Cumhuriyetten sonra zenginlikten parayı savurma noktasına gelmiş anadolu insanının meteliklerinden almıştır bu parayı. Osmanlı hanedanlığı neden çöktü sanıyorsunuz ? Ayrıca izmir'den memleketi selanik'e teleferik çektirmek istemiş, teleferiğin geçeceği deniz ve kara yollarının arsasını maaşının minik bir bölümüyle satın almıştır. Yine de dönemin kahpe yunan hükümeti selaniğe diktirtmek istediği teleferik direklerinin tapu kadastro işlemlerini ağırdan alması sebebiyle gerçekleşmemiştir. Adamlar atatürk'ü pek sevmiyorlar heralde, niyeyse ?
kıtlık döneminde tüğü bitmemiş yetimin lokmalarımdan kesilen vergilerle güç bela ödenen bir hayli yüklü olan maaş....devamında da rakı masalarında meze olarak eziliyordu...
duyduğunuz zaman akıl tutulmasına uğrayabileceğiniz miktartardaki maaştır...vay be, şimdinin parasıyla 620.000 lira ne demek, bir de kemalistler, ağızları açıldığı zaman ulu önder tayyip erdoğan'ın yurtdışna yapılan diplomatik geziler için aldırdığı uçaklardan dem vururlar...meğerse, zamanında ne uçak paraları ezilmiş rakı masalarında ama kimse durupta demiyor ki kıtlık yıllarında, halktan gasp edilen vergilerle doldurulan devlet hazinesindeki paralar nereye gitti...takke düştü, kel göründü kemalist kardeş...bende kendi kafamda atatürk'ün mal varlığı için ' nerden geliyor aceba bu değirmenin suyu' diyordum, meğerse buymuş esbabı mucibesi....
Atatürk vefat ettiğinde mal varlığının tamamına yakınını devlet kurumlarına bağışlamıştır. tartışmaya bile açılamayacak bir maaştır yani.
ayrıca günümüz liderleriyle karşılaştırılması son derece yanlış bir olaydır, atatürk'ü savunmaya çalışırken günümüz liderleriyle kıyaslamayalım lütfen.
atatürk ne yapmış bu ülke için? günümüzdekiler napıyor ?
hizmet-maaş dengesi kurulacaksa eğer, atatürk 10.000.000 kat daha fazla alması gerekirdi, günümüz liderlerinden.
şimdi bunlar köylüye alda ananı git dediğinden, ve kazandıklarıyla gemicik aldıklarından... zihniyetin bu yaklaşımını normal karşılıyorum.
atatürk bu paraya sahip miydi değil miydi bilmiyorum ama bildiğim eğer böyle bir serveti olmuşsa eminim hatta kendimden bile daha eminim ki atatürk bu parayı milletine dağıtmıştır !
kaldı ki köylü ile olan diyalogları atatürk'ün incelenirse bu çok rahatlıkla anlaşılır.
bok at izi kalsın yaklaşımıdır.
Şu an hala işleyen şeker fabrikaları, ziraat bankası, merinos fabrikası, temeli atılan ama atatürk öldüğü için kurulamayan uçak fabrikası, demiryolları ve daha niceleri.. Bunları kuran bizzat atatürk olduğu için ne kadar doğru veya yanlış asla ilgilenmeyeceğim maaştır. Ayrıca vatan toprağını satarak senin o hesapladığın paranın 500 katı kadar kazanabilirdi. O sürekli kuruyordu, Şimdi satıyorlar hesabı sen yap.
Doğruya ve sahih dine inanmayan, hurafelere inanır; fanteziler ve kurgulamalarla meşgul olur. Kemalist-ulusalcı aydın, bu sahada insanlık tarihinde birinciliğe oynayabilir. Bunların hurafelerinden en önde geleni de, 1923-38 arası Türkiye'de ekonomik mucize yaşandığı, yurdun demir ağlarla örüldüğü, eğitimin "10 yılda 10 milyon genç yaratacak" ölçüde şaha kalktığı, yolsuzluğun görülmediğidir. Oysa:
1856-1922 yılları arasında 8619 km demiryolu yapılmış. 1876'da 1538 km olan demiryolu ağımıza II. Abdülhamid döneminde 4982 km yeni yol eklenerek, % 324'lük bir artış kaydedilmiş. 1923-50 döneminde ise sınırlarımız içindeki 4086 km.lik demiryollarımıza sadece 3578 km ilâve edilerek, % 87,5'lik bir artış başarılabilmiş. Ya karayolları?
Kemalist aydın, hurafeleri uğruna gerçekleri çarpıtmakta da ustadır. Meselâ, Mustafa Kemal'in maaşı konusunda sadece o günkü rakamı (ortalama 13.000 TL) verir, ama onun bugünkü değerinden söz etmez. M. Kemal'in maaşının altın üzerinden 2006 yılındaki karşılığı 620.000 liradır. 2006 yılında Cumhurbaşkanı'nın maaşı ise 14.000 liraydı. Yani, ilk Cumhurbaşkanı, 2006'daki Cumhurbaşkanı'ndan altın üzerinden 24, TL üzerinden 44 kat fazla maaş almaktaydı. O dönemde Türkiye'nin şimdikinden en az 15 kat daha fakir olduğu hesaba katıldığında, ilk Cumhurbaşkanı, 2006 yılı itibariyle Cumhurbaşkanı'ndan reel olarak en az 350 kat fazla maaş alıyordu. Ve ismail Cem'in Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi'nde M. Kemal'in servetinin dökümü, 4 sayfa tutmaktadır. Bu servet gibi, iş Bankası ve CHP servetinin de ana kaynağı, Abbas Hilmi Paşa'nın verdiğinin dışında, Hint Müslümanlarının Kurtuluş Savaşımız için gönderdiği 500.000 lira idi (bugün için 20 milyon dolar civarında).
Şeflik dönemleri ekonomik mucizesi için 3 net göstergemiz var: Köylü nüfusun şehirli nüfusa oranı, 1923-38 arası hiç değişmemiştir. M. Kemal'in has adamlarından A. Hamdi Başar, 1930'da şöyle demektedir: "Köylü, sırtına giyecek ve boğazına sokacak bir şey bulamıyor. Memleketi kalkınmaya götürebilecek bir manivela ise henüz keşfedilmedi." Hürriyet gazetesinin yıllar önce yazdığına göre, Türkiye ekonomisi, 1927'de % 12,8; 1932'de % 10,6; 1935'te % 3; 1940'ta % 5; 1941'de % 10,3; 1943'te % 9,8; 1944'te % 5,1; 1945'te % 15,3; 1949'da % 5,5 küçülmüştür.
Eğitime gelince: 1895 yılında Türkiye sınırları içinde yaklaşık rakamlarla 25.800 ilkokul, 2 milyon ilkokul yaşında çocuk ve 1 milyon 200 bin öğrenci vardır; okuma oranı, % 60'tır. 1938'de ise 6.700 ilkokul, 2.335.000 ilkokul çağında çocuk ve 765.000 öğrenci vardır; okuma oranı % 33'tür. 1925-38 arasında Türkiye'de sadece 173 yeni ilkokul açılmıştır.
1895'te Türkiye toprakları içinde ortaokul ve lise sayısı 830, ortaöğretim çağındaki nüfus 2 milyon 550 bin, öğrenci sayısı 98.000, okuma oranı % 3,8'dir. 1938'de ise 208 ortaokul ve lise, 3 milyon küsur orta öğretim çağında nüfus, 95 bin küsur öğrenci vardır ve okuma oranı % 3,2'dir. Cumhuriyet, Abdülhamid döneminin eğitim seviyesine ancak 1950'lerde ulaşabilmiştir.
1914'e gelindiğinde tek üniversitemiz, 7 fakültesi ve 4.600 öğrencisi ile istanbul Üniversitesi idi. 1938'de de yine tek üniversitemiz vardır; fakülte sayısı 8 olup, öğrenci sayısı 5.700 civarındadır.
Kemalist aydın, 1923-38 arasını neden altın çağ olarak görür? Çünkü islâm, bütünüyle baskı altındadır ve 1934'e gelindiğinde Türkiye'de din eğitimi bitirilmiştir. Bir de, yer yer halk açlıktan ölür, pek çoğu sehpalarda can verir, jandarma dipçiği ve tahsildar baskısı altında inlerken, kaymak tabakasını kripto-ecnebilerin oluşturduğu asker-eşraf-tüccar-bürokrat koalisyonundan oluşan CHP ve Cumhuriyet "seçkin"leri, arsa spekülasyonculuğu, ihtikâr, tefecilik, müteahhitlik, komisyonculuk ve savaş şartları istismarıyla zenginleşmekte, halk çullar-çuvallar içinde iken Kalgurisi'den, Fegara'dan Paris modellerini kapışmakta, kuyruklu ceket, silindir şapka, klak, makferlanlarla balolarda danstan dansa ve kutlamadan kutlamaya koşmaktadır.
çocuklarına gemicik almak için kullanılmamıştır.
ya da yandaşlarını zengin etmek için.
ya da deniz feneri gibi davalarda yetimin hakkı yenirken bunun üzerini örtmek için kullanılmamıştır.
suriye gibi komşu ülkelerde savaş çıkarmak için kullanılmamıştır.
vatanı bölmek için kullanılmamıştır.
velhasıl kelam bugün dillerinize pelesenk ettiğiniz rakı sofrası bile götünü yalamaktan keyif alacağınız padişahların israfı kadar çok değildi.
onun mirasının büyük kısmı Türk Tarih ve Dil Kurumlarına kaldı. hani ağababalarınızın tarihten silmek istediği türk adına bıraktı.
adamın en büyük hatası kul olmaktan memnun kesmi vatandaş yapmak oldu galiba. bugün atatürk devleti kursaydı, padişah olsaydı, birkaç gözboyayayn fetva verdireydi yerlere göklere koyamazdınız.
biraz haysiyeti olanlar örtülü ödenekten nereye harcandığı bilinmeyen yüzlerce milyon dolar ile neler yapıldığının peşine düşsünler.
beni güldüren yazıdır. zaman gazetesinin sitesinde bunu okuyan genç badem bıyıklı kardeşimiz, yazıyı gördüğü gibi alel acele sözlüğe girmiş ve bu başlığı açmış.
atatürk'ün o dönemde bu kadar para alması ne kadar mümkün ? ülke zaten harap olmuş bir ülke. nereden gelecek bu miktarda bir para ?
hadi aldı diyelim, öldüğünde malvarlığını sizin başınızdakiler gibi akrabalarına peşkeş çekmemiş, tamamını devletine bağışlamıştır.