dip dalgasının öncüsü büyük usta büyük şair. o dalgalar giderek büyümekte.... hele o güzel şiiri unutmak ne mümkün.. ben sana mecburum.bir sevgi ancak bu kadar etkileyici anlatılabilir. ya o ayrılıklar da sevdaya dahil....hala o sevilen sevgili olmak atila ilhan'ın dizelerinde ne güzel ifade ediliyor.bence büyük olmak budur. ona selam olsun.ruhu şad olsun.
okurken tren pencerelerini göz önüne getirtir, buğulu camlara yaslayıp kafanızı, düşünür durursunuz.
Sen benim hiçbirşeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbirşeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbirşeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbirşeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesinle ağlayarak
Sen benim hiçbirşeyimsin...
sen benim hicbir seyimsin
hicbir sevismek yasamisligim
henuz bos bir roman sahifesinde
hic kimse misin bilmem ki nesin
ne cok cigliklarin silemedigi
zaten yok bir tren penceresinde
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...
büyük bir şair olmasının yanı sıra şiirde şekilciliğe ve dil kurallarına karşı durarak şiirdeki anlam bütünlüğüne değer vermiştir. öyle güzel şiirleri vardır ki okudukça siz de yazmayı denersiniz ve ben de denedim.
noktalama işaretleriyle pek arası olmayan, sadri alışık'ın kayınbiraderi, kerem alışık'ın dayısı, kendisine yanlışlıkla gecenin bir vakti telefon eden bir kadına "sen benim hiçbir şeyimsin" şiirini yazabilecek kadar aşk adamı, türkçe'nin en iyi şairi.
nazım hikmet ve necip fazıl gibi hiçbir ideoloji tarafından desteklenmeden - ki ikisi de iyi şairdir yanlış anlaşılmasın - sadece şiir yazan, şiir dışında ise fikirlerini gerektiği zaman gerektiği yerde ifade etmiş, garip akımıyla ikinci yeni arasındaki bir köprü olan mavi akımının kurucusu, türk edebiyatı'nı adı gibi bilen şair, deha.
hemen hemen her şiiri harikadır ama ilişkide iki kişiden biri olamayan 3. kişiyi en iyi anlatan, belki de insanın içini en çok yakan, her dizesi tüyleri diken diken eden şiirin sahibidir.
şiirlerindeki kurallar bellidir: büyük harf ve noktalama işareti kullanmak yok. Okurkende hissedilebileceği gibi cümleyi farklı yerlerden bölersek anlam değişmelerine yol açabilirsiniz, o da bunu istiyordu,büyük ihtimalle.
Üçüncü Şahsın Şiiri
gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım
--spoiler--
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman
adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat, seninle her dakika, seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmayan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar, elim kadar yakınsın.
--spoiler--