ikisinin gerek dünya görüşü gerekse de yaşayışları ve inançları birbirinden oldukça farklıdır.
Söyledikleri sözlerden bile aralarında ne kadar fark olduğu, ne kadar farklı yaşadıkları bellidir.
Mka:
“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz."
Fsm:
"Allah yolunda savaşmaktır niyetim
islam dininin yalnızca yücelmesidir gayretim
Allah’ın ve evliya ordusunun yardımıyla
Küfür ehlini baştan başa kahreylemek niyetim
Peygamberlere ve velilere dayanmışlığım var benim
Allah’ın lütfundandır fetih ümidim ve kuvvetim
Benliğimi ve malımı dünyada feda etsem ne olur
Hamd olsun var Allah yolunda savaşmaya yüz bin rağbetim
Ey Mehmed! Ahmed-i Muhtar’ın mucizeleriyle
Umarım galip olur din düşmanlarına devletim"
Fsm, dervişler ve eyliyalara dayanarak fethi gerçekleştirdiğini söylüyor. Atatürk ise bunların tehlikeli olduğunu söylüyor.
Atatürk ülkeyi babasından almamış, düşmandan kurtarmıştır,
Atatürk iktidarda kardeş katli serbesttir diye bir kanun çıkarmamış aksine uygulamaya konulan Türk Ceza kanununda tasarlayarak cinayet işlemenin cezası idam olmuştur(bu fiil ile atatürkün daha islami bir kişiliğe sahip olduğu sonucunu da çıkarabiliriz),
hatta Atatürk kendi kendine kanun çıkarmayı bırak meclisi olan, halkın iradesinin oylamayla kanun çıkaracağı demokratik sistemi getirmiş, ülke kimsenin şahsi malı mülkü değildir demiştir.