schönbrun sarayinda 700 oda olup sarayda tuvalet olmamasi, insanlarin bir kaba sicip kabin icindeki pisligi sokaga atmasi ve akabinde sokaga pislik atmanin yasaklanmasi, o dönemde insanlarin yagmursuz havada bile semsiyesiz gezmesi insanlar pencereden sıçıyormuş fikrini dogrular nitelikte.
edit: avrupa nin veba hastaligindan kirilmasi da bu tür pisliklerle ic ice yasamalarindan kaynaklanmistir.
anti edit: avrupalilar da türkleri kuyruklu sanarmis, bir türk avrupaya gittiginde caktirmadan arkasina bakmaya calisirlarmis. bunun en iyi örnegi dom kilisesinin arkasinda bulunan yeniceri heykelidir. görmek gerekir.
valla avrupayı bilmem ama 1985 yılına kadar şahit olduğum bir köy manzarası şu şekildedir. Genelde ahşap olan evler 2 katlıdır ve giriş katında ahır vardır. Üst kat ise aile sakinlerinin oturması için yapılmıştır. Yurdum insanı daha tuvalet kuyusu ve tuvalet borusunu keşfetmediği zamanlara denk gelen bir durumdur. Yukarıdaki adam ne yapar sizce? tabiki tuvalet için aşağıya inmez. Üst katta yaptığı bir tuvaleti vardır. Kapısı kapalıdır ama alt kısmında bir delik vardır. Bu delikten bakıldığında binanın hayvan gübrelerinin atıldığı alanı gösterir. Herhangi bir boru vs. yoktur. Yukarıdan mıçtığında "şaaap" efektiyle aşağıya iner içindeki herşey. Üstelik aşağı inen bu atıklar hiçbir şekilde kamufle edilmez. Hayvan gübresi gibi öylece ortalıkta durur. Bundan istifade eden evin tavuklarının yumurtası dahi afiyetle yenir.
Sonra hökümet bir kanun çıkarır muhtar köylüyü uyarır ve bu durum tuvalet kuyularının açılması ve tuvalet borularının bağlanması ile son bulur. 1985 yılı çok eski bir tarih değildir ve bu olay ankaraya 3 saat mesafede bir köyde meydana gelmiştir. Yani bu olayı sadece avrupalılara atfetmek yanlıştır. Bizzat ülkemizinde gerçeğidir.
doğrudur efendim çok doğru ! ama bugüne bakın birde, dünün pencereden dışarıya sıçan sonrasında da temizliği bizden öğrenen fransızları, bugün dünyanın sayılı güçlü devletleri arasında yer alırken, biz; bir ileri iki geri ile onun bunun bokunu dilimize pesenk etmişiz. şimdinin ağlanacak halimize bakmadan, geçmişle övünüyoruz. vah ki ne vah.
avrupada eskiden elleriyle yerlermiş ( bu arada ortaçağ avrupasından bahsedilmektedir), banyo yapmadıkları için kokuyu örtmek için parfümü bulmuşlardır gibi ifadelere yol açan cümledir. tamamen eziklik duygusuyla ortaya çıkmış bok atma muhabetleridir. ha bunlar olmamış mıdır? olmuştur tabii. ama bunları halen günümüzde dillendirmek. onların bize yaptığı ''türkler barbardır''la aynı düşünceden beslenmektedir.
pencere, merdiven altı nereyi boş bulurlarsa sıçarlarmış efendim avrupalılar. bir dönem bizim almancıların da vazgeçilmezi olan tüylü şapkaların tarihi o günlere uzanır. müsait bulduğu yere def-i hacet eden kişi şapkasındaki tüyü boka dikerek uzaklaşırmış bok kuruduktan sonra tüyün ucundan tutup ırmağa atarlarmış. yine de bir hijyen kültürüne sahip olduklarını buradan görebiliyoruz. ıslak boku ellemek yerine tüy dikip kuruduktan sonra elle temas etmeden işlerini hallediyorlarmış. avrupalı yapıyor işte.
türkiye'de bugün bile tuvalet olmayan yerler vardır fakat kimsenin de açıp bir yerini camdan s.çtığı duyulmamıştır; onlar neden yapsın ki! manzarayı gözümün önünde getiriyorum gülmemek elde değil ; kıçını cama dayayıp s.çanlara değil buna inanıp kendini uygar sayanlara!
evet avrupa' da eskiden tuvalet kültürü yokmuş. buradan öğrenebileceğimiz tek şey bu. bizim eskiden vardı şimdi de var, eee...? genel averajda durumu ne kadar düzeltebilmiş olduk böylece!
hala devam etse epey ilginç olacak adet. düşünsenize 45.katta oturan 110 kiloluk madame patricia ishal olmuş yaz ayında var gücüyle ossura ossura sıçıyor. insan durup yukarı "noluyo lan" diye baksa bir dert, bakmasa bir dert.
peruğuda fransızların bitleri sıçramasın çok koku yaymasın diye giydiğini, banyo yapmakdan üşendikleri için pis kokularını parfümle örttüünü biliyormuydunuz?