açıkcası sadece maddiyata inanan birine ne sorarsan sor cevap verir. ama maneviyata inanan birine en basitinden bi tane cin göster bana dersen apışıp kalabilir. ilk apışıp kalan eksiyi bastı bile alo nerdesiniz diğerleri.
Insan niye evrim gecirmiyor, nasil maymundan geldik, kendi basina bu "kahinat" nasil oldu seklinde cehalet kokan sorulardir.
1 - Insan evrim gecirir, hem de her an bir suru mutasyon olmaktadir hucre seviyesinde : http://www.genetics.org/content/156/1/297.full
2 - Maymundan gelmek diye bir sey yoktur, evrim boyle bir sey iddia etmez. http://en.wikipedia.org/wiki/Evolution
3 - Surekli maddelerin birbirine donustugu bir sistemde herhangi bir maddenin disaridan bir mudahale olmadan olusmasi gayet muhtemeldir.
Gibi gibi kolaylikla yanitlanabilecek sorulardir.
Elbette cevabigini bildigimiz sorular, bilmediklerimizin yaninda hic bir sey.
Ancak din, cevabini bilmedigimiz hic bir sorunun cevabi degil.
allah'a inanmıyorlar. yaradan yok diyorlar. peki bir deniz kaplumbağası yumurtadan çıkar çıkmaz nasıl olurda ormana doğru gitmez. sağa sola doğru değil de neden direkt denize koşarlar. bunlara bu kod nasıl yüklenmiştir?
bilimin katalizörü sorulardır. dincilere bıraksak "cindir", "allah'ın mucizesidir" deyip bırakırlardı. diğerleri araştırıp buluyor işte ne olduğunu. dincilere kalsa yağmurlar hala dua edildiğinde allah'ın yağdırdığı rahmetten ibaretti. rizeliler çok dindarmış ondan habire yağmur yağıyormuş, araplar da dinsiz olduğu için yağmur az yağıyor hep. böyle işte.
Neden hiçbir şeyin yerine bir şeylerin olduğu sorusu, Daha geniş kapsamlı, Neden şeyler, oldukları gibi? sorusunun bir parçasıdır. Bilim insanları, bu sorunun cevabını, derin kanunlar arayarak bulmaya çalışırlar. Zaten her şeyin teorisi gibi nihai bir kuram da neden bir şeyin var olduğu sorusuna ışık tutabilir. Doğa kanunları, bir şeyin "olması gerektiğini" buyuruyor olabilir. Mesela bu kanunlar, boş uzayın*** istikrarlı bir faz olarak tanımlanmasına izin vermez. Yine de bu, bizim şaşkınlığımızı silip götürmeye yetmez; çünkü bu sefer, neden fiziksel kanunlar böyle de başka türlü değil? diye sormamız gerekir. Kanımca, elimiz daima bu gizeme mahkûm olacak.
Tanrıya inanmanınsa bir faydası olduğunu sanmıyorum. "Tanrı" derken, aklımızda kesin bir şey (sevgi dolu, kıskanç, korkunç ya da başka türlü) bulunuyorsa, tanrının neden böyle olduğu, neden başka türlü olmadığı sorusuyla karşı karşıyasınız demektir. "Tanrı"nın, evrenin varoluşunun ardında olduğundan bahsederken aklınızda çok kesin bir şey bulunmuyorsa, neden bu kelimeyi kullanıyorsunuz? insanın trajedisinin bir parçası bu: anlayamadığımız bir gizemin karşısına başka bir gizemi koyarak rahatlamış gibi yapıyoruz.
Fiziği aslında anlamıyoruz. Büyük Patlama'ya yakın, aşırı yoğun ve aşırı sıcak koşullara geri döndüğümüzde, genel görelilik çatırdıyor. Kaçınılmaz tekillikler hakkında teoremler alıntılayan insanlara da şüpheyle bakıyorum. Örneğin Stephen Hawking'in kuramları değerlidir, zira bir noktada, örneğin bir yıldızın çökmesi durumunda, teorilerimizin artık geçerli olmadığını ima eder*. Ancak bunun ötesinde bir şey söyleyemezsiniz. Şu anda fazlasıyla cahiliz. Gelgelelim, bazı bilim insanlarının, çoklu evrenler ya da kuantum tünellemesinden doğan evren gibi büyüleyici görünen varsayımları için de bir sorun var: elimizde, bunların doğru olup olmadığına karar vermemizin bir yolu yok.
Bunun yanında, Leibniz'in sorduğu bu soru, ateizme karşı sunulabilecek bir argüman değildir; naturalizme karşı sunulabilecek bir argümandır.