pkk'nın kimi zaman gizli, kimi zaman açık destekçisi. ab uğruna çıkarılan yasalar neticesinde askerin kontrol mekanizmaları tamamen ellerinden alınmış, 2000'li yılların başında bitme noktasına gelen terör örgütünün bitinin tekrar kanlanması sağlanmıştır. türkiye için stratejik ortak değil, ancak rakip olabilecek oluşum.
ab kulturleri boyle koruyorda, insanlara boyle onem veriyor da gibi yalanlara kanmıs bir cok insan var. kulturleri koruyormus. bildigin yalan lan. bunu teorik olarak acıklamak yerine tek ornek verecegim.
kokorec.
bildigin kokorec.
her kosede satılan kokorec.
-biz ab olarak insanların dinlerini yasamısını isteyen, kendi ozelliklerini korumak isteyen... siz ne yiyorsunuz orada?
+kokoreeeeeec.
-kokorec mi? ıyyykkk. napıorsunuz siz? yenir mi o?
+nesi var biz hep yeriiiz. al sen de tat.
-imkanı yok, sokmam onu ab ye.
+e az once kultur diyordun, korumak diyordun? battı mı kokorec?
-kokorec bheıfc dsbhjbfhbıabf fasf...
1993 yılında maastricht sözleşmesiyle resmi olarak kuruluşu ilan edildikten sonra birliğin birliğini yansıtan bazı posterler hazırlanmıştır. en meşhurlarından biri için:
amerikada tazı yarışları vardır. tazıların önünde birde çapıt bulunur o dairesel pistte hızlanır tazıda hızlanır ve böylece tazılar arasında yarış olur. sistem tazının çapıtı yakalamayacağı bi yapıdadır. ben bu olayı bizim avrupa birliğine benzetirim, fakat bi farkla pist dairesel değildir ve ülke uçuruma sürüklenmektedir saçma ab sevdası yüzünden..
kurulma sebebi dünya savaşı sonrası ülkelerin tek başlarına bellerini doğrultamayacak durumda olmasıdır.
birleşik avrupa hayali, orta çağdan beri vardır. bunu en ciddi biçimde deneyen iki isim, napolyon ve hitler'dir. ancak bunlar, güç kullanarak, kendi hakimiyetleri altında birleştirmek istemişlerdir avrupayı.
siyasi birleşimi nihai hedef olarak koyan birlik, ekonomik ve hukuki alanda tam birleşmeyi sağlayarak, sonuçta siyasi birleşmeye ulaşmayı amaçlamaktadır.
yazmanın çok uzun süreceği envai çeşit kurumu vardır.
bir de parlemento mu komisyon mu artık neyse hep karıştırıyorum, oylamalar nüfusa göre yapılır. kalabalık ülkenin oyu daha güçlüdür. türkiye'ye karşı, tam üyelik olmasın özel bir durum yapalım diye kastıranlar, birincil olarak serbest dolaşımdan ikinci olarak ise bu oy gücünden çekinmektedir.
Avrupa Birliği, vatandaşlarından Avrupa'yı temsil eden değerleri derecelendirmesini istemiş. sonuç olarak 'din' olgusu; insan hakları, demokrasi, barış, bireysel özgürlük ve diğer seçeneklerin çok gerisinde, en son sırada kendini gösteriyor. Araştırmaya göre vatandaşların sadece %3'ü dini ilk sıraya koymuş.
sözde aydınlara Türk ulusuna hakaret ettikleri için dava açıldığında, bize ifade özgürlüğünü hatırlatan, binlerce insanın hayatını söndüren öcalan teröristinin sağlığını yakından takip eden birlik. fakat aynı birlik ergenekon nedeniyle 1 yıl tutuklu kalan ve tahliye edildikten hemen sonra ölen kuddusi okkır hakkında en ufak bir yorum yapmaya yeltenmemiştir.*
oluşmasındaki ekonomik ve siyasal arka planına bakılırsa daha iyi anlaşılacak olan birliktir. almanya-fransa merkezli politikaların bu ülkelerin tekellerinin artan rekabet koşullarına ve açılan yeni pazarlara( sosyalizmin çözüldüğü topraklar, yugoslavya, türkiye vs...) karşı daha organize bir biçimde oluşturdukları bir araçtır avrupa birliği. nitekim buna ikinci dünya savaşı sonrasında abd ile avrupa merkezli politikalar arasındaki denge unsuru olan ingiltere eklendiğinde, birliğin japon ve amerikalı tekellerle dünya pazarlarındaki rekabet gücü oldukça güçlenmiştir.
90'lı yılların ortasında büyük bir sermaye birikiminin ortasına konan avrupa birliği bu süreçte soğuk savaş döneminden kalma sosyal devlet anlayışını yüksek bir düzeyde uygulayarak bir refah devletleri zinciri yaratmıştı. bu sayede birliğin gövde kısmını oluşturacak yeni pazarlar için ab güvenli gelecek anlamına gelmişti. ancak bu devre 90'lı yılların ortasında değişim sinyalleri vermiştir. ab üyesi ülkelerde eğitimin hızla paralılaştırılması, eşitisziklerin artması, toplumsal örgütlenmeyi kıran yasaların hazırlanması, esnek çalışma saatlerinin uygulanmaya konması, sağlıkta paralılaşma ve ücretlerdeki düşüş birliğin sosyal refah devleti anlayışının koca bir balon olduğu ortaya çıkmıştır. nitekim eski doğu bloku ülkelerini bünyesine katan ab, bu ülkelerde sanayii üretimini özelleştirme adı altında talan ederken istihdamı geçici olarak hizmet sektörüyle beslemiş ve daha sonra birliğe dahil ettiği ülkelerde bu beslemeyi kesmiştir. 20 sene önce ağır sanayii üretimine sahip macaristan'ın bugün imf ile masaya oturan ilk ab ülkesi olması meseleyi daha iyi açıklamaktadır. avrupa birliği fransa-almanya merkezli hiyerarşik bir düzene sahip bir projedir.
bugün ab sonrası büyük değişim yaşayan yunanistan'a baktığımızda ilerlemenin sağlam temellere oturmayan bir ilerleme olduğunu görebiliriz. yunanistan'da uygulanan özelleştirme politikaları sanayii üretimini %20'ye yakın azaltırken, tarımsal üretimi yerin dibine sokmuştur. bugün yunanistan, ab öncesi tarımsal üretimi neredeyse kendi kendine yeter düzeydeyken, ithalat politikaları sonucunda dışarıdan beslenen bir ülke olmuştur. büyüme ise turizm gelirlerinin şişirilmesi, hizmet ve denizcilik sektörünün abartılması ile sıcak para girişinin sürekli sağlanması ile olmuştur. nitekim yunanistan'da bugün yaşanan öfke dalgası işçilerin, emekçilerin onlara çizilen güvensiz gelecek tasvirine karşı bir patlama, öğrencilerin okuma haklarını ellerinden alan paralı eğitim sistemine karşı duyulan öfkedir.
bir başka örnek olan romanya örneğinde durum farksızdır. çavusesku döneminde ağır sanayisini kuran ve dış borcu sıfır olan ülke bugün bir fuhuş ve uyuşturucu batağı olduğu kadar borçlu ve üretim yapamayan özgür(!) insanların ülkesi durumundadır.
sonuç olarak bir emperyalist proje olarak avrupa birliği bir yeniden düzenleme projesidir. burada türkiye'nin payına düşen kısım ise sıcak para karşılığında ucuz emek cenneti olmak ve karşılığında ise soros'un dediği gibi "en iyi ihraç maddesi olan orduyu" ab'nin hizmetine sunmaktır. başka hayaller kuran polonya'nın, romanya'nın ve hatta yunanistan'ın son yıllardaki durumuna bakabilir ve derslerini alabilir. avrupa birliği türkiye'nin felaketi demektir.
tam anlamıyla iki yüzlü ve çifte standartçı birlik.
ülkemizle dalga geçmelerinden ya da bizi oyalamalarından falan bahsetmiyorum çünkü zaten türkiye'nin ortalama bir avrupa ülkesi seviyesine ulaşması için önümüzde çok daha uzun yıllar var.
bu adi birliğin iki yüzlülüğü ya da çifte standartçılığı kendini en çok "vize" konusunda gösteriyor.
ab üyesi herhangi bir ülkeye sadece turistlik amaçlı bir ziyarette bulunacağınızı farz edelim. bir vize başvurunda ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getiriyorlar. istemedikleri belge, uygulamadıkları prosedür yok. bu ayrımcılığı zengin fakir ayrımında da işlerine geldikleri gibi uygularken binlerce insanı mağdur etmekten, hayatlarına dair planlarını, düzenlerini bozdurmaktan çekinmiyorlar. tertemiz bir sicil, yüksek bir eğitim düzeyi vb kriterleri s.kledikleri yok.
madalyonun diğer yüzündeyse bir ab üyesi ülkeden bize gelen tamamen sıradan bir vatandaş, yanlış anlaşılmasın ama türkiye'de tuvalet temizletmeyeceğiniz türden, türkiyeyi arap kökenli bilen, kadınlarının tümü kara çarşaflı, insanlarını arapça kullanan, yazan, okuyan zanneden, çorbayı elimizle içtiğimize inanan, türkiye hakkında tek bilgisi s.kindirik midnight express'ten ibaret, eğitimsiz yobaz, kara cahil onbinlerce insan 3 kuruşluk bir vize parasıyla sorgusuz sualsiz, elini kolunu sallaya sallaya bu topraklara giriş yapabiliyor.
şimdi soruyorum size ab'nin cebi kabarık, gamsız, kaygısız komiserleri! belçika ve fransa'daki parlamento binalarınıza harcadığınız milyarlarca doların binde birini bu ayrımcılığın kaldırılmasına yönelik bir çabaya ayırır mısınız?
onu bırakın, bana bir allahın kulu çıkıp bu konuda küçücük bir adım attık diyen var mı?
hala özürdesiniz, sözde ermeni soykırımındasınız, kıbrıs'tasınız....
temelleri 1951 yılında, 6 ülkenin katılımıyla kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ve 1957 roma antlaşması na dayanmaktadır. bu 6 ülke fransa, almanya, italya, hollanda, belçika ve lüksemburg' tur.
ilk etapta amaç varolan sanayi hammaddelerini kendi içinde temin edebilmektir.
1969 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu adını aldı. 1993 yılında, Maastricht Antlaşmas ı olarak da bilinen Avrupa Birliği Antlaşması'nın imzalanması sonucu, var olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuştur.
günümüzde 27 ülkeden oluşan toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgüttür.
''yakında 70 milyon türk iş adamı avrupa'ya gelecek. türkiye ekonomik krizden kurtulacak. çantasına uzakdoğu yapımı bir kilo saat dolduran türkler, hizmet sektöründenim deyip sınıra dayanacak'' http://www.yayinbaligi.com/haber.asp?haber=244
17 Aralık 2004 tarihinde Türkiye aday ülke olarak kabul edilmiştir. 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye ile AB arasında müzakereler başlamıştır. Türkiye müzakereleri eksiksiz tamamlarsa en erken 2014 yılında AB'ye üye olacaktır.
asıl hedefi tek bir devlet yaratmak olduğu için üte olmak isteyen ülkelerin evvela milli duygularını şöyle bir törpülemeye çalışır. milliyetcilik duygularını köreltir. bunun içinde sinsi çalışmalar yapar. girmek için gizli önşartları mevcuttur. bir tek türkiye ye değil yanlış anlaşılmasın. bütün ülkelere uygunalan bir kurallar silsilesidir bu.
kendi tarihini 1951'de başlatmasına karşı avrupa birliği'nin temellerinde 1948'de atılmmıştır. 1947'de abd başkanı truman'ın doktorin haline getirdiği marshall planının avrupa'daki uzantısı olan avrupa ekonomik işbirliği örgütünde yatmaktadır. ab aslen sermayenin sınırsız dolaşımı ve hakimiyetidir. özellikle 90'lardan sonra doğu avrupa avrupa ülkelerinde reel sosyalizmin kalıntılarını yağmalamak üzere bu ülkelerin ulusal zenginliklerini törpülemiştir. sonrasında ise bu olgu devam ederek avrupanın çevresinde bulunan çevre ülkelere- türkiye gibi- ülkelere el atmıştır. işin özü atlantik yayılmacılığının avrupadaki yansımasıdır. herkes kadar gericidir ve piyasacıdır, demokrasi ise onların sahte yüzüdür. avrupa birliği'ni birde avrupa'nın merkezlerindeki yabancı işçilere sorun, alacağınız cevap bir grup pisliğin yönetimi olacaktır.
abd'nin türkiye ile ilişkisi genel olarak bir çıkar ilişkisidir. abd türkiye'nin durumundan çok kendi durumunu düşünür. bunun nedeni daha çok oldukça uzak olmasıdır. avrupa birliği'nin ise türkiye ile gerçekten dost olduğuna inanıyorum. türkiye'nin gerçekten ekonomik ve siyasi olarak gelişmesini istediğine inanıyorum. bunun nedeni de elbette komşu olmamız. ama bunun ötesinde de bir müslüman ülkenin batı dünyasına kabulünü sağlayıp diğer müslüman ülkelere de bu umudu verme istekleri var. bunu ingiliz, fransız pek çok yazar dile getiriyor. türkiye avrupa birliği'ne girebilirse, orta doğu'da ekonomik ve demokrasi gelişimi oldukça hızlanacaktır.
o yüzden ben avrupa birliği'ne güvenme taraftarıyım. bence ilişkilerimizi her zaman çok iyi tutmalıyız ve uyum sağlamak için çaba göstermeliyiz.
hayali bile güzel olandır. türkiye'de büyük değişimlere neden olmuş birliktir.
bir 10 yıl içinde türkiye kabul edilebilir lakin bazı gerçekleri de hatırlatayım. türkiye özel bir antlaşma ile serbest dolaşım hakkını hemen kazanamayacak bu birincisi. ikincisi de türkiye avrupa birliği tarafından kabul edilse bile avusturya ve fransa bir referandum yapacak. hayır derlerse tekrar başka bir bahara beklemedeyiz.
ama her şeye rağmen siyasette gurur olmaz. önemli olan çıkarlardır. devam etmeliyiz.
sözü geçen birliğe yunanistan bundan seneler önce girdi ve şuan doğrudan veya dolaylı yollardan yunanistan a her sene milyarlarca euro luk yardım ve destek fonları aktarılıyor. o yunanistan ki, ikinci dünya savaşında hitlerin orduları tarafından darmadağın edilen yiyecek bir lokma ekmek bulamayan, sokaklardaki kedi ve köpek leri açlıktan ölmemek için yemek zorunda kalan yunanistandır. o yunanistan ki, ikinci dünya savaşında onlarca gemi dolusu balık ve tahıl ürününün istanbuldan ve izmirden sırf onları doyurmamız için yolladığımız..
yunanistan daki üniversite öğrencilerine, türkiye deki denklerine nazaran, erasmus tarzında çok daha geniş imkanlar sunuluyor.
vizesiz geçişler ve avrupa birliğine dahil herhangi bir ülkede çalışma iznine sahip olmak her yunan vatandaşının bir hakkı.
bilimin beşiği, refah seviyesinin ve demokrasinin en yüksek, en uygulanabilir coğrafyasına ait olan devletler klubune ait yunanistan halkı, ikinci dünya savaşı yıllarında sokaktaki kedi ve köpekleri yerken şimdilerde yaşam standartlarının oldukça yüksek olduğu bir toplumun parçasılar.