atatürkçülüğün ideolojiye dönüşmesi

entry1 galeri0
    1.
  1. aşağıda anlatılacağı üzere, şeriatçı kesimin dışında atatürkçülük türklerin ortak paydasıdır.

    şeriatçıların bir bölümü dahi atatürk'ün gazilik sıfatıyla ilişki kurmak ister. fakat atatürkçülüğün tam bir ideoloji olarak billurlaşması görece yeni bir olaydır. bir yandan felsefecilerin (akarsu, sinanoğlu, gökberk) devrimin aydınlanma boyutunu ortaya çıkarmaları, bir yandan kenan evren'in atatürkçülüğüne tepki olarak, atatürkçülük hem düşünsel düzlemde hem de eylem düzleminde tam bir ideoloji olarak billurlaştı. bu billurlaşmayla birlikte bir örgütlenme çabası başladı. atatürkçülüğün en önemli örgütü atatürkçü düşünce derneği, muammer aksoy ve arkadaşlarınca 19 mayıs 1989'da kuruldu. derneğin yılı dolmadan muammer aksoy faili meçhul bir cinayete kurban gitti. 1990 yılında çetin emeç, turan dursun, bahriye uçok da aynı biçimde öldürüldüler. 1993'de uğur mumcu, 1999'da ahmet taner kışlalı, 2000'de necip hablemitoğlu suikaste uğradılar. yıllar sonra ilk cinayetleri işleyen kimi tetikçilerin yakalanıp hüküm giymelerinin (umut operasyonu) cineyetlerin faili meçhul niteliğini ortadan kaldıramadığını söyleyebiliriz. çünkü bu katillerin kimden emir aldıkları yıllarca yakalanmamaları için kimlerce korundukları henüz ortaya çıkmamıştır. türkiyedeki gericilik (feodalizm, ağalık-şeyhlik düzeni, şeriatçılık, ortaçağ) ve onun baş destekçisi olan emperyalizm besbelli, bu biçimdeki atatürkçülüğü kendileri için yaşamsal bir tehlike olarak algılamışlardı. türkiyede ana siyasal mücadele ekseni böylece şeriatçılık - atatürkçülük olarak ortaya çıkmaktadır. emperyalizm ve ikinci cumhuriyetçilik şeriatçı cephenin yanında yer almaktadır. emperyalizmle şeriatçılık, ağalık-şeyhlik düzeninin yakın ilişkisinin göstergesi fethullah gülenin abd'de, cemalettin ve metin kaplanın almanyada esat coşanın avustralya'da oturmalarıdır.

    atatürk devriminin ne olduğu tam anlaşılınca -ki bu 80'li yıllarda oldu- başka bir şey ortaya çıktı. hazırlığı 1945-1950 yıllarında olmakla birlikte 1950'den spnraki dönemde atatürk devriminin dondurulduğu ya da durdurulduğu anlaşıldı. Öyle ki, cumhuriyet tarihimiz, bu yüzden bıçakla kesilmiş gibi ikiye ayrılıyordu. atatürk devrimi dönemi (1919-1959), kısmi karşı-devrim dönemi (1950'den bugüne değin). söz konusu karşı-devrim kısmidir, çünkü tam bir karşı-devrim olsa saltanat, hilafet, şeriat, eski yazı vb. geri gelirdi.

    kısmi karşı-devrimin iki büyük adımı 1951'de halkevleri ve halkodalarının 1954'te köy endüstrilerinin kapatılmasıdır. bunun yanında imam-hatip okullarının açılması ve bunların meslek okulu olmasının çok ötesinde, cumhuriyetin ortaokul ve liselerine koşut, almaşık bir dizgi olarak ortaya çıkmalarıdır. yine kısmi karşı-devrimin bir sonucu olarak öğretmenliğin ikinci sınıf düşürüldüğünü, zorunlu ilköğretimin yıllarca beş yıl tutulduğunu görüyoruz.

    şimdi de kısmi karşı-devrim modelinin ana özelliklerine bakalım:

    bütünsel kalkınma yerine maddi kalkınma modeli benimsenmiştir. yani, yol-baraj-fabrika-telefon-bilgisayar, petrol zengini kimi arap ülkelerinde olduğu gibi, önceliklidir, eğitim-bilim-kültür-sanat ikinci düzleme itilmiştir. nitekim kısmi karşı-devrimin tipik devlet adamları mühendistir. bugün türkiye iktisadi bakımından hayli gelişmiş, toplumsal ve kültürel bakımdan hayli geri olma dengesizliğini göstermektedir. sekiz yıllık zorunlu ilköğretim ancak ordunun zoruyla 28 şubat 1997 de gelebilmiştir.

    aydnlanma ve bütünsel kalkınmanın, yani atatürk devriminin ruhunun öldürülmüş olduğu gizlemek için yoğun bir tören atatürkçülüğü benimsenmiştir. bu, tarihin en büyük ikiyüzlülükleri arasında sayılmalıdır.

    oy almak uğurunda şeyhler ve ağalarla, yani şeriatçılarla uzlaşma yoluna gidilmiştir. oy karşılığında halkevleri, halkodaları köy endüstrileri kapatılmıştır. şeriatçılara memurluk verilmiş, imam-hatip okulları açılmıştır. kahramanmaraş, madımak oteli gibi facialar bu temelin üzerinde yükselmiştir.

    yine oy alabilmek ve/ya da yolsuzluk yapabilmek için sorumsuzca yatırımlar yapılmış, türkiye borca batırılmış, 10 yılda bir gibi aralıklarla mali iflas yaşanmış, imf ve dünya bankası kapıya dayanmış, durumu düzeltmek için askeri darbeler yapılmıştır. demirel, "borç yiğidin kampçısıdır" sözüyle sağ iktidarların mali sorumluluk anlayışını dile getirmiştir. borca batma yüzünden ülkenin bağımsızlığı ipotek edilmiştir. bir zamanların en sağlam paralarından olan türk lirası pul edilmiştir.

    modelin ahlak bakımından da olumsuz yönleri vardır. devlet adamlarının (ya da kadınlarının) olağanüstü bir hızla uluslararası zenginlik düzeyine yükseldikleri, mafya ile yakınlıklar kurabildikleri, "iti ite kırdıkmak" taktiğini devlet siyaseti düzeğine yükseltebildikleri görülmüştür. türkiye mafya, çeteler, faili meçhul cinayetler ülkesi olmak durumuna düşürülmüştür.

    prof. dr. sina akşin
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük