son zamanlarda avrupa takımlarının nba oyuncularını çatır çatır renlerine bağlaması durumu. eskiden nba de tutunamayanlar için avrupa yolu gözükürdü. gel zaman git zaman avrupa basketbolu geliştikçe hem nba e oyuncu göndermeye başladılar hem de nba in iyi oyuncularını kaptılar. nba den avrupa ya giden oyuncu kalitesi de sayısıda arttıkça arttı ve en sonunda atlanta dan josh childress bile koparıldı.
1994-97 yılları arasında o dönemin ünlü nba oyuncularından rolando blackman'in ilk önce aek , sonra da stefanel milano'da ( ki stefanel'de çok başarılı sezonlar geçirmiştir ) oynaması ile başladığı düşünülen durum.
ilüzyondur.
futbolda; üçüncü kalite bir ligden, eski günlerini arayan yaşlı bir yıldız getiren takımlarımızın ''dünya starı aldık.'' demesine benzer bu durum.. bize göre star, onlara göre elden çıkartılma zamanı gelmiş bir maliyet kapısı.. bize göre bir devrim onlara göre kaybedilmesi kabul edilebilir bir güç.. bize göre süt onlara göre çikolata.
nedir bu gaz anlamıyorum ki?.. hani türk takımları olsa anlayacağım, bu 'yer-yurt' sahiplenmesi şehri, ülkeyi geçti kıtaya kadar geldi artık.. avrupa takımı, bizim takımımız oldu, transferleri bizim göğsümüzü kabartır oldu.
josh childress, özellikle avrupa için, çok iyi bir oyuncudur. avrupa'nın, şu andaki en büyük yıldızıdır. ancak nba'de hiçbir zaman kendisinden çok fazla şey zaten beklenmemiş, bir rol oyuncusuydu, o bu beklentileri bile yüzde yüz karşılayamadı.
kontrat sezonunda bir mid-level kontrat kovaladı, onu da vermediler.. vermemeyi seçtiler..
o da n'aptı, nba standartlarının bile üstünde bir meblağ veren (senelik 6.3 milyon papel), şampiyonsuzluktan gözü dönmüş olympiakos'u seçti. bir mid-level alabilseydi, aradaki fiyat uçurumuna bakmadan amerika'da kalırdı.. şimdi ise bir-iki sene burada oynayacak, tekrar nba'a, amerika'ya dönmenin planlarını kuracak.
hak ettiğinden fazla verilerek, bir oyuncu normalde gelmeyeceği bir ortama çekildi. bu hakettiği kavramı karışık biraz; childress şu an için o kadar etmezdi ama avrupa için çok kaliteli bir oyuncu olması, olympiakos başarılarına temel olabilir, onun içindir ki bu para gözden çıkartıldı.
'tecavüz'ün diğer perdelerini de sanırsam, carlos delfino ile jorge garbajosa oluşturuyor.
delfino nba'de tutunamamış bir oyuncu. hiçbir zaman tutunamadı, hiçbir zaman da tutunamayacaktı. garanti kontrat bulamadı, garbajosa ile birlikte khimki'ye gitti. onun da aklında nba'e dönmek var.
garbajosa ise sakatlıktan sonra bir türlü ritmini bulamadı, zaten avrupa'ya dönmek istiyordu.
josh childress'in olympiakos'a transferini, roberto carlos'un fenere transferi gibi düşünün. geldikleri yerler için fazla kaliteli iki oyuncu da, ama başka bir takım gerçekten isteseydi ve bu isteklerini gösterecek paraları, oyuncunun hakettiğini düşünüp verselerdi, iki oyuncu da başka yerlerde olurdu.
yani ligler arası bir tecavüz düşüncesi saçmadır.
