literatüre "kişi putlaştırma" diye girmiş konuya bu vesileyle bir kez daha eğilmemizi gerektiren, bu nedenlerle aşağıdaki sorularıma muhatap olan başlık:
Atatürk ü çağdaşları arasında, onların bir çoğuna göre bu kadar uzun -yaşatan- acaba onu koruyan kanun maddesi midir, yoksa kimi yanlışlarının yanında, yaptığı doğru işlerin büyüklüğü ve gücü müdür?
üstelik yanlışlarının tartışılmasının hala bir çeşit tabu olduğu ülkemde, yanlışlarının bir bölümü ona ait iken ve o, bir bölümünden dönüş yapmasını bilmişken, kalan yanlışların bir bölümü ise ancak bugün bakıldığında anlaşılabilirken;
onun yolunda gittiğini söyleyen ve onun düşüncelerini bir -izm- dogması, değişmezliği içine hapsetmeye kalkanların, onun sadece o sıra için geçerli olabilecek kimi düşünce ve uygulamalarına evrensel, bugün bile geçerlik iddiası taşıyan bir elbise biçmeye kalkmaları söz konusuyken; bu konuda sorulabilecek soru çok iken, doğru olarak, sorulmuyor-muş gibi yapılan ve kimsenin rahatsız olmaması gereken bilgi başlığı; ki beraberinde yüzlerce soruyu akla getiriyor:
atatürk acaba putlaştırılırsa daha mı uzun yaşar, daha mı kısa?
putlar mı çabuk kırılır, yıkılır, yoksa * yanlışı ve doğrusuyla aramızda insani anlamda görüşleri ve yaptıklarıyla yaşayanlar mı?
atatürk acaba gerekirse kimi yönlerden eleştirilerek mi daha çok sevilebilir yoksa resmi tarihin yıllarca hepimize ezberlettiği gibi yanlışsız, hep doğruları yapmış bir lider olarak kavranarak mı?
Yoksa, onun ideallerini günümüz ortamında nasıl ileriye taşıyacağımızın yeni ve doğru değerlendirmesini yaparak, çağdaş uygarlık seviyesinin ötesi için, bugün reel anlamda en ileriyi simgeleyen AB sürecinden kopmadan;
onun arada bir, eksik görüp adım atmak için şöyle ya da böyle çabalasa da sağlığında başaramadığı ama kurulması için önderlik ettiği ideal olarak, demokratik cumhuriyet için;
bilerek ya da bilmeden şekilcilik çerçevesi içine düşen sözlük yazarlarına, bu sözleri ve soruları da anımsatmamıza olanak veren başlığa şöyle teşekkür edelim:
o ne övünülecek kuşaklardır ki, papağancılığa düşmeden, mustafa kemal Atatürk ün, kendi çağında, gününde gösterdiği yaratıcılığı, günümüzde göstererek, ona gerçekten layık olmaya hak kazanmışlardır; onlar, "o yaşasaydı bugünkü duruma nasıl bir formül bulurdu?" diye düşünerek, kurtuluş savaşınıkazanmayı başarmaktan daha güç olmayan günümüz sorunlarına yaklaşırken, toplum içindeki çelişkileri yok saymadan, herkesi tek tip elbiseye sokmadan, soruna diyalektik yaklaşmayı başarıp bu toplumun kültürünün köklü bir bölümünü oluşturan din ile atatürkü karşı karşıya getirmeden, geleceğimizi gerçekten devralmaya hazır olduklarını göstermişlerdir. ne mutlu o kuşaklara ve onlardan olacak olanlara!
büstlerin koyuluş amacının okullarınkiyle aynı sanaraktan yapılan karşılaştırma. büstler milletlere büyük adamlar olarak mal olmuş, yön vermiş, hayat vermiş, yenilikler yapmış insanları herkese gösterebilmek için konulmuştur. ayrıca kötü niyeti olanların ve tezat yaratacak ama belki birazcık da vicdanı olanların giriştikleri her kötü işte ulan bu adam bana bunu verdi benim yaptığıma bak dedirtme şansları da vardır. zira bir çift gözün manevi varlığını hissedemeyip kamera sananlar bu şanstan mahrum kalanlardır.
"eğitilmeyip, yontulmamış bir birey olarak körü körüne ibadet hayatıma devam etmek istiyorum." diyen bireyin derdidir. keza okullarda, devlet dairelerinde atatürk büstü olması zorunludur. bu bireyin sinagogları, kiliseleri sorgulamaması düşündürücüdür. eğer cami sayısı düşükse, bunların sayısı daha düşüktür. ilkokulda çocuklarınızı 60 kişilik sınıflara tıkarken, boş camiler yapmanın hiçbir mantığı yoktur.
keşke büstünü her yere zırt pırt dikmek yerine, onu ve devrimlerini genç nesillere ve çocuklara şekilci atatürkçülük kisvesi altında değil de,gerçekten anlatabilsek dedirten durumdur. eminim ki o ulu insan da, mezarında daha rahat uyuyacaktır bunu başardığımız takdirde...
atatürk'ün fikirlerini sindiremediğini belirtmeye başlamış kişilerin artık nesnelerden de rahatsız olduğunu gösteren tespittir. ben "türkiye'de camiden çok imam hatip mezunu var" desem adım din düşmanına çıkar. bazı dallamalar bu lafları edince gayet normal ve objektif bir düşünce oluyor. hayat ne garip vapurlar filan.
camilerin gerçek müslümanlardan fazla olmasına benzeyen durumdur. bazı köylerde normal nüfusu sadece 20-25 arası 2 adet cami bulunmakta ve bu köyde okul yok. şimdi kim diyebilir ki atatürk büstü fazla okul az diye.
bunun, yobazların atatürk büstlerini yıkması ya da komünistlerin atatürk'ü kendi düşüncelerine alet etmesi ile alakası yoktur. sadece büst dikme ile de atatürk sevgisi olmaz. aksine bazı durumlarda atatürk'ten nefret edilmesine bile yol açabilir.
1980 darbesinden sonra cuntacılar, yiyecek ekmeğe muhtaç olan vatandaşların, "zorunlu değil mecburi olarak", imece usülü topladıkları paralarıyla her yere, adım başı atatürk büstü, heykeli diktirmişlerdir. bu konudaki şehir efsanesi, açlıktan kıvranan vatandaşın, parasını atatürk büstüne dökmesinden dolayı "başlarım atatürk'ünüze de, büstünüze de, açım lan, ekmek param yok!" diye yaygarayı basıp atatürk'ten nefret etmesini sağlamak yönündedir.
netekim, bu dönemden sonra bitmek bilmeyen cami inşaatları başlamış, daha sonra da bunu -vergi kaçırmak için birebir olan- okul inşaatları takip etmiştir.
işin ilginci, bu cami ve okul inşaatlarının çoğu hâlâ bitmemiştir. bitenlerin de sıvası falan dökülmektedir.
kimi neden bu kadar gerdiğini anlamadığım durum. ne zararı var atatürk büstünün size, her köşebaşında olsun ne kötülüğünü gördünüz??size giren çıkan birşey var mı acaba?....
ülkemde eğitime ayrılan fon diyanete ayrılan fondan az iken okul ve büst sayısının istatistiki verilerini çıkartmak için zahmete girilip yapılan tespittir.
entrylerin hepsi teker teker okunduktan sonra , nasıl ki atatürk büstlerinin varlığını eleştirmek için sayı olayını ele almak gereksizse ( elde o kadar argüman varken ) ; onun altında hemen namluyu ters çevirip "sizi gibi atatürk düşmanları siz cami sayısının okul sayısına oranını biliyo musunuz" mealindeki cümlecikler rahatlıkla görülebilecek olan başlık.
Vaktiyle aynı şekilde düşünen bir zat-ı muhteremin büstlerden birine balta ile saldırmasına neden olmuş baltanın geldiği yer ile büstün olduğu yerden farklı algılanan bir durumdur.
büstün maliyetini ve bir okulun maliyetini karşılaştırınca hayli normal olan durum. büst lan bu, ona yapılan masrafı koca binaya yapılan masrafla bir mi tutuyorsunuz? ha bir de bu büstler neden batıyor ki size?
edit: matematik yoksunu birileri bir tutuyor sanırım
yakında gazetelerin kuponla vermesi gerektiği şey.
zira akp belediyelerine ait yerdeki bi çok büst türlü bahaneler ile sökülüyor.
en son özel okullarda atatürk köşesi zorunluluğu kalkması gibi bi durum vardı.
yani dediğim gibi sanata tüküren, heykenden tahrik olanların arttığı ülkede normal şeyler bunlar.