çalışana verilen, kanunlarla belirlenen gelişmiş ve insana değer verilen ülkelerde güldüren, gelişmemiş, insanın değersiz olduğu ülkelerde ise süründüren en az maaştır.
bir ülkede asgari ücretin düşük olması o ülkede gelir adaletsizliğine, akabinde insanların hakettiği yaşam standartlarına ulaşamamalarına, teröre, anarşiye, şiddete, kısa yoldan köşe dönmeciliğe, ahlaki çöküntüye vs. yol açar.
gelişmiş ülkelerde bu sorunlar yaşanmaz. çünkü para sorunları çözer insanın daha kaliteli bir yaşam sürdürmeye yardımcı olur.
gelişmekte olan ülkelerde ise asgari ücret her zaman beklentilerin altında kalır. örnek: türkiye, pakistan, hindistan vs.
türkiye de memurlar az da olsa bekledikleri, hakettikleri standartlara ulaşmıştır. emeklilerde intibak zammı ile beklentilerine az da olsa kavuşacaklardır.
ülkemizde 5 milyon asgari ücretli var. bu sayını en az yarısı maaşını elden alan daha fazla maaş alan çalışanlardır.
maalesef hükümet asgari ücreti insan onuruna yakışır bir şekilde artıracağına bu fazla maaş alanlardan kaçırılan verginin peşine düşmeyi marifet sanıyor.
mamafih emekli maaşlarına yapılacak olan intibak zammı emeklileri biraz daha rahatlatır, memur maaşlarında nisbeten iyileştirmeler yapılması ülkemiz insanı adına sevindirici bir gelişme olsada, özel sektörde 1000 tl maaş alan eğitimli insanların olduğu ülkemizde asgari ücretin acilen en az 1200-1300 tl ye çıkarılması gerekmektedir.
yüzde 9.1 olan işsizliğe değinmek başlığa uygun olmaz.
özetle bu ülkede işçinin sahibi yok. işçi hakkını kendi aramalı ve söke söke almalıdır.
o anlı şanlı sendikalar ise hükümetin etkisi altına girdiler ve çoktan işlevlerini kaybettiler.
ve en son açıklanan kamuoyu yoklamalarında iş başındaki akp hükümeti nin oy oranı yüzde elli.
Küçükken askeri ücret sandığım maaş. Zam gelince babamın yanına gider büyük bir heyecanla bunu söylerdim. Babam başta sevinir fakat haberlere bakınca bu sevinç kısa sürerdi.
ekonomik ve sosyal koşullara göre insanca(!) yaşamak için devletin belirlemiş olduğu minimum ücrettir.
günümüzde sosyal ve ekonomik koşullara göre belirlenen miktarın zamlı halinin 774 tl olduğu ücrettir. kira, beslenme, en az 3 çocuğun ihtiyaçları, faturalar vs derken elde para kalmamasının ve borca girme sebebidir.
zira bu ücreti bile alamayanların sayısı oldukça fazladır ve bu ülkemizde acı bir gerçeği gözler önüne sermektedir.
açlık sınırında yaşamanın devletçe tabiridir asgari ücret. köleliktir, sömürüdür. en ucuz ev kirasının 300 tl olduğu güzel ülkemizde 774 tl kime yetecek. üniversite bitirsek fayda etmez, hakkımızla para kazanmak istesek kâr etmez. dolandırmadan sömürmeden insanca yaşanamaz oldu.
varsın olmasın böyle yaşamak.
YAŞAMAYA DAiR
Yaşamak şakaya gelmez
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde
hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...
bazı yargı kollarının ceza keserken baz aldığı bir tutardır. örneğin sigortasız işçi çalıştınırmanın cezası, sigortasız çalıştırılan işçi başına asgari ücret X 38 olarak belirlenmektedir.
herkes az diye kızıyor ama miktarı fazla olursa da işsizlik artar. şöyle ki;
bu kadar az bir rakamla işçi çalıştıran iş yerleri o yüzden bol bol işçi alıp çalıştırmaktadır. fakat asgari ücretin yüksek bir rakam olduğunu düşünürseniz bu seferde o rakamı ödeyemeyecek olan iş yerleri mecburen işçi çıkartıp çıkan işçilerin görevini de kalan işçilere yaptıracaktır. ülke zenginleşiyor ama kim zenginleşiyor anlamak zor. sadece ve sadece orta düzeyin üstündeki şirketlerin sahipleri zenginleşiyor. başka kimsenin zenginleştiği yok.
asgari ücretle üniversitede çocuk okutanlara yazık ya, günah ya! herşeyden feragat etse de bir öğrenci aylık 450 500 liradan aşağı harcama yapması imkansız gibi birşey. milletvekilleri düğünlerde takacakları altınları düşünüp zam isterken, öbür tarafta insanlar akşama sofraya koyacak bir kap yemek peşinde... vereceksin ellerine 774 lirayı sen okut, sen yedir, sen giydir, sen yaşa bu parayla diyeceksin kendini bilmez tbmm vekillerine! *