bu akşamki bölümüyle tavan yapmış dizidir. koparan dialoglar
fatoş:maşallah tanrıverdi'ninde hafızası çok kuvvetliymiş
tanrıverdi:heee gencim ya ondan teyze
şahika:(500 bin ytl için) aman canım üç kuruş para
aslı:500 bin ytl
şahika:evet ev alsan alamazsın. o paraya ev var mıki?
9 nisan 2008 günü yayınlanan bölümü ile sezonun en iyi bölümlerinin arasında yerini almıştır. Gülse birselin ne kadar zeki ve neşeli biri oldugu bir kez daha anlaşılmıştır. Biraz kan kaybına ugrayan diziyi acun ılıcalı gibi bir reiting canavarı ile canlandırmayı başarmıştır. engin günaydın ise her zamnanki gibi sanatcılıgını göstermiştir. bu akşam sözlgün yarısını güldürmüştür umarım.
dün akşamki "burhan altıntop var mısın yok musunda" bölümüyle yarmış geçirmiş dizi. afedersin altıma s.çacaktım az kalsın burhan altıntopun kutular hakkındaki yorumlarına. hele hamdi bey aradığında telefonu acundan önce açıp da " la hamdi, nediyon la orda " dediği kısımda kopardı. evet ufaktan baymaya başlayan dizi yeniden canlanır gibi oldu. bu tip paslaşmalar bence dizilere çok büyük keyif katıyor. mesela recep ivedikli "kim 500 milyar ister"ler de süper oluyordu.
a mı diyim, b mi diyim, c mi diyim, d mi diyim, ne diyim?
aynı kadroyla farklı bir dizi senaryo yaratılabilecekken, medyamızda her zaman var olan inadına uzatıp rating uğruna içine edilmesinin tercih edildiği dizidir. oyuncularının her biri ayrı ayrı hayran kitlesine sahiptir ama bir dizinin efsane olması için bunlar yetmiyor. gülse birsel artık ne kadar zorlayabilecek bilmyiorum ama biz daha ilk dakikasından sonunu bilebileceğimiz sığ komediler görmek istemiyoruz, ve artık sadece bir-iki gözde oyuncunun harikalar yaratıp, tüm diziyi sabit replikleriyle sırtlamasını istemiyoruz...
sertaç'ın, giydiği t-shirtleriyle hayran bıraktığı dizi. 157.bölümde giydiği t-shirtün üzerinde "Jack Bauer could get off the Lost island in 24 hours" yazıyordu. yeni bölümün yayınlanmasına saatler kala çok iyi geldi bünyeye.
bir de kindar yazılı kinder süpriz t-shirtü vardı unutamadığım.
son iki haftadır izleyenleri gerek pastaya gerekse baklavaya özendiren ama bu özendirmenin sonucu olarak da kamera arkasında gördügümüz üzere baklavaların ve pastaların yere düştügü dizi. *
başladığı günkü kadro ve konusuyla çok farklı olan dizi. ata demirer in ayrılması ile diziyi izlemeyi bırakmıştım. son bir kaç bölüme kısaca baktım konu o kadar değişmişki şaşırdım. aslı cem e ölümüne aşıktı ama şimdi silahlı bir adamla oynaşıyor cem çağla şikel le işi pişirmiş. yeni gelen karakterler sadece anormal davranışlarıyla ilgi çekiyor. bu dizi ilk yayınlandığı zaman zengin ve görgüsüz kesimin dalga geçildiği bir yapım olmayı vaat ediyordı şimdi ise burhan altıntop la beraber varoşlara hitap ediyor. reyting için devam ettirilen ve giderek saçmalamaya başlayan ve kendisini tüketen bir yapım olarak bitecek ve kimsenin aklında bu diziden bir parça bile kalmayacak.
dün akşamki bölümde burhan'ın yakalandığı kahvehane bağımlılığı konusuyla uzun bir aradan sonra yeniden yarmıştır. engin günaydın'ın diziye girişinden bu yana en iyi oyunuydu belkide.
bu bölümdeki spa merkezinde kahramanlarımızın yaşadığı mahpusluk ve kaçma çabaları esnasında fox riverı çağrıştırmış dizi. gönderme yapmadılar gerçi, yapsalar enteresan olurdu. *
bir kaygısızlar bir bizimkiler havasını bir an bulduğum dizi. gündeme dair konuları konuya ekliyorlar yok evlilik yok vs. eğlencelide bir sene sonra gündemi bilmeyen biri aynı keyifi almaz izlediğinde. dönemsel dizi oluyor. işte sinemanın evrenselliği burda başlıyor. türk filmi dediğimiz basit konular bile daha evrensel çünkü. *