ali özgentürk'ün 1981'de çektiği ikinci film. anadolu'dan kopup büyük kente, istanbul'a gelen bir baba-oğlun trajedisini anlatan ve başrollerini genco erkal, harun yeşilyurt, ayberk çölok, yaman okay, macit koper ve güler ökten gibi usta oyuncuların paylaştığı film.
zannedildiği kadar sevimli bir hayvan değildir, hiç yoktan arıza çıkarabilir.. ya kafasını tehditkar şekilde savurur yada kuyruğu ile uzak durmanız gerektiği mesajı verebilir, sanırım binici sahibini kendileri seçmek istiyor ama binmesi zevklidir.
hep atlara düşkün biri olmuşumdur. ama benim bahsettiğim satranç tahtasındaki at, hayvan olan değil.
karışık ve kapalı kısımlara hamle yapabileceğin tek taş.
Bacakları kırılınca sahibi tarafından öldürülürler genellikle. Sebebi, kırık bir at kemiğinin kaynaşması uzun süre alır ve uykuyu bile ayakta geçiren atlar bu sabrı gösteremezler. Çünkü kendi vücut sistemleriyle alakalı durum yüzünden hep ayakta kalmak isterler. Nasıl mesela? Atlar ayakta daha az enerji harcarlar ve solunum yaparlar, doğum sırasında yerde yatabilirler belki bir tek… Kısacası, bacağı kırık bir at sürekli ayağa kalkmak ister ve kırık bacaklara tedavi uygulansa bile bu hareket atın iyileşme sürecini yavaşlatır, hatta iyileşmesine bile engel olup kendisine eziyet eder. Dolayısıyla sahibi de daha fazla acı çekmemesi için atı öldürür… (bkz: bilgini paylaş).
bu asil mi asil eşsiz güzelliği olan hayvan, ustunde oldugun zaman senin ne hissettigini, korkup korkmadigini, hizli gidip gitmemesi gerektiğini anlıyor...
ciddi.