kendini eve kapatıp kitap, televizyon, internet üçgeni arasında sıkıştığını fark ettiğin andır işte o zaman bir şeylerin eksik olduğunu daha fazla hissedersin o ne mi? (bkz: cevap başlıktadır)
aşk, aşık eksiği olan insanın özüne döndüğü an farkına vardığı gerçektir. her insan bir elmanın yarısı gibidir. illa ki bir yarene ihtiyaç duyar. buna karşı durmak, insanın kendi doğasına karşı durmasıdır. kısaca; seviniz, sevdiriniz, sevişiniz.
hazır sevişmeye karar vermişseniz, 3 çocuk da yapınız, tayyip amcanın sözünden dışarı çıkmayın.*
sınavdan çıkmışsındır yaklaşık bir aydır ders çalışmaktasındır. dört gözle sınavın geçmesini beklersiniz. sınav gelir geçer. mutlu bir şekilde öğrenci evinin yolunu tutarsınız. ama yalnızsınızdır o akşam ev arkadaşlarınız sınavın geçmesini fırsat bilip sevgilileriyle kızılaya fink atmaya giderler. mutluluğunuz uzun sürmez bir sigara yakarsınız 10 gündür yıkanmayan bulaşıkların bulunduğu mutfakta. dertli dertli çekersiniz. yalnızlığınızı sadece o sigara ve telefondan çalan bir ferdi baba şarkısıyla paylaşırsınız.
tam depresyon halidir..
n'olcak lan benim bu sap halim diye düşünülüp durulur..
sonunda oluo mu lan derken yine bi karşılıksz, çat kesn bitirdm lan ben bu işleri şeklinde bir rahatlama sonra yine aynı depresyon hali..
yarım yaşandığının farkına varıldığı andır. yani diyelim ki sağ kolunuz yok ama bu güne kadar bunun farkına varamamışsınız. bir bakıyorsunuz "ağanıskiim sağ kolum yok lan benim" diyorsunuz. sonra aşık olana kadar kolsuz kolsuz geziyorsunuz. hep bir eksiklik hissi, millet ortalıkta sağ pazusunu öküz gibi geliştirmiş sizin hâla bir kolunuz yok. sonra aşık olursanız, sağ kolunuz yerine gelir. ama kullanamazsınız. sevdiğinize vardığınız anda sağ kolunuz işler hâle gelir.
dünyayı,hayatı renksiz görmeye başladığınız andır o an.her söz kötü,her kişi iblis oluverir karşınızda.o çok sevdiğiniz yemeği yerken bile hep bir kusur aranır,karanlık yakın hayallerle dolu bir gelecek uzak gelir size.