şimdiki nesille arasında ki tek farkı özetlemek gerekirse;
siz oynadığınız bilgisayar oyununda üç can hakkınızı yitirdiğinizde kaydettiğiniz yerden başlarsınız
biz üç hakkımızı yitirdiğimizde yeniden baştan başlardık şeklinde özetleyebiliriz sanırım.
zorluklar karşısında yılmadan oyunu bitirme yolunda emin adımlarla ilerleyen nesildir. zira bir "captain tsubasa" vardır ve oyun japonca olduğu için kaldığın yerde verilen şifreler yazılamadığı için bir seferde çok uzun olan oyun bitirilmek istendiğinden atarinin ısınan adaptörü 2 saat arayla buzdolabına konulurdu.
kendisinden sonraki nesile acıyan nesildir, üzülüyorum şimdiki çocuklara.
biz saatlerce atari oynardık ama sokaklarda da oynardık, kavga ederdik, mahalle maçı yapardık, ben uzaktan gol atardım, japon kale maç yapardık, saklambaçta en kuytulara saklanırdık, yanımızda mahallenin en güzel kızıyla..
trilyon kez de oynasak,5-6 arkadaş bir arada mario oynardık yine.. çünkü biz mario'yu değil arkadaşlarımızı severdik.
ahh az zengin etmedik atari kaseti satan herifleri.. ibnetora kaset veriyoz bi de para veriyoruz üste başka bi kaset almak için, ama olsun hakkını verdik biz tüm atarilerimizin, oyunlarımızın, kavgaalarımızın.
kaseti çalıştırmak için nasıl da kuvvetli üflerdik..
o zamanlar " save " ya da türkçe anlamı ile " kaydet " olmadığu için elektrikler kesilirse ya da biris adaptöre dokunursa onca bölümü onca leveli tekrardan geçmek durumunda kalırsınız.
kaset değiştirmek ya da satın almak için anneye yalvar yalvar yalvarırsınız. tank 90'a doyamazsınız. nba kasetini takıp zevkle oynarsınız ve vs vs vs
her cumartesi kabı en güzel görünen kasede tav olan nesildir. arkadaşlarıyla kaset takasını tamamladığı ilk anda delice eve koşup oyunlara bakmayı hayal eden nesildir. facebook, msn gibi iletişim yolları yerine balkondan seslenen nesildir. ayrıca kabulü zorunlu bir gerçeğin öznesi olan nesildir. o gerçek de şudur ki: çocukluğunu yaşamış son nesildir.