Kimi aptal yerine koyuyorsunuz? Sevmiyorsanız "sevmiyorum" diyin. Sağdan soldan duyduklarınızla ya da palavralarınızla kimseyi karalamayın. Kendi aptallığınızı başkasına yıkmaya çalışmayın.
şimdi bu oldukça uzun bir tartışma konusudur fakat bu olayın başında Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey'in mecliste sert muhalefet yaptığı dolayısıyla Çankaya'nın emri ile Topal Osman tarafından boğularak öldürüldüğüne dair başlayan hadiselerle ilintilidir, Ali Şükrü'nün Trabzon'daki cenazesinde binlerce kişi Çankaya katilleri diye bağırmıştır.
Bunun üzerine Topal Osman'ın eline geçen koz ve artan gücü karşısında Atatürk tarafından Meclis koruma taburuna Topal Osman'ın ölüm emri verilir, Topal elinde ki milisleriyle Çankaya'yı kuşatma altına alır ve uzun süren çatışmalar sonucunda yaralı ele geçirilir ve sonrasında ölür.
Latife Hanımı anlatan kitapta kardeşi tarafından aşağıdaki açıklama yapılmıştır.
Topal Osman Çankaya’yı kuşatınca, M. Kemal, eşi Latife hanımın çarşafını giyip istasyondaki eve geçmiş. Latife hanımın kız kardeşi yani M. Kemal’in baldızı Vecihe hanım bu enteresan olayı şöyle anlatıyor:
“Millî Mücadele’nin lideri tehdit altındaydı. Kısa bir tartışma yaşandı. Önemli olan Mustafa Kemal Paşa’nın yaşamıydı. Ona bir şey olursa zaten hiçbirimiz hayatta kalamazdık. Dışarıdakilerle pazarlık başladı. Âdet olduğu üzere ‘Kadınlar ve çocuklar önden çıksın’ dediler. Plan şuydu. Mustafa Kemal Paşa kılık değiştirerek kadınlar ve çocuklarla birlikte dışarı çıkacaktı. Fakat evin içinde de birilerinin kalması gerekiyordu. Latife muhafızlarla birlikte evde kalmaktan yanaydı. ‘Ben onları oyalarım’ diyordu. Mustafa Kemal Paşa önce şiddetle itiraz etti. Ancak Latife’nin inadını bilirdi. Bir çarşaf buldum getirdim. Mustafa Kemal çarşafı giydi benimle birlikte dışarı çıktı. Latife de bu arada onun kalpağını kafasına takmıştı. Erlerden birine ‘Mutfaktaki portakal sandıklarını getir’ dedi. Sandıkları pencerelerin önüne dizdiler. Evde ışıklar yanıyor ve bahçeden bakıldığında içerdekiler fark ediliyordu. Boyunun kısalığı dışardan fark edilmemeliydi. Latife, portakal sandıkları üzerinde bir ileri bir geri yürüyor, dışarıdan gelen habercilerle iletilen mesajları evde Mustafa Kemal varmış gibi alıp cevap veriyordu. Ölüm tehdidi altında çeteyi oyalamayı sürdürüyordu. O sırada Mustafa Kemal, Topal Osman’a karşı yürütülecek harekâtı planlıyordu. Sonunda Topal Osman’ın adamları eve kurşun yağdırmaya başladılar. Ardından eve girdiler. Mustafa Kemal’in gittiğini anlayınca çılgına dönüp ne buldularsa parçaladılar. Onların aradığı Mustafa Kemal’di. Ama ellerinden kaçırmışlardı. O sırada Topal Osman çetesi muhafız taburu tarafından sarıldı.
edit: herhangi bir yorum vs tarafımdan katılmamıştır, konuyu Atatürk düşmanlığına bağlamanın bi anlamı yoktur, Mustafa Kemal Atatürk'ün taktik bir hamle ile evden çıkıp harekatı bizzat yönettiği kanısındayım
atatürk'e garazı olduğu, ölümünden sonra ileri geri konuştuğu bilinen latife hanım ve akrabalarının iftirasıdır. iftiralarına kendilerinden başka tanık gösterememişlerdir.
bir kişinin hakkındaki gerçeklerin, hasmı durumundaki kişilerin tanıklığıyla belirlenmesi hak oluyorsa, bak bende de öyle bir hatırat var: (bkz: ebu cehil in hatıratı)
ilber ortaylı konuyla ilgili "karı dedikodusuyla tarih olmaz" deyip, kesip atmıştı.
haysiyetsiz, serefsiz, kahpe, yavsak, hain turnusolu basliktir. bakin bu devran doner, kendinize gelin; sizi kuytuda kistirirlar. icinizdeki hastalikli dusunceleri, cahil cuheyla fikirlerinizi saklayin; saygi gormeseniz de nefret gormezsiniz. asalak gibi yasamaya devam edip, size haram olan nefesinizi tuketirsiniz bu hayatta.
tarihte osmangazinin askerlerinin kadın kılığına girip karahisar tekfurunun düğününü basmak için girmişliği vardır. Battalgazi destanlarında kadın kılığına girip bizans şehrine sızması anlatılır. yunan kahramanı akhilleus da troya savaşına başta gitmemek için kadın kılığına girmiştir. yani kadın kılığına girmak tarihteki anlı şanlı karekterlerde bile var. Ama bu anlatılanın niyeti başka.
Artık anladıkları dilden ; Atatürkü sevmeyen saygı duymayan nerde nekadar hain kahpe vatan haini varsa anasını avradını yedi göbek hain sülalesini sikeyim amına kodumun doğurdukarı şerefsiz Haysiyetsiz köpekler.
Tek başına bir adamı hemde evinde onca adamıyla basmak erkeklik, onun ordan bir şekilde sıvışması mı değil? Yapmayın. Kaçanın anası ağlamaz. Kancıklık yapana yiğitlik yapılmaz. Bu işin raconu budur. Bu (mehmet altan kiralığı ve bu olayı gündeme taşıyarak gözden düşürme gayreti) belaltı vuruştur. Başlığı gören de savaşmadan tüydü zanneder. Halbuki işin şekli değişiktir. Varoşlarda yetişmeyenler bu tip atraksiyonları bilmezler tabi. Gençlik zamanlarında Evine giderken Bazen gece bir sokaktan geçersin, ama hep aynı sokaktan. mahallenin gençleri görür bir gece işkillenir önünü keserler teksindir, onlar da kalabalık belki en az 20 kişi. Biri der ki lidere abi napalım indirelim mi? (beni kastediyor) korkmasan kaç yazar ki dayağı yediğinle kalırsın, neyse sağa sola bakamazsın fazla ama duyarsın söylenenleri yürümene devam edersin. Çete başı da der ki; bırakın adamı bizden o her akşam buradan geçiyor (yani adamın yolu burası, mahalleye sarkıntılık maksadı yok) tanıyoruz. Bırakırlar, gidersin yoluna dersin ki kendi kendine ulan yine iyi yırttık be çok şükür.
öte yandan, bugün, yazın dilimizle ilgili atasözü derlemelerinde yer almayan, ancak yaygın olduğunu bildiğimiz "yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır" biçimindeki atasözümüzde, zaman içinde meydana gelen değişim incelenince, burada geçen kaçmak sözcüğünün eski kaynaklarda "hile" olarak kullanıldığı görülüyor. burada anlatılmak istenenin savaş sırasında başarı kazanmak için yanıltıcı davranışların, hilelerin önemli rolü olduğudur. eski biçimine bakalım:
xvı. yüzyıl: ki olur erlik on; tokuzu hile
(güvâhî, h. 706)
xvı. yüzyıl: erlik ondur, dokuzu hiledir
(ravza'ül-ahbâr çev., bkz. tar. s. ııı: 1505)
xvıı. yüzyıl: erlikse ondur; dokuzu hiledir
(buluç, 61)
--- spoiler ---
ben de bugün öğrendim. bilgiyi veren mestan yıldırımer'e teşekkürlerimizle...
atatürk çarşafı trablusgarp'ta ajan olarak görev yaparken giymiştir. aslında ilk gittiğinde kendisini şerif takuna olarak tanıtmış gerekli bilgileri osmanlı hükümetine aktarmış, tekrar dönerken yakalanmamak çarşafa bürünmüştür. yoksa infaz edilirdi.