Küçükken sorulan 'büyüyünce ne olucan yavrum' sorusuna verdiğim iki cevap vardı. Biri 'tansiyonumu ölçtürücem' , ikincisi de 'tavlada herkesi yenicem' di. Garip tabi kabul ediyorum. ama Bunlar bana o yaşlarda inanılmaz karizmatik gelirdi. ikinci hayalimi çok fazla büyüyemeden gerçekleştirdim zaten. Zira tatmin olduğum da söylenemez. En nihayetinde şans oyunu olduğundan gereken hazzı almadığımı da söyleyebilirim. Şans her zaman iyinin yanındadır gerçi. O da ayrı bir konu. neyse Girmeye gerek yok şimdi. Bu gece laf salatası yok.
Dün evde otururken, babamın tansiyonunun ölçüldüğünü fark ettim. Aniden beynimde şimşekler çaktı. Bu yaşıma gelmiştim ve sürekli 'sen küçüksün senin tansiyonun yok şimdi, büyüyünce artık' şeklinde savuşturulduğum hayalimi henüz gerçekleştirememiştim. Anneme yanıma gelip tansiyonumu ölçmesi için seslendim. Önce tahminleri aldım. Herkes 12'ye 8 dedi. Körpecik bir delikanlı olduğumdan kimse başka bir ihtimal vermiyordu . Evet gelmişti işte o an;
- kaç çıktı anne?
+ 9'a 5.
- nasıl yani. büyüğü 9 küçüğü 5 mi? gerçi aksi biraz zor herhalde.
+ evet oğlum. Dur sana tuzlu ayran yapayım.
Canım annem benim. ayranı içtim lakin sağlık önemli. Riske atamazdım. günün ilk ışıklarıyla hastanenin yolunu tuttum. Muayenehaneye girdiğimde doktor biraz beklememi söyledi ve dışarı çıktı. Dakikaların birbirini kovalamasına rağmen kendisi geri dönmedi. Herhalde önemli bir işi vardır diye düşündüm. Diğer çalışanlarla dedikodu falan yapıyordur deyip beklemeye devam ettim sakince.
Derken duvarda asılı olan ata'mızın fotoğrafı dikkatimi çekti. Sigarasından derin bir nefes çekiyordu. Öyle bir nefesti ki o; her halinden canının sıkkın olduğu belliydi. kim bilir neyi dert ediyordu. Latife hanım'la mı kavga etmişti? Samsun'a ayak basmak doğru muydu? Gençliğe hitabe'de eksik birkaç cümle mi vardı? O eksik cümleler yüzünden mi gençlik bu haldeydi? Sorular ve sorular...
kendi sıkıntılarım aklıma geldi birden. Dayanamadım ben de yaktım sigarayı. ata'yla karşılıklı içiyorduk. inanılmaz bir keyifti. Bu sırada doktor bey içeri girdi;
- beyfendi n'apıyorsunuz? Görmüyor musunuz sigara yasağı levhası asılı hemen yanınızda!!
+ doktor bey peki sen karşımdaki fotoğrafı görmüyor musun? Sen asmadın mı onu oraya? Atam da iç diyor bana oradan. Kimin sözünü dinleyeyim ben şimdi?
Bu sözlerim doktor beyi derinden etkiledi. 'ver bakalım yeğenim bana da bir sigara' diyerekten müthiş bir sinerji yakalamamızı sağladı. Sigaralarımız bitene kadar da ortamı kesinlikle bozmadık.
Sonra muayene etti sağolsun. Turp gibiymişim. Tansiyonum da 12'ye 8 şimdi. Beni sevenler n'olur üzülmesin. Bişeyim yok, Gayet iyiyim..
başlığı görür görmez hayret ve heycanla karışık bir duyguyla "daha önce neden düşünemedim ki bunu ben" diyerek hemen gogıla "atatürk sigara içerken" yazdım ve atamızın en sevdiği türkülerden biri olan (bkz: havada bulut yok)u (bkz: şebo)nun coverı ile açtım... hislerimin en anlamlı özeti ise: "seni düşünürken içtiğim sigarayı korkarım ben söndürmeye"...
kız kulesine bakan denizin yamacında, sıcak bir çay eşliğinde tadına ve doyumuna varılamayacak bir ab ı hayat döngüsünün en zevkli delhizlerinde dolaşmak gibi çok hoş ötesi bir durum olsa gerek.
Ne kadar imkansızda olsa ölmeden önce yapmak istedigim şeylerden biridir. Hatta rakı bardaı bile tokuşturabiliriz. Hayal işte, maruz görün. Aynı olayı Nazım Hikmet'le de yaşamayı hayal etmem ayrı bir başlık konusu.
göt ister. düşündüm de birden o anı, mümkün bile değil hatta. atatürk'ün karşısında oturacağım, bana bakacak, göz göze geleceğiz de elim ayağım titremeyecek. bir de üstüne üstlük karşısında sigara içeceğim. vay anasını, bende o kadar göt yok. olan buyursun içsin.