Bir ressamın öğrencisine verdiği öğütle alakalı bir hikaye var.
Öğrencinin yaptığı en güzel tabloyu şehrin ortasına koymasını ve yanına bir kalemle "Beğenmediğiniz yeri işaretleyin" yazılı bir not bırakmasını ister. Ertesi gün resmin her santiminin karalandığını gören öğrenci çok üzülür. Hoca bu kez başka bir resmi ve yanına boyalar ve fırçalarla bırakmasını ve "Beğenmediğiniz yeri düzeltin" diye bir not yazmasını ister. Ertesi gün resimde en ufak bir değişiklik yoktur.
Özetle eleştirmekle bok atmak arasında ince bir çizgi vardır. O çizgi de tam olarak şu cümleden geçer "sen kimsin y.rraam"
Atatürk'ün yanlışlarını eleştirmekten kastınız, atatürk'e mason veya ingiliz valisi demek. Bir de şu macar mankenle birlikte oldu yalanını uydurmak. Siz kime sitem çekiyorsunuz burada?? Kimsenin kimseye taptığı yok. Atatürk'e minnet duyma ve onun yolunda gitme var. Siz ise bunu tapma olarak algılıyorsunuz.
Kimin kime körü körüne taptığı ve biat ettiği belli kardeşim. Biz kemalistlerin lideri ve rehberi atatürk'tür. Algı kasma peşindesiniz yine.
Kendi adıma konuşayım, kimse benim peygamberim veya tanrım değildir. Hiçbir varlığa da tapmam.
tarikatlarla, cemaatlerle, sarıkla, cübbeyle, şeyhle, şıhla (bakın din demiyorum!! bu sözümü din muhabbetine evirenin anasını eviririm) bir bok olunamayacağını, ancak her anlamda bağımsız, ileriye dönük yatırımlar yapabilen, eğitime ve bilime herşeyden fazla önem veren ülkelerin ayakta kalabileceğini taş kafasına sokamayan dallamaların tamamını asmamıştır.