istanbul'da geçmesi itibariyle ilgimi çekmiş, Osmanlı istanbul'unda gezmenin tadını sanal olarakta olsa tattırmış güzel oyun, keşke biz daha iyilerini yapabilsek...
(#13884464) oyunun brotherhood la grafiksel olarak hiçbir değişikliği yok. hatta ac2 bile aynı. çünkü ezio nun devam serisi olduğu için grafiksel değişiklik yapılmamış. ac3 te değiştirilir büyük ihtimal.
an itibariyle bitirdiğim mükemmel ötesi oyun. oyun sizi sarıp sarmalıyor. oyunu oynadıktan sonra arabaların üstünde koşmak ve yanımdan geçen insanlara suikast yapmak gibi düşünceler doğuyor * kesinlikle oynanması gereken bir oyun
haftalar öncesinden playstation 3'üme aldığım oyundur. sindire sindire oynadım ve oyunu birkaç saat önce bitirdim. tabi bu kadar uzun sürmesinin sebebi oyun bitmesin diye ara ara çıkıp multiplayer kısmında zaman geçirmem olabilir.
--spoiler--
sonuç olarak oyun bitti ama tabiri caizse tadı damağımda kaldı. serinin en iyi oyunudur bence. zira aklımıza takılan birçok soruya cevap aldık. altair'i yeniden görme şerefine erişdik, keşke daha çok görebilseydik. osmanlı sultanlarını gördük, konuşduk hatta tehdit ettik. ve en önemlisi those who came before hakkında daha fazla bilgi sahibi olduk. oyunun sonuda bu seri uzar gider cümlesini akla getirmiştir. olsun uzasın istediği kadar her türlü alır oynarız. yeterki bitmesin, zira böyle bir oyuna bir daha sahip olabileceğimizi düşünmüyorum. o değilde lucy öldümü harbiden, ulan tamam öldü biliyoz ama geri gelsin bi şekilde oyundaki en sevdiğim karakterdir kendileri...
oyunun en can alıcı sahneleri bence:
- yusufun ölümü (sevdim keratayı napım)
- altair'in abbası öldürdüğü sahne, ki adam korumalarının arkasına geçmiş altair abimize birtakım hareketler yapmaktaydı altair çekti vurdu hiç düşünmeden. (helal olsun valla)
- ezio'nun altair'in cesedini bulması ölümünü görmesi ve son olarak requiescat in pace altair demesi bitirdi beni (ulan adamlar ne oyun yapmış senaryo, kurgu, görsellik, müzik, oynanış, atmosefer, karakterler hepsi dört dörtlük)
assassins creed oyunlarının en zayıf halkası kanımca. hikaye yetersiz. air assasin özellğini bile koca oyunda 2 kere kullandım. bide kapadokyaya gemiyle gitmek çok yaratıcı * . türkçe diyalogları yabancılar çevirdiği için çoğu kelimeyi altyazıda görünce türkçe olduğunu anladım. "nerden buldun bunu" diyalogunu bir daha duyarsam kusucam. herşeye rağmen finali güzeldi.
--sıcak sıcak spoiler--
nereden başlasam... evet, öncelikle oyun brotherhood'a göre çok daha kısa ve kolay. yukarıda da belirtildiği gibi ezio gençliğinden daha çevik ve daha acımasız combolar yapıyor. oyunun başında yusuf tazim'in ezio ile taşak geçmesi biraz moralimizi bozabilir ama olsun 50 küsür yaşında adam sonuçta ezio. her masyaf key'i bulduğumuzda altair'in dönemine gidiyoruz. altair'i her görüşümüzde içimiz biraz daha sızlıyor. hele son sahnede altair'in cesedine yaklaşırken tüylerimiz ürperiyor.
bir sonraki oyunda ezio'nun da olmayacağını bilmek çok koyuyor ulan adama. şimdi kim düşmanı öldürdükten sonra italyan aksanı ile 'requiescat in pace' diyecek allahsızlar! ezio'nun doğumunu gördük, gençliğini oynadık, kardeşliğe liderlik ettirdik, yaşlandığını gördük, çok duygulandım anasını satayım.
sonu çok acayip babalar! birçok sır açığa çıkıyor. bir sonraki oyun ile alakalı ipuçları veriliyor sanki. insanlardan önce gelenlerin yok oluşunun anlatıldığı sırada bir kadın ve bebeği ön planda tutuluyor ve son olarak kadın bebeğinin üzerine kapandığı anda görüntüyü kesiyor ibneler. o bebekte birşey var kesin.
ak sakallı hacı dedenin anlattıklarından sonra, bizim kerhaneci desmond'da normal hayatına dönüyor. uyandığı anda 'neye ihtiyacımız olduğunu biliyorum' diyor ve oyun sona eriyor.
2-3 saat önce bitirdiğim oyundur. beklettiğine değmiştir. kısaca konu istanbul'a gitip altair'in masyaf'taki kütüphanesinin 5 anahtarını bulmak ve sultan 2. beyazıt'ın yavuz sultan selimle olan taht savaşı ve onun tahtta getirdiği boşluktan yararlanıp bizansı yeniden kurmak isteyen grupları ve onlara destek veren templarlara engel olmak.
bu konuda istanbulun suikastçilerinin lideri yusuf tazim ve 17 yaşındaki haliyle kanuni sultan süleyman yardımcı oluyor.
her bir anahtarı toplayınca açılan altair'in anılarını oynayarak masyafın nasıl düştüğü ve altair'in ilerde neler yaşadığı ve yaptığı hakkında fikir sahibi olmakta büyük yardımcı oluyor.
subject 16 ilk kez burada tam anlamıyla görülebilmekte ve lucy malesef ölüyor.
yeniliklere gelicek olursak artık oyunda kendi bombalarımızı yapabiliyoruz, ister öldürücü* ister duman,sis gibi taktiksel amaçla kullanılabilecek türden bombalar.* istersek ses bombası, koku bombası para saçan bomba gibi dikkat dağıtan* bombalar yapabiliriz. ihtiyacımız olan malzemeleri şehirdeki sandıklardan yada öldürdüğümüz askerlerin üzerinden temin edebiliriz. her bomba kabuğunun* her barutun* ve eklenen her malzemenin* farklı farklı etkileri mevcut.
ikinci yenilik ise yeni verilen silahımız olan hookblade. şehir içinde gezintinin daha hızlı olmasını, binalara daha hızlı tırmanmamızı ve farklı şekillerde assassinate yapmamıza* imkan veriyor açıkçası bu silahı sevdim.
yeni bir faction oyuna dahil olmuş "romanies" italyadaki fahişeler kaldırılıp yerine romanlar getirilmiş oyunu renklendiren bir öğe daha.
ve son olarak templar vs assassin savaşları. oyuna çok büyük renk katan unsur, her an bir templar çıkagelip bölgemizi ele geçirmek isteyebilir bu savaşlarda biz komutan olarak uygun yerlere okçu, tüfekçi, assassin ve assassin liderleri yerleştiriyor savaşın yapıldığı yere barikat kuruyor, havan topu atışı yapıyor ve gerektiğinde pistol ile templar öldürüyoruz.
ezio yaşına rağmen gençliğinden çok daha iyi hoplayıp zıplıyor ve daha iyi attack comboları yapıyor ve finaliyle bizleri yine merak içinde bırakmıştır
--final spoilerı--
altair'in kütüphanesinin aslında kütüphane olmadığını moğol istilasından korunmak için yapılmış bir sığınak olduğunu kütüphanedeki kitapları iskenderiyeye gönderdiğini oğluna şehri terk etmesini söylediğini ve apple of eden'i orada sakladığını öğreniyoruz. bunun yanı sıra insanlardan önce gelenlerin* nasıl yok olduğunu öğreniyor ve desmond'un karavanla seyir halindeyken "nereye bakacağımızı biliyorum" diyerek aniden karavanın kapısını açmasıyla oyun son bulur
--final spoilerı--
sözün özü oyun tek kelimeyle harika galata kulesine çıkıp istanbulu seyretmek pahabiçilemez keyif *
not: özeti ve incelemeyi eksileyen bile var neyin kafası bu ?
ikinci oyun ile tanıştığımız ve brotherhoodta kardeşliğe liderlik eden ezio auditore da firenzenin hikayesi assassins creed: revelations ile son buluyor. altaïr ibn-laahadın izinden masyafa kadar ilerleyen ezio, burada bir dizi olaydan sonra tapınakçıların istanbuldaki faaliyetlerini öğreniyor ve burada gizli olan artifactten haberdar oluyor. bunun üzerine istanbul yolunu tutan ezionun bu büyük macerasının büyük kısmı istanbulda geçse de kapadokya ve rodos adası gibi mekanları da ziyaret ediyor.
istanbul kısmı gayet güzel olmuş oyundur. özellikle türkçe konuşmalar çok zevkli.
edit: az oynamışken yazılmış bir entrye ekleme olarak:
- oyunun istanbul bölümünde gülmekten yarılabiliyorsunuz.
- konuşmaların türkçe olması garip hissettiriyor.
- arada sırada türkçe deyimler de geçiyor.
- geçmiş oyunlarda askerleri oyalamak için kiralanan fahişelerin yerine müzikle kendileri çalıp oynayan romanies* var.**
adam akıllı bilim-kurgusu var. bir yüzüklerin efendisinden etkilendim bir de bundan. oyun hakkında menüsü değişmiş ama görüntüler aynı. sanki haritalar da aynı gibi geldi. hatta bir ara romadayım sandım o kadar. bana türkçe konuşma miktarı az geldi. bir görevde hırsızlık yapınca farkettim konuşmaları. sonracığıma süleyman'da tam bir ergen tipi var. tarık'ı öldürdüğüm için pişmanlık duydum falan filan.
palmiye ağaçları, arap aksanı ve sarımsı şehir dokusuyla biraz can sıkmış oyun. halkın şimdiki istanbul ağzıyla duyulan konuşmaları da sırıtıyor. osmanlı'nın istanbul ağzının gerçek telaffuzu için hacivat ve karagöz neden öldürüldü? filmine göz gezdirselermiş keşke. bunun dışında, oynarken götü düşüyor insanın.
ezio reyizin yaşlandıkça de niro havası yakaladıgı oyundur. yaşlandıkça karizmasını arttırmaktadır. ayrıca assasin creed in altair ve soyu senaryosunu da bitirecek oyundur. istanbulu bir oyunda görmek gerçekten hoş oluyor galata kulesi, kapalı çarşı ayasoyfa gayet de güzel yapılmış. ayrıca oyunun başında gemici ile ezio muhabbet ederken ezio istanbulun işgalinden babam bahsederdi diyor türk denizcide fetih diye onu düzeltiyor, oda güzel bir ayrıntı olmuş.
büyük bir heyecanla galata kulesine çıkıp, tam günbatımını izleyecekken beni şaşırtan oyun. güneşi doğudan batırmışlar yahu. ulan madem o kadar yaptınız dikkat edin biraz dedirtti. ama oynanır mı, oynanır.