enteresan bir şekilde hem açılmaması gerektiği savıyla açılmayan hem de ilk entry de içeriği hakkında bilgi verilen vasiyettir.ayrıca ilk defa bir vasiyette sözlü istek bulunması ve bu sözlü isteğin hangi çekmeceye nasıl konulduğu da ayrıca merak uyandırmaktadır.
"efendim bu vasiyet şuanda kimse tarafından deşifre edilmemiştir.....bıdı bıdı bıdı... atatürk bu vasiyetinde gençlere milliyetçi olmalarını öğütlemiştir.....bıdı bıdı bıdı.....sözlü olarak da sağır ismet'in cumhurbaşkanı olmamasını istemiştir."
bu cümleler de bu vasiyeti milliyetçi gözle okuyanındır.*
başa gelen hiçbir siyasetçinin ** yüzü olmadığı için açılmasına cüret edemeyeceği vasiyettir * . zira, her gelen ülkeyi biraz daha geriye götürmüştür. oysa, vasiyette tahminen 50 yıl sonrası için ilerlemiş, muassır medeniyetler seviyesine ulaşmış bir türkiye resmi çizilmektedir. ata, bu ülkeyi o yolda ilerlerken bırakmıştır çünkü.
yani uzun lafın kısası, o vasiyeti açıklamak yürek * ister biraz. eh o da bizim baştakilerde yok, hiçbir zaman da olmadı maalesef.
tahminelere yönelik nacizane bir açıklama; atatürk,ülkenin kendi zamanındaki gibi gelişeceğini ve ilerleyeceğeni tahmin ederek 50 yıl sonrasına bir vasiyet hazırlamış fekat 50 yıl sonra bu mektup açıldığında görülür ki bu ülke o kadar ilerleme kaydememiştir, çünkü o süre içerisinde başa gelen liderler ülkeyi kalkındırmaktan çok, sadece olanı korumak için çalışmışlardır ve bunuda başaramamışlardır. bunun üzerine bu mektubun ilerlemeye katkıda bulunması için hazırlanmış olduğu anlaşılır fekat türkiyenin o noktaya gelmesi değil 50 yıl bir 150 yıl daha ihtiyacı olduğu görülerek tekrar kapatılmıştır. tahmine yönelik bu varsayımda çıkacak sonuç; eğer ülkenin başına gelenler atatürk ün 1/3 kadar yetenekli olsaydı şuan bu mektup adına varsayım yapmazdık, çünkü o mektup gereken gelişmeyi göstermiş olan türk milletine açıklanırdı, lakin şu şartlar altında bir 100 yıl daha bekleyeceğiz...
Atatürk'ün ölümünden 50 yıl sonra açıklanmak üzere bıraktığı fakat hala açıklanmayan ve şu an Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi'nde saklı tutulduğu söylenen vasiyeti.
Kenan Evren'in, 1988'de Atatürk'ün vasiyetini açtığı, ancak "açıklanmasını
sakıncalı görüp" tekrar kitlediği söylenir. Atatürk, sözlü olarak Fevzi Çakmak'ın
Cumhurbaşkanı olmasını ve dış politikada da Türk-Sovyet dostluğunu vasiyet
ettiği rivayet edilir.