiz bir o kadar de gereksiz düşünceleri, samimi kılıflara sokup sunuyor.
aynı dizi bence toplumun genelini-özelini en iyi gören ve gerektiğinde eleştirebilen dizidir. bu da samimi olduğu nokta.
biraz tuttu diye suyu cikarilan seyler kategorisine ilk siralardan girmistir. bu dizi ozurlu gibi davranan tiplerin bulustugu bir show a donmus, bir iki sezon once normal olan karakterler bile salak salak davranmaya baslamis ve dizi katlanilamaz hale gelmis.
ilk 2 sezonu çok keyifli olmasına rağmen özellikle son sezonda iyice avamlaşan dizidir. insanlar neredeyse birbiriyle doğru düzgün konuşmuyor, hep bağrış çağrış.
bir süredir keyif alınmayan ve artık süresinin uzunluğuyla da iyice baymış olan dizidir.
not: artık izlemediğimi belirtmek isterim.
dizide normal insanın kalmaması zaten dizinin suyunun çıktığını apaçık ortaya koymaktadır. ah volkanlı selinli günler ah!(aslında onlarda pek normal sayılmazdı)
#2343082 no'lu entryde yanıldığımı gösteren, hayal kırıklığı yaratmış dizidir. güzel bir final yapılması ve akıllarda saçmalayıp biten bir dizi olarak değil kaliteli ve tadında bitmiş bir dizi olarak kalmasını diliyoruz.
gülse birsel istediği sürece devam edeceğini düşündüğüm dizidir. ama yapılan bir hata vardır kanımca. o da eski giden muhteşem kadronun yerine yine onlara benzeyen ama daha pasif oyuncular getirilmesidir. örneğin bir çok bölümü tek başına sırtlayan volkan karakterinin yerine gelen sacit karakteri volkan gibi maço, kavgacı biri olabilir ama volkanın pasif kalmış halidir. yada ofisboy şesunun yerine gelen tanrıverdi şesunun rolü altında ezilmiştir. makbuleyle selini kıyaslamıyorum bile. son olarak cesur karakterini sevsem de şahikayı izlerken kusasım geliyor. makbuleden daha itici bir karaketer var mıdır derken, şahika çıktı karşımıza, hayırlı olsun.
çok bozulmuş dizi. halbuki ilk zamanlarda böyle miydi? bak ilk zamanlardaki kahramanlara, ne kadar gerçekçiler;
30 yaşına merdiven dayamış, amerika'da okumuş, nişantaşı'nda yaşayan ve abisinden korktuğu için sevgilisiyle buluşamayan kadın.
35 yaşlarında, babası fransızca gazete okuyan, amerika'da yaşamış, fotoğrafçı ve sevgilisinin abisinden korkan adam.
30lu yaşlarda, nişantaşı'nda büyümüş, babasının muallebicisini işleten mahalle delikanlısı, maço. ama yeri gelir ibne kılığına girer, yeri gelir muallebiciyi gazinoya çevirir.
25 yaşlarında, tikky, babası anasının dini kadar zengin, şımarık kız. ama yeri gelir ağzında sigara üstünde dansöz elbisesi muallebicide mezdeke eşliğinde göbek atar. bir mahalle maçosuyla sevgili olması ve apartman dairesine taşınması hepten sürreal ya neyse.
daha ne olaylar vardır da ben tam takip etmedim. eve birileri gelince bana zorla açtırdıklarında izlediklerimden bunlar var. bu dizi kardeşim, seinfeld ve coupling'den format araklamış ve çok basit bir senaryoyla oyunculuklar üzerinde dönmüş dizidir. yayınlanmaya ilk başladığında da komik değildi, burda okuduğum kadarıyla şimdi de komik değil.
gülse birsel' in tek başına yazdığı dizi. bu nedenle 4 yılda gülse birsel'in pili bitti. artık senaryo, konular ve espriler zevk vermiyor. yeni oyuncular ve karakterler eksilerin yerini tutamadı.
gülse birsel inanından vazgeçip senaryo grubu kurmazsa efsane tatsız bitebilir.