kemalistlerin almanlarla iş birliği yaparak çıkmasını önlediği altın rezervleridir. eğer bu altın rezervi çıkarsa ülke kalkınır ve tayyip erdoğan daha çok oy alır düşüncesindeler.
allah türk'ü kemalist zihniyetten korusun.
dünyanın en büyük altın rezervini tutan new york federal bankası kasasında 100 milyar dolarlık altın var. 50 milyar dolarlık altın rezervini eğer devlet cengiz inşaatın eline bırakıyorsa zaten ihanet ediyordur milletine.
yanlışsa hiç komik değil doğruysa çok komik.
cerrattepe de altın olduğu 1998 den bu yana biliniyor ilk dava tam hatırlamıyorum 98-2000 de açılmıştı, madeni çıkartmak için. ve yıllarla cebelleşti zamanın hakimleri savcıları osu busu bu mütahit kafalı florasanlarla, dokundurtmamak için halkın sağlığı bozulmasın diye. 98 deki hükümet ve daha sonra gelen akp hükümeti bilmiyor muydu sanki orda rezerv olduğunu, evet haklısın biliyorlardı, e madem biliyorlardıda, e madem 50 milyar dolarlık altın türkiyeyi şaha kaldıracaktıda mal mıydı bu adamlar düzgünce izah edip tv programlarına cıkıp başbakanlar cumhurbaşkanları, düzgünce kıvırmadan anlatıp durumu halkın gönlünü alıp öyle iş yapmadılar. komik olmayın allah aşkına türkiyeyi şaha kaldıracak falan altın yok, anca türkiyeyi adım adım sürüklenen krizden bi nebze kurtarabilirse ne mutlu size.
alıştık artık bu haberlere, önemsemiyoruz bile. götü sıkışan iktidar yok bilmem kaç milyar dolarlık doğalgaz bulundu, yok falanca yerde bilmem ne madeni diye çıkar birkaç gün kamuoyunu oyalar kısa vadede götünün kurtarır işte.
dünya da sanmıyorum ki hiç bir ülkenin topraklarında 50 milyar dolarlık altın rezervi olsun? ha diyelim ki bizde var. onu da (bkz: cengiz holding)'in eline teslim eden zihniyetin bi tarafına koyayım zaten.
eğer gerçekse bile, onurunu, şerefini satarak 50,000 ağacın kesilmesiyle çıkarılması tam bir orospu çocukluğudur. Bunu desteklemek, bundan daha da büyük bir orospu çocukluğudur.
mehmet cengizin başında olduğu havuz medyasının son palavrasıdır. tüm amacı artvinin doğasını sikmek te olsa burdan maden çıkarıp milyon dolarlarına milyonlar eklemektir.
asgari ücretli akpliler de bedava savunmacılık yapmaktadırlar.
velev ki haber doğru olsa bile çıkarılacak altının devletin kasasına gireceğini, dolayısı ile halkın faydasına olacağına inanan akboyları gösteren açıklamadır.
bahsi geçen cengiz holding in kaç milyon tl vergi borcu hangi dalavere ile nasıl sıfırlandı önce onu bir araştır beybisi.
herkesi kendi tayfanız gibi mal sanıyorsunuz ya komik oluyor.
her daim ona buna itlik, köpeklik yapan, hırsız sever vatan hainlerinin ortaya savunma argümanıdır.
burada daha dün vergi borçları silinen, milletin a.koyacağız diyen, üstüne doğanın da a.koyacaz diyenleri görmezden gelen bu kansızlar, anca böyle altın var yaee diye goy goy yaparlar.
ulan senin ülkeden tarım bitirildi, turizm bitirildi, hayvanlık bitirildi, sanayi desen allah'a emanet. o zaman çıkıp ekonomi, gelişme ve paradan bahsetme ama senin a.koyacak olan iktidar yalakasının madenini savun.
allah sizleri ıslah etsin lan. zira haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır diyen bir peygamber nesliyiz. sizler oradaki dilsiz şeytanlarsınız. zor hem de çok zor ama allah sizleri bi kez daha ıslah etsin.
edit: pardon altın da varmış. amk cengizi altın bakır çinko ne ihale varsa toplamış. meseleye yorumum; 50 milyar bu ülkeyi çok bir yere götürecek para değil. iktidar cebe atacaksa iktidarı götürebilir ama. olay da başlı başına kapitalist ahlakın tezahüründen ibarettir. devletimizin yıllardır sürdürdüğü zenginin arkasında durmak, zengini daha zengin ederek kısa vadeli çözümlerle ülkenin şöyle böyle de olsa ayakta kalmasını sağlamaktır.
almanya tarafından el konulmak istenen rezerv'dir. bu altına el koymak için eğittiği ajanları bölgeye göndermiş ve bunlar da halkı provoke etmeye çalışmıştır. yersen.
Türkiye, Cerattepe'deki bir bakır madeni işletmesinin çevre katliamı yaratacağı iddiası üzerinden Gezi parkı sürecinde olduğu gibi yeni bir hükümet karşıtı gösterilerle karşı karşıya bırakıldı.
"Bu çevreciler kim, neye karşı çıkıyor" diye bakıldığında ise ortaya adeta '2. Bergama vakası' çıkıyor. Türkiye'yi dışa bağımlılıktan kurtaracak mega projeler olan Sinop Nükleer Santrali, Karadeniz Hidroelektrik Santralleri ve Artvin Maden Yatakları gibi projelere karşı çıkan çevrecilerin Alman Vakıfları tarafından eğitimden geçirildiği ortaya çıktı. Görünüşte her şey yasal, hatta Türkiye bile bu faaliyetlere katkı veriyor ama sözde Türkiye'nin AB çevre müktesebatı kapsamındaki eğitimler ne hikmetse hep Türkiye'yi maden ve enerjide Almanya ve Rusya'ya bağımlı bırakan projeleri hedef almış.
ÜRETME iTHAL ET!
Alman Vakıfları, Bergama'da olduğu gibi Türkiye'de her türlü madenin çıkarılmasına karşı çıkarken, Türkiye de her yıl bu ülkeden milyarlarca dolar değerinde maden almak zorunda kalıyor. Araştırmalarına göre Artvin bölgesinde milyarlarca dolarlık maden rezervi var ama Almanya güdümlü çevrecilerin yaptığı eylemler ve açtığı davalar nedeniyle bunlar ekonomiye kazandırılamıyor. Herkesin hem fikir olduğu konu; Artvin'in doğasının korunması, çevreye en az zarar, ileri teknolojiyle bu madenlerin çıkarılması ve Artvinlilerin mağdur olmaması. Ama Artvin'deki bu kaynağın da tüm Türkiye ekonomisine kazandırılması. Ama maden arayacak firmanın tüm yalanlamalarına rağmen siyanür kullanılarak su kaynaklarının kirletileceği, inşaatlarla ağaç ve çevre katliamı yapılacağı iddiası üzerinden Cerattepe'deki milyarlarca dolar değerindeki madenin çıkarılması engellenmek isteniyor. Artvinliler, haklı olarak yaşadıkları çevrenin korunması için duyarlılık gösteriyor ama onları yanlış yönlendiren STK temsilcileri, Artvin ve Türkiye üzerine oynanan oyunların kurbanı oluyor.
ÖZEL EĞiTiM
işin trajikomik tarafı, Türkiye'nin bu mega projelerine karşı eylem yapan aktivistlerin fonlandığı kaynağın yüzde 10'u da Türkiye'den karşılanıyor. Böylece yasal kılıf da oluşturuluyor.
Almanya'daki Kultur und Art Initiative e.V Vakfı'nın konuğu olarak her yıl 15 gün süreyle eğitimden geçirilen isimlerin hep eylemciler ve muhalif bölge gazetecilerinin olması dikkat çekiyor. Aldıkları eğitim daha da dikkat çekici: Yenilenebilir enerji kaynakları ve Artvin, Bartın, Ordu, Rize, Samsun, Trabzon, Zonguldak! Yani Türkiye'nin her yıl 100 milyar doları aşan enerji, maden, ve metal ithalatına deva olacak olan Sinop Nükleer Santral projesi, yüzlerce Karadeniz Hidro Elektrik Santral projeleri ve Artvin maden işletmelerinin kurulmaya çalışıldığı kentler hedef. Vakfın 'Nasıl çevreci aktivist olunacağını' öğrettiği katılımcılar arasında Artvin'deki maden işletmesine karşı çıkan Neşe Karahan'dan Sinop'daki Nükleer Santral Projesine karşı mücadele veren Zeki Karataş'a kadar sayısız 'aktivist' var.
MEGA PROJELERE KARŞI ÇIKMA TEKNiKLERi!
Alman Vakfı'nın eğitim programına katılan aktivistlerden biri mega projelere nasıl karşı çıkacaklarına yönelik teknikleri yazdığı makalede şu cümlelerle itiraf etti. 'Yeşil Gazete'de Ekim 2015'te 'Çevre için Medya ve iletişim Çalıştayı'nın Almanya değerlendirmeleri' başlıklı makalesinde Pınar Demircan, Almanya'nın Türkiye'nin mega projelerine karşı Türkiye'den nasıl aktivist devşirdiğini adeta itiraf ediyor: "Ekim arasındaki Çevre için Medya ve iletişim Çalıştayı, Almanya ayağının da tamamlanmasıyla son buldu. Çalıştayın ilk aşamasını Karadeniz'de termik santrallere,
Yeşil Yol Projesine, Karadeniz Sahil Yolu projesine, HES'lere, Sinop'ta kurulması planlanan nükleer santrale ve yaşam hakkını yok eden, hukuksuzluklara karşı yürütülen mücadelenin mevcut durum analizini yapmak ve mücadelenin aktörleriyle mücadeleyi basına yansıtanları bir araya getirmek oluşturmuştu. Çalıştayın ikinci aşamasını ise bugün dünyanın en endüstrileşmiş ülkeleri arasında yer alan Almanya'nın geçmişten bugüne geçirdiği enerji dönüşümünü ve gelecek enerji kaynaklarının neler olacağını uzmanlarından öğrendiğimiz inceleme gezisi oluşturdu."