arkadaşım izine geldiğinde maruz kaldığım anı çeşidi. yalan olmadığını bilsem dinlerdim. aynı şeyi ilk defa anlatıyormuş gibi 40 kere anlatması da cabası.
polen alerjim var. bahar ayında başladı tabi. revirciye beni yaz yarın doktora gideyim dedim. o da boş yere gidip uğraşma ben de de alerji var kullandığım ilacı vereyim dedi. tamam dedim aldım ilacı, bir hafta düzenli kullandım ama ilaç hiç bir etki göstermedi. revirciye kızdım yazdırdım adımı o da aman dedi doktora söyleme sana ilaç verdiğimi, doktordan habersiz ilaç vermek yasak ceza vermesinler diye ağız eğdi. kıramadım tamam dedim. doktora gidince durumu anlattım ilacı da gösterdim. komutanım bu işe yaramadı başka bir ilaç yazın dedim. komutan ilacı aldı eline evirdi çevirdi bu ilacı sana kim verdi dedi. eczaneden aldım dedim. bu astım ilacı oğlum pahalı da ilaç eczacı bilmiyormuymuş işi diye kızdı. bizim mal revirci alerjik astımmış. kendi ilacından vermiş bana. bu da böyle bir anımdır.
Akşam içtimada tlf araması yapıldığında ilk aranan kişi olurdum.
Sebebi bende var ise tüm bölükte vardır yok ise öyle geçiştirirlerdi.
Ve ben her aramada numune olarak başı çekerdim her aramada muhakkak yakalanırdım ceza ve dayak maalesef askerlik hayatımda hiç eksik olmadı.
Bir gun yazicilar bize arama olacagi haberini verdi.ben de telefon var.tabi o zaman tum telefonlar akilsiz ve telefonlar yasak. Ben nobete telefonumu alir gece telefonla konusarak nobetimi bitirirdim.
Neyse, ben telefonu aldim. Bahcede kurumasi icin asili olan bir kamuflajin cebine koydum. Tabi arama yapan uzman cavuslar bulamadi. He he. Bu da bir animdir.
sene 2014. çekmişim takım elbiseyi girmişim kapıdan. ilk gün tabi. bir heyecan var anlatamam. içerisi çok kalabalık. görevli bir genç ordan dedi ki, çok sıra var, evrak kontrolü için sıramatikten sıra alın lütfen dedi. Tabii dedim. teşekkür ettim aldım sırayı. inanın o kalabalıkta 4 saat bekledim.
ardından benim sıram geldi, evrakları teslim ettim görevliye. 18.000 kredi ile mi nakit mi ödeme yapacaksınız dedi. Nakit dedim. Şrankk saydım paraları.
Akşam içtimada tlf araması yapıldığında ilk aranan kişi olurdum.
Sebebi bende var ise tüm bölükte vardır yok ise öyle geçiştirirlerdi.
Ve ben her aramada numune olarak başı çekerdim her aramada muhakkak yakalanırdım ceza ve dayak maalesef askerlik hayatımda hiç eksik olmadı.
Nöbetlerde ben çok korkardım. Durumu komutanlara anlatmazdım. Çünkü biz cephane olmadan sadece silahla nöbet tutuyorduk.
Bir gün kazmayı aldım. Cephaneliğe doğru yürüdüm. Koca kapının yanında durdum. iki kiliti vardı bir vurdum kırdım. iki vurdum kırdım.
iki kilitte aynı yerden kırıldı.
Kapayı açamadım. Çok ağırdı. Anlamıştım zaten benim gücümde kuvvetimde biri açamazdı kapıyı, sonra nöbetçilere yakalandım. Komutanın yanına götürdüler. Yirmi otuz kişiden dayak yedim.
Ajan mısın oğlum sen diye bağırıyorlardı.
Neyse ki dayanıklıydımda birşey olmadı.
Böyle profesyonel kırmak mümkün değil dediler.
Bense geceleri korkuyorum. Saldırıya uğrayacaz diye! istediğim cephane ile nöbet tutmaktı.
bir gün askerde komutan buz gibi ayazda indirdi bizi eğitim alanına. sonra kaybolursak yönümüzü nasıl bulabileceğimizi anlatmaya başladı. yön bulmada en ilkel yöntemleri anlatıyordu. sopa-güneş, güneş-saat, kutup yıldızları, karınca yuvaları, ağaç ve taşlardaki yosunlara bakarak, camilere bakarak yön bulmaktan bahsetmişti.
en sonunda anlattıkları bitince bize dönüp, başka bir yöntem aklına gelen var mı diye sordu. elimi kaldırıp, pusula var komutanım.... ve tabii bir de navigasyon var komutanım dedim. birden bütün bölük kahkaha atmaya başladı. komutan yavaş yavaş bana doğru gelmeye başladı. o anda, aha şimdi sıçtık... diye içimden geçirdim. adın ne senin asker? diye sordu bana. ismimi tekmil olarak sundum. sonra gerisini hatırlamıyorum.
şaka şaka... hiç beklemediğim bir tepki verdi komutan. aferin asker! diye bağırdı. ve cebinden android telefonunu cikarip, pusula uygulamasını açtı. (bkz: swh)
Şimdi f 16 dan f 16 ya atlarken şarjör değiştirmişliğim vardır desem inanmazsınız bu yüzden bu muabbete girmiyorum, evet ama bir zamanlar te ce askeriydik.
Bir gün tecil işlemleri için askerlik şubesine gitmiştim. işlemlerin son günü geçmişti. Yakın arkadaşlarımdan çoğunu son gün geçtiği için askere aldılar. Ben de teslim olmaya gider gibi gittim ama komutanın bana söyledikleri beni dumura uğrattı:
senin tecil işlemlerini yeşilliler yaptı evlat.
Bir sabah takım komutanı yatak düzeni kontrolü için koğuşa gelir. Herkes yatağının başında beklesin der. Ve sırası ile fırçalamaya başlar. 'sikerim yatacağınız yatağı lan amcıklar birde asker olucaksınız' derken benim yanıma gelir. Benim yatağımı göstererek 'alın size örnek yatak hepiniz böyle yapacaksınız' der. Tabi ben böbürlendim haha.
tuncelideyiz kar tipi göz gözü görmüyor komutan dedi atla ben dedim atlamam atla atlama derken alıştık ee haliyle tabii... Artık helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştiriyordum.
Acemilik bittikten sonra jandarma il komutanligina geldim. Yaninda 3310 nokiam var. Giriste 2 astsubay bavulumu aradi bi de tasak gectiler benle. Ama salaklar bavulumdaki telefonu gormediler. Spor ayakkabinin icine koymus ve corapla da kapatmistim. Sarj aletini de ayakkabinin digerine koymustum. O telefonla cok maceralarim oldu askerde. Biri caldi, sonra teditle geri aldim , nobette az kalsin yuzbasiya yakalaniyordum falan.
sıkıcı anılardır. ben gece onbaşısıydım 6 ay yattım. diğer 6 ay santralciydim yine yattım. şimdi ben böyle anlatınca dinleyen şahıs siktir ordan diyor içinden. ben ne yapim lan buydu askerlik benim için inanmazsan inanma.
anı gibi değil tam olarak.
bir astsubay vardı, idari işler astsubayı, bu herifi 500 metreden gören asker fare deliğine ilk önce kafasını, daha sonra vücudunu en son götünü sokmaya çalışırdı. it gibi korkardık heriften. eli el değil amk. sanki demir kaplama yaptırmış ibine, vurduğu yer kırılıyordu.
gel gelelim bu herifin bir karısı vardı, karı karakola geldiği zaman sanki tugay komutanı gelmiş, bu astsubay da sanki görevinin ilk yılındaymış gibi hazırola geçerdi namussuz.
çok zaman geçti hala o astsubayla görüşmem. pısırık herif.