Attilanın 453 yılındaki ölümü ve akabinde düzenlenen ve Slavca olarak strava adıyla anılan cenaze merasimi münasebetiyle Jordanes tarafından anlatılan bilgilerden, Avrupa Hunlarındaki gelenek hakkında oldukça teferruatlı bilgilere sahibiz. Buna göre, cenaze merasimine katılan Hunlar, âdetleri üzere, saçlarından bir kısmını kesmiş ve yüzlerini derin yaralar bırakacak şekilde bıçaklarla korkunç bir biçimde çizmişlerdi; öyle ki cesur savaşçı [Attila] için, sadece erkek ve kadınların ağlamaları ve göz yaşlarıyla değil, insanların kanlarıyla da yas tutuluyor, kadınlar tarafından ağıtlar yakılıyor, gözlerden akan yaşlarla yanaklardan akan kanlar birbirine karışıyordu.
--spoiler--
Diğer bozkır Türk kağanları gibi Attila da gücünü Tanrı'dan aldığına i-nanmaktaydı; "kılıcını ilâhî bir ilhamın idare ettiğine ve kendisini kozmik kuvvetlerin kavimlerin üzerine çıkardığına inanıyordu." (Baştav 2002: 612). Köktürk kağanları gibi Tanrı "yarlıkadığı" (buyurduğu) için ve "kut"u olduğundan dolayı hükümdar olmuştu.
Got tarihçisi Jordanes, Attila'nın cenaze törenini ve ardından söylenen ağıtı şöyle anlatmaktadır:
"Kağanın nâşını, ordugâhın ortasına konan ipek bir çadırda tabuta yerleştirdiler; bunun etrafında görülmeğe değer törenler yapıldı. Hunların en seçkin atlıları bunun etrafında dolandılar. Bu esnada ölünün icraatı, yası yöneten yaşlılar tarafından dile getirildi." "Muncuk'un oğlu büyük kağan Attila, bütün kaharman kavimlerin hâkimi, sen, tek başına daha önce hiç kimsenin yapamadığı tarzda Hunların ve Cermenlerin ülkesinde hüküm sürdün, sen iki imparatorluğu korku içinde bıraktın, onların şehirlerini zaptettin. Onların hepsi senin kölen olmadan önce onların yalvarışlarına acıdın ve onlardan yıllık vergi aldın. Sen bütün bunları başarı ile tamamladıktan sonra arkanda acı yaralar bırakmadın ve adamlarının kininden uzak kaldın. Halkına himaye sağladın. Arkanda hiç acısı olmayan neşeli dostlar bıraktın. Bunu kim ölüme lâyık bulur, hiç kimse intikam düşünür mü?" "Matem türküleri söyledikten sonra mezarın üzerinde bir toy düzenlediler, büyük içki âlemi yaptılar. Bir abartmadan diğerine geçerek matem ve şenlik birbirini kovaladı. Geceleyin nâşını gizlice toprağa verdiler. Nâşı önce altın, sonra gümüş ve ardından da demir bir tabuta koydular. Bu suretle bu üç sağlam maddenin kudretli hükümdar ile sembolleştiğini düşündüler. Demir yenik kavimlerden, altın ve gümüş de her iki imparatorluktan kazanılmıştı. Muharebelerde düşmandan elde edilen silâhlar, kıymetli taşlarla süslü at takımları ve hükümdarlık alâmetleri onunla beraber gömüldü ve bunlar onun sarayının süsleri idiler. Büyük hazineyi insanların hırsından uzak tutmak maksadıyla mezar kazıcılarını menfur bir tarzda öldürdüler; onların hepsi acımasızca öldürüldü." (Baştav 2002: 649-650).
Tıpkı Alp Er Tonga'nın veya Köl Tigin'in yoğunda olduğu gibi yiğitler atlarıyla ölünün erafında dolaşıp saçlarını kestiler, yüzlerini yoldular.
Attila, Avrupalılarca "Tanrı'nın kırbacı" olarak kabul edildi; hakkında pek çok efsane oluştu. Ressamlara, heykeltraşlara, romancılara ve tiyatro yazarlarına konu oldu; "adına bir düzineye yakın opera" bestelendi; hakkında pek çok kitap yazıldı (Kafesoğlu 1996: 78). Bugünkü Belçika topraklarında, Romalı komutan Aetius'un Hun birliklerinden yardım alarak 436 yılında Burgundları yenmesi ve Burgund kralı Gundikar'ın öldürülmesi, Almanların ünlü Nibelungen destanına konu olmuş ve bu destanda Attila, Etzel adıyla olumlu bir kahraman olarak yer almıştır (Baştav 2202: 616; Kafesoğlu 1996: 74).
Kaynak :Prof.Dr.Ahmet B.ERCiLASUN, Başlangıcından Yirminci Yüzyıla 'TÜRK DiLi TARiHi'
--spoiler--
BÜYÜK Türk Hun imparatorudur. Hun devletinin kurucularından Muncukun oğludur. 434 yılında, kardeşi Bledu ile birlikte imparatorluğun başına geçti. Bir süre sonra kardeşinin öldürülmesiyle. Tuna kıyılarından Çin Seddine kadar uzayan imparatorluğun tek hâkimi oldu. 750 bin kişilik ordusuyle Galya şehirlerini altüst etti. Orleansı kuşattı. Kuzey italyayı silindir gibi ezip geçti. Avrupayı titreten bir cihangir oldu. 453 yılında öldü.
'' Siz soğuğa dayanamadığınız için daima güneşi takip ediyorsunuz, ölümlü olduğunuzu kabul etmek istemediğiniz için kendinize tanrılar ve cennetler yaratıyorsunuz.'' sözlerinin sahibi.avrupayı gerçek anlamda titretmiş bir türktür.Avrupalılar onu katil olarak lanse etmektedir.
türklere barbar denmesinin en ünlü sebebi değildir; zira avrupalılar attila yı türk kabul etmez. aslen ismi etil dir, volga olmadan önce idil ırmağının ismini vermiştir.
peyami safa'nın pek bilinmeyen, bugünkü deyim ile popüler tarzda yazdığı tarihi romanı. doğu roma'nın attila'ya suikast için elçi göndermesinden, attila'nın ölümüne kadar olan süreyi konu alır. metnin olay örgüsü, karakterler ve mekanlar tarihsel gerçeklere dayanmasına rağmen, pek tutulmamış bir romandır ve günümüzde pek az bilinir. ben de pek beğenmemiştim bu romanı. bunun nedeni sanırım tefrika romanı olmasıdır.
--spoiler--
Siz soğuğa dayanamadığınız için daima güneşi takip ediyorsunuz; ölümlü olduğunuzu kabul etmek istemediğiniz için kendinize tanrılar ve cennetler yaratıyorsunuz.
--spoiler--
Hunlara en parlak dönemini yaşatmış, Avrupalıların sülalesini zikmiş hatta Avrupalılar Atilla'ya "tanrının kıbacı" demişler. Ancak bir çok kişi Atilla diye okur.
gerçekte diğerlerinden daha çok güç sahibi olmuş bir aşiret başkanıdır kendileri. bu anlamda kurduğu hükümete imparatorluk denilip denilmeyeceği tartışmalıdır. ölüm töreninde korumaları gözlerinin altını bıçaklarla yardılar. böyle bir hükümdarın ölümüne , kadınların ağladığı gibi ağlanamayacağını, kan yaşlarıyla ağlamak gerektiğini söyledirler. sonra ordu merkezinin ortasında ipekten bir çadır kurdular. atilla'nın cesedi altından bir tabuta, sonra gümüşten bir tabuta, en sonunda da demirden bir tabuta yerleştirildi. tatar geleneğince töreninde hazır bulunan hizmetçilerinde bazılarını kestiler. atilla bir kalmuklu'ya benzerdi. küçük gözlü, az sakallı, Geniş göğüslü, kısa boyluydu.
ölüm yıldönümünün katolik hristiyan dünyasının yüzyüllarca kutlayageldikleri bir zat-ı şahane avrupa hun devletinin seridir. (bkz: böylesi bi daha gelmez dünyaya)
roma imparatorunu ikiye bölüp, batıyı bitiren ama batı yıkıldıktan sonra ülkesine akın olan demografik değişimi ülkesinin sonunu getiren, roma tarihçilerince illallah edilen ve onlarca ilk defa tanrı' nın büyük kılıcı olarak adlandırılan diplomat ve askeri tek deha.
Manole neagoe isimli yazara göre bozkırın üç atlısından birisidir. diğerleri cengiz ile timur' dur.
bugünkü macaristan' ın hungary şeklinde telaffuzunun asimile edilmiş hun türklerine bağlandığı bilinmektedir. macaristan' da turan isimli muhalefet partisi köklerinin türk olduklarını ilan edip, propogandaları tutunca son seçimlerde halktan %14 lük oy almışlardır.
Verdi bu eseri bestelemekte iken sağlik sorunları ile karşılaşti ve bu eser prömiyerinde ancak orta derecede bir başarı kazandı. Verdi'nin italyan milliyetçiliği ve italya'nın birleştirilmesi politikalarına girmesi dolayısıyla bu eser liberetto yazarı Soler ile birlikte hazırladığı eserlerin sonuncusu olmuştur.