abdullah gül'ün tartışma yaratan açıklaması. bir defa atatürk'ün eşi başörtüsü taktığı dönemlerde hiçkimse iran'daki şeriat devrimini türkiye'ye ithal etmek için türbanı simge olarak kullanmıyordu ve bunun tartışması yapılmıyordu. ayrıca atatürk milletin bekasını sağlamak için laiklik ilkesine sahip çıkmış ve -eğer sizin dediğiniz manada bir başörtüsü taktıysa ulu önder'in eşi- eşini de karşısına almıştır bunun için. siz ise şahsi siyasi menfaatlerinizi milletin menfaatlerinin üzerinde tutmaktasınız ve gerginlik yaratarak,hep aynı tartışmaları temcit pilavı gibi ısıtarak önümüze getirmektesiniz. ama sanırım gazi mustafa kemal bundan da bahsetmişti hatırlarsanız. hatırlamadıysanız eğer; (bkz: gençliğe hitabe)
unutmayın ki bu gençlik gerekirse o hitabede atasının kendisine verdiği görevleri yerine getirecek kudreti damarlarındaki asil kanda bulacaktır.
maden ataturk un esi de basortusu takiyordur demek ki o zamanlardan ornek aliniyordur.
hmm. o zaman alternatif olarak;ataturk un devrim yasalari vardi. ataturk un sovenist gorusten uzak milliyetciligi vardi. hadi bunlara da ozenin, dedirten durumdur.
dünya 21.yy yaşarken biz hala insanların inançları ve ibadetleri üzerinde keyfi yorumlar,subjektif çıkarımlar,ilkel akıl yürütme yöntemleri ile yargılamarın peşinden koşarken, kimin başı açık,kapalı vb. gibi taş devrinede taş çıkaratacak bir yolda ilerlemekteyiz. fakat en merak konusu soru(lar)da şudur; 'insanların yaşamlarını ve yaşam kalitelerini başlarındaki örtü,türban veya her neyse o mu belirliyor?'' yani akıl ve hayat bunun üzerine mi inşa edilmiştir, yada 'kadınları açarak modern veya kapatarak yobaz mı oluruz?' toplumun bu bayağı halini esefle kınamamak elde değildir. bu bana eski çağ dışı insanların ilk uçan insanları şeytan yerine koyamaları, bisiklete şeytan icadı gibi söylemleri kadar ilkel ve çağ dışı gelmektedir. neden ise bazı insanlar gerek önder mustafa kemal atatürk'ü, gerekse onun insanlara öğretilerini * kendilerine göre yorumlamak gibi beyhude bir sevdadadırlar. insanların inanç ve ibadetlerinin siyaset malzemesi yapanlar ve bundan medet umanlara ise yazıklar olsun demekten başka bir şey kalmıyor geriye...
-velhasıl işin ehemmiyeti atatürk'ün eşinin veya herhangi bir yakınınnın örtülü veya örtüsüz olması değil, o insanların milletimiza neler verip vermediğidir. biz ne zaman bu basmakalıp düşüncelerden kurtulabilirsek, ancak o zaman avrupadan bize miras kalan skolastik düşüncelerimizden de kurtulabilceğimizi umut ediyorum. **
aslında Atatürkle ilgili hiçbirşey bilmemelerine vermeli, hoşgörmeli,zira okudukları okullarda Atatürk anlatılmamış ya da yanlış anlatılmış ne acı.. zaten anlamış olsa bu kıyaslamayı yaparmıydı dedirten durum.
1- abdullah gül'ün, milletten kendi eşi ile uğraşılmamasını isterken, bizzat kendisinin atatürk'ün eşi ile uğraşmış olduğu diyalog.*
2- atatürk'ün eşi devamlı başörtüsü takmadı, hele türban hiç takmadı. madem örnek gösteriyor, o zaman örnek alsın da türbanını çevirsinler başörtüsüne, ve özel hayatında taksın, protokollerde de başını açsın first lady'miz, değil mi efendim?.