biraz saptırılmış cümledir. aslında tuvaleti icat etmelerinden önce** odanın bir köşesindeki leğeni kullanırlarmış. her gün de onu pencereden aşağıya dökerlermiş. hatta dökerken pencerenin altında biri varsa kafasına gelmesin diye de bağırırlarmış.*
ayrıca banyolarını fıçı gibi yerlerde yapıp suyu da pek değiştirmezlermiş.
güzel insanlarımızın eskiden atalarımızın yaptığı güzel şeyleri kafi görüp günümüzde hiç bir konuda dünyaya öncülük edecek atılımlar yapma ihtiyacı hissetmemelerini arkalarına sakladıkları bahanelerden biridir. "eskiden avrupa'da pencereden aşağıya sıçarken gavur milleti, bizim atalarımız kanalizasyonu olan kaleler yapmış, hamamlar yapmış, medeniyetin tavanına vurmuş, yaaa!" deyip, onlar zamanında yeteri kadar yapmış ne gerek var kasıcaz şimdi mantığına göre hareket ederler. vah vahtır işte bu yüzden bize...
aşşağıya değil balkonlarına sıçmaktadırlar * daha sonra gelen temizlikçi boku aşağı atıp balkon kokmasında diye parfüm sıkmaktadır **.bokun aşağıya insanların üstüne düşmesi sonucu şemsiye kullanılmaya başlanır. sokakta yürürken boka basıp paçaları, ayakkabıları rezil olan insanlar kilotlu çorap altına topuklu ayakkabı giymeye başlarlar.
zaman içinde değişiklik göstermiştir bu durum. artık bizim ve diğer geri kalmış ülkelerin ağzına sıçıyorlar.
biz buna "elalemin bokunda boncuk mu var?" diyoruz. "Adamlar uzaya gidiyor bizim uğraştığımız şeye bak, eskiden sağa sola sıçıyorlarmış." "eeeee?!" diye de ekliyoruz.
ancak, bir avrupalı ile yapılacak sohbet sırasında, sıkışılan son noktada kontrataktan gol arayışı için kullanılabiecek bir ifadedir.*
gerçek dahi olsa şu bulunduğumuz noktada bize bir faydası yoktur.
adamlar tüm teknolojiyi ellerine geçirmiş sana da haşır haşır kaskallıyorlarken böyle birşeyi dile getirmek en pozitif yaklaşımla aymazlıktır.
ayrıca göz önüne şöyle bir resim getirmektedir:
iki türk almanya'da mersedez fabrikasında temizlik işçisi olarak çalışmaktadırlar, biri diğerine;
-kazım abi, biliyon mu? avrupa da eskiden pencereden asagiya siciyorlarmis.
+olm zaten alayı top bunnarın, bırak şindi konuşmayı da şef gelmeden şuraları tamizleyelim. daha tuvaletler var...
(bkz: sözlüğün bazen haber siteleri okuyucu yorumlarından daha komik olması)
buckingham sarayı ingiliz kraliyet ailesinin londra'da oturduğu saraydır. içerisinde 100'den fazla oda bulunur ve hiç tuvalet bulunmaz. 18.YY DAN ÖNCE YAPILDIĞI BiLiNMEKTEDiR BU BiNANIN.*
fransa'da insanlar sokağa çıkmaktan korktuğu ya da sokağa çıkma yasağı olduğu günlerde hacetlerini bi kaba edip pencereden attıkları doğrudur.* ama orasını burası pencereden çıkarıp aşağıya ettikleri abartmadır. ayrıca topuklu ayakkabıyı icat edenler de çinlilerdi sanırım.
sapina kadar dogru olan durumdur lakin eksiktir, cunku bunlar aslinda sicmayi da bilmiyorlarmis biz ogretmisiz bunlara buyuk nasil yapilir kucuk nasil yapilir.
avrupa'nın en önemli şehirlerinden biri olan Viyana'da eski evleri gördükten sonra doğruluk payı verilebilecek önerme. evlerin birçoğunda hala, evet hala tuvalet yok. bazı evlerde komple bir kat ortak tuvaleti kullanılır. 3 ailenin birden aynı tuvaleti kullandıklarını gördüm ben.
viyana'da bir ev tutarken "tuvalet içeride mi" sorusu bu yüzden meşhurdur.
işin acıklı tarafı şimdi bu tür evlerde gurbetçi türkler yaşıyor.
Bir kısım salakoğlusalakların beyin mastürbasyonu yapmak amacıyla "sıçtıkları" bahane.
Gerçeklik payı vardır. Ona bakarsanız biz de at üstünde gezen yersiz yurtsuz sefillerdik.
Avrupa'da günümüzde böyle bir durum yoktur. Ama ortaçağ avrupası'nda mevcut olan bu boktan hadise şu an türkiye'de devam etmektedir. Biz bırakın balkonu kenarı köşeyi, birbirimizin ağzına sıçıyoruz. Türkiye'nin dört bir tarafından bok kokuları geliyor.
Bir kısım değil çok bir kısım beceriksiz, kifayetsiz, basiretsiz, yılışık, sırnaşık, aymaz, kalın kafalı medeniyet yoksunu denyonun lafa gelince hemen avrupalı'nın ortaçağdaki kıçını bokunu diline dolaması da bizim neden geri kalmış bir üçüncü dünya ülkesi olduğumuz ayan beyan ortalığa saçmaktadır.
Hani ulan müslümanlık? hani ahlak, hani dürüstlük, hani medeniyet? ha? Nerde atalarınızın mirası? Yoksa atalarınız size miras olarak ibneliği, adiliği, köpekliği mi bıraktı? Peki eğer bu doğru değilse, türküm, müslümanım diye ortalıkta gezinen ucubeleri ülkemize kim aldı?
pencere'den aşağı götü çıkarıp sıçılmasa da o dönemin batılıları sıçtıklarını çuval gibi bir şeye bırakıp pencereden aşağı attıkları doğrudur.
(bkz: orta çağ)
(bkz: iskocya)
(bkz: edinburgh)
bu nedenle iri ve gösterişli şapkalar fransadan cıkmıştır. kozmetikte de bu kadar gelişmelerinin nedeni tabiki yıkanmayı sevmediklerindendir...
(bkz: yersen)
tuy dikmek deyimininde burdan doğduğu söylenir, efendim yeni yapılmış bokun üstüne kaz tüyü dikerlermişde sonra tutup atması kolay olurmuş. gülle de burdan doğmuştur belki, tüyün ucundan tutup evire çevire en uzak noktaya isabet ettirme. hmm.. eğlenceli zamanlarmış vesselam.
fransa'nın niye modanın beşiği olduğuna şaşmamalı, eau de toilette, fötr şapka, topuklu ayakkabı.
şunu demek istiyorum, bunu artık avrupalılar her şeyi doğudan öğrendiye getirip, ego tatmini yapmayın. şimdi doğu hayal bile edemeyeceği şeyleri avrupadan öğreniyor. 10000000 yıl önceki şeyle gurur duyarak yaşamak kadar acizce bi şey olamaz herhalde. o kadar aciziz ki günümüzde ele avuca gelir bi şeyle gurur duyamıyoruz.
