asker doğma türk kültürüne has bir durumdur.orta asya da kadınlar dahil ele silah tutan herkes savaşa hazır olmasıyla berabaer bu gelenek selçuklu ve osmanlıda da sürmüştür. örneğin osmangazi fetihe çıkacağı zaman meydanda toplanır ve askerler gönüllü olarak savaşa giderlerdi.aynı asker toplama sistemi fatih ve yavuz dönemind de devam etmiştir. ayrıca kimin kendi tarhihiden habersiz olduğu ortadadır.
asker olarak doğduk, bende buna inananlardanım. ama ordu evlerinde sarhoş subay karılarına rakı sevisi yapmak zorunda bırakılınca şüphelenmedim değil hani.
vatan görevi diye, subayların çocuklarının ayakkabılarını boyattılar bana ve yüzlerce garibim askere. * ) subay akrabalarına itiraz etmeye hakkı olmayan köleler gibi hizmet ettik. düğmelerimiz açılmış diye aşağılandık, hakaret yedik. ne sorarlarsa karşılarında dimdik durup söyledikleri her şeye eyvallah dedik.
işte burası benim kafamı hep kurcaladı.
eden bulur diyorum. Allah!a havale ediyorum hepsini.
Nöbet tutmak gerekirse seve seve tutarım... Mevzide beklemekse canla başla...
Sonuçta tarihi bir gelenekten ötürü bu slogan ortaya çıktı.. Kendisini öyle hissetmek istriyorsa hisseder. Ben askerlik yapmadım ama saygı duyuyorum, içimde bir sempatisi var ve ben bir sanat bölümü okuyorum. Önemli olan kendi işini yaptığın, zaman ülken elden gidiyorsa 'ben işçiyim, köylüyüm, öğretmenim, temizlik işçisiyim, öğrenciyim, sanatçıyım; benim ne işim olur askerde, savaşta dememek' bu kimliğinin üstüne, her zaman bir yere sakladığın bu kimliği giymektir. Çanakkale'de bir nesili kaybettik. Kaybettiğimiz bu nesil, doktordu, öğretmendi, sanatçıydı.. Onlar boş beleş düşünmediler. Dünyada ki askeri sistem yok olmadıkça, sen askerini tasfiye etsen ne olacak? en fazla: 'buyurun efendim, ben askerimi tasfiye ettim, ülkemde güle güle oturun' dersin. Korumak herkesin görevi...