Kısa bir anımı anlatayım. Komutana değil de komutanın bulunduğu ortamda selam vermişliğim var. Bizim kısa dönem devreler akşam yazıhanede yardırıyor, işleri var yoğun çalışıyorlar. Tatbikat Denetleme hazırlık zamanı. Mesai saati bitmiş, herkes kafasına göre takılıyor. Bölükte üst rütbeli yok. Neyse elemanlara bir bakayım, varsa yardımlık bir durum yardım edeyim dedim. Vurdum tekmeyi girdim içeri(yok lan şaka!). Kapı açık girdim içeri. "Selamun aleykum gençler" dedim. Ulan kimsede ses yok. Ulan duymadılar mı acaba niye selam almıyorsunuz diye bakıyorum yüzlerine. Amanın o da ne? Sırtı dönük oturan birisi var. Kolunda pırpırlar falan, astsubay otruyor içeride. "Höyytt" diye bir ses duyuldu. Dedim "heralde sürgün yeriz". "Oğlum böyle mi selam veriyoruz biz?" falan bir başladı bağırmaya ulan hiç sıra vermiyor ki durumu izah edelim. Aga sen ne zaman geldin, hangi ara geldin bölüğe de işe güce koyuldun bi anlayabilsem. Adam patlamak için beni bekliyordu sanki. Neyse durumu zor bela toparladık. komutanın orada olduğunu farketmediğimi arkadaşların yalnız olduğunu zannettiğimi izah ettim falan. Stresli ve gergin dakiklarla dolu bi ambiyanstı o an.
gözlerin gördüğü olay. ayaklarından üfekle vurulmuş ve hala saçma olan konyalı bir çocuk vardı. bot giyemiyordu ama çürük de vermemişler. bölük komutanına falan selamün aleyküm demişti. o kadar sert olan komutan da sevdi bu ibneyi. iki hafta sonra çürük aldı göt.