--spoiler--
"uysal bir halk kitlesi, doğu geleneklerine bağlı kalmışsa,
yanlış ve köstekleyici alışkanlıklar sonunda bir takım kuvvetlerin
tekelci vesayeti altına sürüklenebiliyorsa...
bu kitle adına, millî iradeyi temsil eden aydınlar harekete geçerler;
kitleyi çağdaş bir düzene kavuşturmak için, geri düzenle,
batıl itikatlarla, hurafelerle savaşırlar.
devrim satarlar. geri düzeni değiştirirler.
bunun için plebisite başvurulmaz...
bugün iki kere sekiz onaltıdır.
bunu on kişi böyle dese ve yüz kişi de on diye ısrar etse,
yüz kişinin dediğini mi kabul edeceğiz?"
--spoiler-- ***
''Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin,kimseyi üstün görmeyeceksin,hiç kimseyi aldatmayacaksın,ülke için gerçek idealin ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin.Herkes sana karşı çıkacaktır; herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır; önüne sonsuz engeller çıkaracaklardır, fakat sen bunlara da dayanıklı olacaksın.Kendini büyük değil,küçük,bir hiç sayarak,kimseden yardım görmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın.Bütün bunlardan sonra da 'büyük' derlerse söyleyenlere gülüp geçeceksin.''*
Eğer ingilizler Anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa Britanya idaresinde bulunan tecrübeli Türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. Böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim
Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerini inkar edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint'ten, Mısır'dan döner dolaşır gene gelir, verimli neticeleri kalpleri doldurur.
"ismet, gel biraz dışarı çıkıp hava alalım." demiştir herhalde. o da insandı en nihayetinde. hayatı boyunca özlü söz söyleyerek yaşamamıştır diye düşünüyorum.
--spoiler--
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
--spoiler--
--spoiler--
beni unutmadığınızı söyleyip durmayı bırakın. Benim fikirlerimden doğru olanları takip edin ya da çağa göre fikirlerimi uyarlayıp, muasır medeniyetlerin seviyesine çıkın! böylece bırakın beni unutmayı, yaşatmış bile olursunuz.
--spoiler--
''Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır. demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir. diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım. diyecek.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.
işte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!
sanırım 80 sene öncesinden bugün ü görmüş yapmamız gerekeni söylemiş . büyüksün atam .