ekonomik verileri skor gibi sunan zihniyete göre doğru olabilir ama esastan yanlış bir önerme. ancak söz konusu büyüme nicel bir büyümedir, nicel olarak ise durumda bir değişiklik yoktur. ayrıca kriz döneminde en çok küçülen ülkenin * kriz sonrası en çok büyüyen dördüncü ülke olması bu işte bir bit yeniği olduğunu göstermektedir.
ayrıca bunun büyük bir olaymış gibi gösterilmesinde akp'nin neoliberal politikalarıpek matah birşey gibi yutturmasının payı büyüktür.
bir ülkenin gelişmişliğini ekonomisiyle ölçenleri tatmin eden durumdur. s. arabistan, kuveyt de dünyanın en gelişmiş ülkeleri zaten. oysa gelişmişlik insan haklarının korunması ve hukukun gerçek üstünlüğü ile sağlanır. halktan biri denilen başbakan halkın içine 300-400 polis, koruma olmaksızın çıkamıyorsa o ülkedeki bilinçten şüphe duyarım ben. demek ki o başbakan benim şakirt demekten çekinmediğim kesimin sürekli aşağıladığı (karşılıklı bir aşağılama gördüğünüz gibi) "laikçi" kesime hitap edemiyordur. halk böylesine bir ayrışmaya gitmişse de, başbakan da buna 9 yıldır çözüm bulamamışsa, 9 yılda barıştıramamışsa, hâlen daha öfkelendirmekten de geri kalmıyorsa ülkenin iyiye değil, kötüye gittiğini kabullenmek gerekir. açık ve net. yoksa dünyanın en zengin ülkesi olmuş sikimde mi? hele de muhafazakâr kesimin parayı bu kadar önemsemesini hiç anlamıyorum. bir italya, bir ispanya şimdi ekonomik açıdan zor durumda olabilir, ama orada yerleşmiş bir hukuk, bir bilinç var; insanlar haklarını biliyor, birbirlerine karşı saygı tutumunda kalabiliyor, devletten de korkmuyor. işte böyle bir oturmuşluk sağlanmışken o ülkeler elbet ekonomilerini bir şekilde düzeltecektir, neticede kepenkleri indirilecek değil, "kapatıyoruz kardeşim" diyecek değiller. ama biz dünyanın ve hükümetin öngördüğü kadar zengin olduktan sonra, nefretin alışılagelmişin üstünde bir mertebeye ulaştığı gün geldiğinde "artık çok geç" demeyiz inşallah.
bu kadar işsizlik olduğuna göre, kimsenin inanmadığı hayal ürünüdür. gerçi iktidara hala bu kadar rağbet gösteriliyorsa, hayalperest bir milletimizin olduğu da ayrı bir gerçektir.
zenginleşen kesmin, zaten zengin olduğu; kazanılan gelirin, ülkedeki sadece kaymak kesminin cebine gitmesinden dolayı - ve tabi, fakirin, daha fazla borç içine sokulmasıyla - böyle büyüme olmaz olsun amk.
gelişmekte olan bir ülke oldugumuz için gayet olagandır. küçük ülkeler fazla büyürler. amerika'ya bakın mesela. zaten gelişmiş, nerdeyse her şeyi tam. daha ne kadar fazla büyüyebilir ki?
ama türkiye? pek cok eksiği var, bu eksikler tamamlanınca daha büyük bir büyüme gibi algılanıyor. gercek bu değil ama.
türk ekonomisinin ölçülerinin elma, armut, ekmek gibi temel ihtiyaç maddeleri değil de iphone, 3d tv, uçak bileti gibi lüks tüketim maddeleri olmasının bir sonucudur tahminimce. yoksa ben bir büyüme göremiyorum.
konjonktürel bir durumdur. nitekim türkiye'nin büyümesi ulusal güçlere değil, uluslararası güçlere bağlıdır ve son dönemde türkiye'ye sıcak para girişi ciddi biçimde artmıştır. kısacası uluslararası para yolları orta vadede değişmiştir.
2011 yılı için türkiye ekonomisinde yüzde 7,5 büyüme beklenmektedir avrupa'da ise durum farklıdır yunanistan , ispanya , italya , portekiz ekonomilerinde ciddi sıkıntılar vardır ve bu sıkıntılar avrupa genelini etkilemektedir.
şöyle ki ;
yunanistan , ispanya , italya , portekiz'in çıkardığı tahvilleri avrupa bankaları almaktadır. böylece de yunanistan , ispanya , italya , portekiz'e nakit para yani tahvil karşılığında borç vermektedirler. Tahvili geri verip faizi ile paralarını geri alacaklardır.ancak yunanistan , ispanya , italya , portekiz tahvil karşılığı aldıkları paraları geri ödemezler ise avrupa bankaları sıkıntıya girer.
sıkıntıya giren avrupa bankaları vatandaşlarından topladıkları paraları geri ödeyememe riski ile karşı karşıya kalabilir.
kaldı ki bazı avrupa bankalarında böyle risk vardır. o zaman avrupa'nın diğer devletleri bankaları batmasın diye ya para basmak yoluyla ya da vatandaşlarından topladıkları vergilerle elde ettikleri parayı bankalara destek olarak vermektdir.
avrupa'da vatandaşları direkt etkileyen durum böyledir.
ekonominin cımbızla çekilen ve şişirilen rakamlarını bir marifetmiş gibi buralara taşıyan insanlara kapak olur umarım. ülke gelirleri belli bir azınlığa akıyor. bu ülkeyi 60 yıldır sömüren grupla el ele veren yeni zengin dinci tayfası "laik,kemalist,statükocu," vesaire diye geveleyip bir yandan malı götürürken bir yandan da hedef saptırıyor.kafalarında oluşturup, her allahın günü iffetine,ahlakına,onuruna saldırdıkları prototipi oluşturan insanların çoğu emekli memur. üç kuruş maaşa talim eden,beytülmalı soymaya tenezzül etmeyen adamlar ve kadınlar.bu insanlar belediyeden ihale aldıkları için veya herhangi bir devlet kurumunda "olmasa da olur" bir işte çalışır görünüp yılda 50-100-200 bin maaş cebellezi ettikleri için değil "inandıkları için" , bilebildikleri şekilde ülkelerine sahip çıkıyorlar. yoksullar ama gelecekten endişeleri maddiyata dair değil.
önlerindeki ekranlardan , ekmeğe, ayakkabıya,yakacağa dair olmayan rakamları kopyalayıp "oh maşallah ekonomi öyle güzel ki" diye buraya kopyalayan yüzsüzler onurlu insanların yoksulluğuyla dalga geçiyorlar ve en üzücü kısmı bunu bilinçsiz olduklarından , ideoloji gözlerini kararttığından değil haramzadelikten ,emeksiz kazanılan paranın getirdiği kibir yüzünden yapıyorlar.
yozgat'ın akdağmadeni'nden işçi emeklisi musa amca, istanbul güngörende ptt emeklisi 85 yaşındaki abdullah bey, ankara hasköyde bakanlıktan emekli hanife hanım, diyarbakır çermikte işsiz "onur", çamlıhemşinde evkızı sümeyye hepsi de yoksul, hülyasız, hayalsiz hayatlara mahkum yaşıyorlar. her siyasi görüşten, her inanç biçiminden insan bugün koca ülkede 2 milyon adamın kazandığı paranın geri kalan 68 milyonun kazandığından çok olmasının acısını çekiyor.
3 aylık emekli maaşını aldığında torununa bir şişe meşrubat ve bir çikolatayı düşünerek alabilen, şu zehir soğuklarda yakmamak için akşamları battaniyelere sarılarak oturan yaşlı insanların ülkesinde, işsizlikten bunaldığı için akşamları evine dönmekten "ar" eden adamların,senede 2 çift ayakkabısı ol(a)mayan kadınların ülkesinde "ekonomi tıkırında" diye göbek atmak vicdansızlıktır.
bu satırları okuyanların varolduğundan bile habersiz olduğu yüzlerce, binlerce kaynak bir takım ne idüğü belirsiz tiplerce paylaşıldı. iş malı götürmeye gelince dinci,kürtçü,mason,ülkücü,solcu falan kalmıyor. piranalar gibi saldırıp lime lime ediyorlar, arkalarında da kanlı bir kemik ve deri kütlesi bırakıp yeni hedeflere koşuyorlar. özellikle dinci tayfası kaynakların sömürülmesi konusunda 60 senedir ülkenin anasını ağlatan kompradorlarla hemen uzlaştı. buralarda 50-60 yaşında anası yaşında, devlete hizmetini şerefle vermiş kadınların namusuna küfredenleri şu holdinge veya bu komprador ailesine saldırırken, küfrederken gördünüz mü ? bunda bir terslik var.
herşeye vergi üstüne vergi bindiriyorlar, insanların alım gücü azalıyor. maaşların yarısı doğrudan diğer yarısı dolaylı yoldan devlet tarafından gasp ediliyor.
e lan nasıl büyüme bu?
arkadaş büyüme denilince ne anlaşılıyor merak ettim zenginin daha zenginleşmesi, fakirin daha fakirleşmesi anlaşılıyorsa helal olsun türkiye çok iyi büyümüş.
yani...işte yersen...dünya da global bir kriz var, daha dünkü "das erste" açık oturumunda alman deutsche bank´ın finans uzmanları, fdp´nin ekonomi beyni bruderle, alman sol parti " die linke" üyesi sarah wagenknecht, yeşillerin "die grüne" trittin, bunlar almanya´nın ağır toplarıdır finans konusunda, bir başka ekonomist, günter jauch´a konuk oldular ve de hiç de öyle iç açıcı konuşmadılar.
ama demek ki türkiye´de durum bambaşka, tozpembeymiş...almanya´da audi , araba icat edildiğinden beri 2011 yılında şimdiye kadar sattığının iki katı otomobil satmış. bmv keza öyle, daimler keza öyle ama bunlar bankalar krizini, ülkenin bu sene öngörülen 0,7 lik büyümesini yükseltmiyormuş (yani saözlük yazarının dikkatini türkiye´de öngörülen 7,5 ´la almanya´daki 0,7 arasındaki muazzam farka çekmek isterim).
hayır enerji üretiyor almanya, polonya´ya belçika´ya falan elektrik satıyor, abd´ye tren satıyor, siemens bütün dünya ya hergün milyonlarca cep telefonu, çamaşır makinesi satıyor, bosch desen hakeza, aeg desen hakeza...alman politikacılar, bi görcektiniz, dikkat etmezsek biz de gireriz g.t altına diye konuştular dün. program internet ortamında almanca bilen şahıslar tarafından izlenmelidir www.daserste.de sayfasından...
ben ekonomist değilim, türkiye´nin böyle söylendiği şekil bir büyümeyi almanya bile bu kadar karamsarken nasıl yaptığını anlamakta güçlük çekiyorum.
milleti göbekten bankalara bağladılar. kredi kartı, ev kredisi, taşıt kredisi...
fritöz, saç kurutma makinası, bulgur gibi absürd şeylere göre tüfe oranı belirleyip enflasyon oranını süründürüyorlar
çok değil 5 seneye kalmaz sosyal patlama bekliyorum. millet son demlerinde. sen rakamlarla uğraşadur kardeşim.