*~
kesin diriltirler bunu da. dc evrenini bilmiyorum ama bu lian yu çok acayip bir yer. john constantine bizim green'e büyü yaptıydı falan. şu sıralar kahramanlarımızı kontrol eden damien ile alakalı bir mevzu. kesin ortaya çıkar.
o değil bu damien tvde gördüğü adamın boynunu kırmıştı. bizimkilere işlemiyo herhalde.
iyice boka sora dizi. adam vurmamak için yapılan bu uğraş adamı delirtir. vurun gitsin yeni oyuncular gelir. 4 sezonda ana kadrodan 2 kişi öldü bu da nasıl saçmalık olduğunu gösteriyor.
hayrına biri felicitynin vurulduğu bölümden sonraki kısımların spoilerini versin dediğim dizi. öyle dizi yarım bırakmak gibi bir adetim yoktur ama insanın hiç izleyesi gelmiyor.
ilk iki sezonunu zevkle izlediğim, sonraki iki sezonu ise ' o kadar izledim boşa gitmesin.' diyerek sürdürdüğüm, ama artık katlanamayıp bıraktığım dizi.
5. sezonun finalini yapmış dizidir. bu sezonun , birinci sezon ile hemen hemen aynı efsanelikte olduğu konusunda herkes hemfikirdir sanırım. sezon finaline gelecek olursak ;
sezon finali olmanın hakkını veren güzel bir bölümdü. arrowda görmeyi özlediğimiz karakterleri yeniden görmüş olmamız güzeldi.
-slade wilson; işte aranan kan bulundu hesabıydı. "like old days kid " tabirini tam anlamıyla yaşattı bizlere. zaten fazla söze gerek yok adam deathstroke.
- nyssa al ghul : oliver'ın çağrısına kulak verip gelmesi şaşırtmıştı çünkü sadece laurel için gelirdi. o da kız kardeşi talia'yı yenerek büyük katkı sağladı.
- malcolm merlyn : dizimizin takımca sevilmeyen karakteriydi ki haklılar bu hususta. malcolm'un tek gelme sebebi kızı thea'yı kurtarmaktı ve başardı da. zamanında yaptığı onca şerefsizliğe rağmen kendini ekibin kaçması için feda ederek mayına bastı ve öldü.(mayın patladı ama cesedi gösterilmedi , belki de ölmedi bilemeyiz) Thea belki de ona karşı olan ilk sevgisini o zaman hissetti . saygı duyulması gerek.
-bumerang adam : bölümün bence en leş , işe yaramaz gereksiziydi. ilk önce yardım edecem ayaklarına yatıp , sonradan ihanet etmesi ve pek bir şey yapamayıp ölmesi de cabasıydı. satırlarımda değeri bile yok.
oliver'a yardıma gelen kişiler bunlardı ve 3'ü de çok güçlüydü zaten. o yüzden dövüş sahnelerinde , hele hele ekibi kurtardıktan sonra arrow tarafının galip geleceği çok açıktı. yalnız arrow chase ile dövüşürken chase'i kostümlü ve ok , ninja star atarken görememek üzücüydü.
-adrian chase'in zekasına bir kez daha hayranlık duyduk. her şey önceden planlanmıştı. oliver'ı takımı ile oğlu arasında seçim yapmaya zorladı. oliver oğlunu kurtarınca "ben kaybedersem takımın ölür" hesabı kendini öldürdü ve tüm ada c4 ile havaya uçtu. bakalım ekip kurtulabilmiş mi patlamadan.
- sanırım deathstroke'dan sonra arrowu psikolojik ve fiziksel açıdan tüketen ikinci isim adrian chase olmuştur. her seferinde arrow'dan dayak yese de zekası ile hep bir adım öndeydi ve kazanmasına az kalmıştı. arrowun gördüğü güçlü villainlerden
- gel gelelim flashbacklere : anılarımız tekrar canlandı , gözlerimiz yaşardı. ilk gösterilen flashbacklerde , kovar oliver'ı yakalatmayı beceremeyince kendi kapışıyor ve mutlu son olarak geberiyor. 2. defa dirilirse insanlığından şüphelenmeye başlarım. beni asıl etkilemiş olan flashback ; 1. sezonun bölümlerinin başlangıcında her zaman gördüğümüz ve merak uyandıran, 5. senenin sonunda adadan kurtulmakta olan bir oliver imajının verildiği sahnelerdi. aslında kurtuluş olayının o olmadığını , o sakalın ve saçın sahte olduğunu , oliver'ın adada 5 sene falan değil sadece 1 sene kaldığını, diziye başladıktan 5 sene sonra anlıyoruz. bu son flashback ile birlikte oliver annesini arıyor ve eve döndüğünü söylüyor. yani dizimiz flashback anlamında 1. sezon 1. bölüme sarmış oluyor. gerçekten efsane bir bölüm olmuş. 6. sezonun da bu güzellikte devam etmesi dileğiyle.
hey yavrum hey dizisi.
6.sezon çıksa da izlesek.
3 haftada 5 sezon bitirip delirdiğim dizinin muhteşem başrolü sevgili olivercığım, evli ve çocuklu olman beni üzüyor.