kendimi bildim bileli kira ödemeden devletin babama özel yaptırdığı evlerde yaşadık. kira derdi nedir bilmedik, çünkü bedava otururduk.
evlerimiz en iyi malzemeden yapılmış evlerdi. eşyalarımızı her taşınmamızda yıprandığı için, gittiğimiz şehirlerde yenisi ile değiştirirdik.
günlerimiz ordu evinde askerlerle oynaşmakla ve yeyip içip sıçmakla geçerdi.
bir şehirde keşfedilecek yer kalmayınca babama söylerdim, başka şehire taşınırdık. nereye gitsem hemen arkadaş ortamı kurar alem yapardık. kimse bizi dışlamazdı. lojmandaki arkadaşlarımla aramızda hiyerarşi falan yoktu. benim babam binbaşıyken, babası albay olan arkadaşlarımla sorun yaşasam bile bunu aramızda çözerdik ve dostluğumuza devam ederdik kimse babasına yansıtmazdı. annem için de aynı durum geçerliydi.
babamın stratejik görevi nedeniyle kapımızda her zaman iki asker nöbet tutardı. böylece arkadaşlarımın anneleri, kızlarını bize göndermekte bir sakınca görmezdi.