Herkesin çok eğlenceli olduğunu sandığı lakin deli gibi sıkıcı bölüm.Hele ki söz konusu iü ise prof ve doçentlerin canlarından bezmişçsine ders anlattığı,sınavlarda 6 yaş zekasına denk- resimde gördüğünüz zamazingoyu açıklayın tarzı sorular sorduğu,sizin de heykelin kılıcı olduğunu falan yazdığınız bir garip bilim dalı,diğer üniversiteleri muaf tutmakla birlikte şahsi fikrim iü içindir. insanların sordukları ''Siz şimdi küçük fırçalarla kazıyosunuz di mi'' sorusu arkeoloji okuyup kazıya gidenler için sadece bir temennidir; zira işçilere verdikleri kazma küreği size de verip bir dolu angarya işi yaptırırlar.işin özeti girerken heyecanla girip 5. yılımda(?!) tiksindiğim bölüm.
arkeoloji, arkhaio: eski logos: bilim kelimelerinin birleşiminden oluşur, kazı bilimidir. türkiye şartlarında okunmaya pek müsait olmasa da bir zamanlar hayalini kurmuş olduğum alandır.
türkiye de hakettiği değeri bir türlü bulamamış,
öss yök işbirliği ile sözel bölüm katledildiği için bu alana tercih talebinin giderek azaldığı,
mezunlarının iş bulamadığı,
türkiye için aslında biçilmiş kaftan olan,
lise yıllarında benim bile çok sevmeme rağmen gelecek endişesiyle tercih etmediğim,
bulduğu kalıntılar ne kadar eskiyse aslında o kadar değerli olan,
tarih biliminin baş yardımcısı, çok sorunun cevabı içinde yatan bilim dalıdır.
severek ve isteyerek okuduğum bölümümdür. *
işsiz olacağımızı biliyoruz.
çoğu öğrencinin okul olsunda ne olursa olsun mantığıyla geldiğini ve ardından ilk yıl havlu attığını da biiyoruz.
eğer ki bizim okulda okuyorsanız ve laylaylom için geliyorsanız gelmeyin.
70 geçme notu ve yıl sadece bir elin parmakları kadar mezun veren bir bölüm.
bu bölüme aşık olmalısınız. bu bölümde sabırlı olmalısınız.
Bu bölüm tarihin babasıdır, geçmişini en ince hatlarına kadar öğrenirsin, iş bulma konusuna gelincede bu bölümün ayıbı değildir, memleket sorunudur, çalışan, azimli olan her arkeoloji bölümü öğrencisi sonunda bu işi yapmaktadır, 4 yıllık fakülte bitireyim diye gelenler ise bölümde iş yok diye çamur atmaktadır.
birkaç yıl içersinde zorunlu hazırlık + 2 yıl bölüm eğitimi şeklinde olmak üzere 3 yıla düşürelecek olduğunu duyduğum aynı zamanda toz toprak içerisinde yaz tatillerimi heba edip tutkuyla okuduğum bölümdür...
Bir çok kişinin okumak istediği, çoğunluğun hobisi olan bölümdür. Severek okuyorum. Ve kesinlikle Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde okunması gereken bölümdür.
Konusu, geçmiş kültürler hakkında, geride bıraktıkları maddî kalıntıları sistemli bir biçimde araştırarak ve yorumlayarak bilgi edinmek olan bilgi alanı. Arkeoloji, diğer bazı alanlarla, özellikle de Eski Çağ tarihi, sanat tarihi, dilbilim, insanbilim, nümismatik ve eski yazıtlar bilimiyle (epigrafi) sıkı ilişkileri olan bir daldır. Radyoaktif yaş belirleme yöntemleri de kullanan arkeolojinin ilgi alanı, Pompei gibi eski kentlerden, balta sapları, çömlek ve kumaş parçaları ve kemikler gibi görece daha basit konulara dek uzanır. Arkeolojinin karşılaştığı en büyük güçlüklerden biri de, bulunan kalıntıların ve onları bırakmış insanların yaşamlarının yeniden tasarımlanmasıdır. Bunun doğru bir biçimde yapılabilmesi için, söz konusu uygarlıkların ekonomilerinin hangi temel etkinlik üzerine kurulduğu, teknolojilerinin hangi aşamada olduğu, tapınma biçimleri, konuştukları dil, hangi topluluklarla ilişki içinde bulundukları ve gerilemelerinin nedenleri gibi soruların cevaplanması gerekir. Genç bir bilgi alanı sayılan arkeoloji, akademik bir disiplin olarak 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıktı. 18. yüzyıla kadar, eski kültürlerin sanat yapıtları büyük ölçüde göz ardı ediliyor ve değerlendirilmiyordu. Rönesansla birlikte gelişen Roma ve Yunan hayranlığı, alışılmamış ve güzel olan ögelerde yoğunlaştı. italya ve Akdeniz kıyılarında eski yapıtlar toplayan gezginler, geçmişin anlaşılmasında çok önemli olabilecek birçok kalıntıyı, bu gerekçeyle değersiz saydılar ve yıkıp bozdular. 1764 yılında, Alman sanat tarihçisi J. Joachim Winckelmann, Eski Sanatın Tarihi adlı yapıtını yayımladı. Winckelmannın Yunan kültürü karşısındaki coşkusu ve Yunan sanatı hakkında Roma kaynaklarına dayanarak yaptığı açıklamalar, 18. yüzyılda klasik antikite üzerine yoğunlaşmış ilgi açısından oldukça önemliydi. Bu ilgi, Herculaneumda (1738-1765) ve Pompeide (1784) yapılan kazılarla zaten canlanmıştı. Aynı zamanda Romada da araştırmalar sürdürülüyordu. 18. yüzyıl, arkeoloji açısından çok önemli bir keşifle sonuçlandı: Mısırdaki St. Julien kalesini onarmakta olan I. Napoleonun askerleri, Rozet Taşını buldular. Üzerinde iki dilde, üç değişik el yazısıyla kazınmış yazıtlar bulunan taş, Mısır hiyeroglifinin yorumlanmasının yolunu açtı. 1803-1812 yılları arasında Lord Elgin, Parthenonun frizlerindeki mermer heykelleri buldu. Rozet Taşı ve Elgin mermerleri, şimdi Londradaki British Museumdadır. 19. yüzyıl sonunda, Alman arkeoloğu Heinrich Schliemann, eski Troyanın kalıntılarını keşfetti, Mikendeki kalenin çevresinde bulunan sarayı ve aynı yerdeki işlemelerle süslü mezar taşlarını ortaya çıkardı. Schliemann, Miken uygarlığına ait bu kalıntıları, Homerosun destanlarındaki yerler ve olaylarla özdeşleştirerek temel bir hata yaptıysa da çalışmaları, bu uygarlık hakkında bir dizi önemli keşfin yolunu açtı. ingiliz arkeoloğu Sir Arthur Evans 1899′da Knossosda kral Minosun sarayının kalıntılarını buldu. Evans aynı zamanda, Yunancanın eski biçimlerini kapsayan birçok resimli elyazmasını da ortaya çıkardı. Bilinen en eski uygarlıklar olan Sümer ve Akad uygarlıklarına ait çalışmalar, Sir Leonard Woolley ve diğer arkeologların çabalarıyla hız kazandı. Eski Mısır sanatının birçok zengin örneğinin bulunduğu Tutankamonun mezarı 1922′de Howard Carter tarafından keşfedildi. Bütün bu arkeolojik çalışmalara ek olarak Amerika kıtasında Maya, inka, Aztek uygarlıkları üzerine çalışmalar yapıldı. Anadoluda ilk kazı, H. Schliemann tarafından başlatıldı. Bilimsel yöntemlerden oldukça uzak olan bu çalışma, I.V. Dörpfeld tarafından daha sistematik bir biçimde sürdürüldü. Bergama, Milet, Didima, Efes ve Sardeste Almanlar ve Amerikalılarca önemli sonuçlar veren kazılar yapıldı. Anadoluda kazılar yapan arkeolog E. Chantre, Hitit uygarlığı üzerinde çalışmalarda bulundu. istanbul müzeleri adına çalışan arkeologlar Makrildi ve Winkckler, Boğazköydeki Hitit arşivini buldular. I. Dünya Savaşından sonra daha sistematik bir hâle gelen kazılar, Kültepe, Alişar ve Boğazköydeki çalışmalarla sürdürüldü. Özellikle Osman Hamdi Bey, kazıların düzenli yürütülmesi için çaba gösterdi. Cumhuriyet döneminde ise, H. Z. Koşay ve R. O. Arık, Ahlatlıbel, Göllüdağ ve Karalarda kazı çalışmalarına başladılar. Son yıllarda, Pennsylvania Üniversitesi adına Prof. G. Bassın yönetiminde Bodrumda yapılan deniz altı arkeoloji araştırmaları sonucunda birçok batık çıkartıldı.
Mitoloji II
Heykel Sanatına Giriş II
Seramik Sanatına Giriş II
Arkeolojiye Giriş II
Prehistorik Dön.Anad. Uygarl. II
Ön Asya Mitolojisi II
Arkeoloji Terminolojisi II
Latince : Latin dilinin genel özelliklerini içeren dilbilgisi kuralları, yazımı, söyleyiş ve vurgu özellikleri, Latince yazılmış Antik eserlerde geçen kavramların temel düzeyde okunuşu ve çevrimi.
Antropolojiye Giriş II
Atatürk ilk. ve ink. Tarihi II
Türk Dili II
ingilizce II
Fransızca II
Almanca II
ileri Almanca II
II. SINIF
Arkaik Devir Seramik Sanatı II
Klasik Devir Heykel Sanatı II
Mimariye Giriş II
Kültürel Antropoloji II
Latince : Latin dilinin genel özelliklerini içeren dilbilgisi kuralları, yazımı, söyleyiş ve vurgu özellikleri, Latince yazılmış Antik eserlerde geçen kavramların temel düzeyde okunuşu ve çevrimi.
Protohistorik Dön.Anad. Uygarl. II
Ege Kültür Tarihi II
Müzecilik II
Mesleki Almanca II
Temel Bilgisayar Bilimi II
III. SINIF
Anadolu Antik Kentleri II
Klasik Dev. Ser. San. II
Teknik Resim II
Hell. Dev. Heykel San. II
Koroplastik I
Yunan Edebiyat Tarihi I:
Klas. ve Hell. Dev. Mim. II
Sualtı Arkeolojisi II
Tez Semineri II (Kütüphane Kullanımı)
IV. SINIF
Mezuniyet Çalışması II
Antik Devir Res. San. II
Roma Mimarisi II
Roma Sanatı II
Roma Edebiyat Tarihi : Romada yaşamış önemli edebiyat yazarlarının ürettiği edebi eserlerin içeriği ve tahlili birbirleri ile karşılaştırması.
Nümizmatik II
Hitit Sanatı II
Rölöve ilk.Rest. Uyg. II
Su Altı Arkeolojisi II
hayatım boyunca hep okumak istediğim bölümdür. bu bölümü okuyunca bir indiana jones falan olacağımı hayal ettim. tabi sonradan öğrendim ki öyle olmuyormuş.
öğrenciyken kazıya falan gidilebiliyor mu acep ya? eğer öyle bişey varsa bir şansımı denemek istiyorum.
babamın bulunduğu meslektir. bundan yaklaşık 37 sene önce dtcf ye derece ile girmiştir. bildiğim kadarıyla kolejliler bu mesleği seçmekteymiş. şu an onlarca üniversitede yüzlerce öğrenci bulunduğundan ve ülkedeki kazıların neredeyse yarısından çoğu diğer ülkelerin prof., doç.ları ve onların öğrencileri ile dolduğundan hala türkiye de ilerleyememiştir. tavsiyem bölümü okumayın benim gibi hobi olarak yapın.
dünya üzerinde ülkemizden daha müsait hic bir ülke bulunmayan çok renkli bir bilim dalıdır aslında. lan alakasız yere metro yapsan inşaat temeli açsan bişeyler çıkiyor.
severek okuduğum bölümüm. thyateira, aphrodisias ve tralles kazılarında kazılarında bulundum. türkiye en iyi eğitim alınacak yer fakat master için yurtdışına gidip iş olanaklarını kovalamak gerek türkiye'de bizler pek adam yerine koyulmuyoruz. yabancı hayranlığı ülkemizde devam ediyor.
"durmak yok kazmaya devam." mottosundan öteye geçememiş vasat bilim dalı. bu bölümü bitiren yakın arkadaşım şu an maraş dondurmacısında kariyer kasıyor.
arkeoloji okuyan birini arıyorum ben de. şimdi bende fosil var yani fosil olduğunu söylüyorlar, ağaç fosili imiş. bunun fosil olup olmadığını anlayabilirler mi fosil ise karbon 14 testi yapabilir mi üniversiteler de bu test yapılıyor mu?
bu bölümü bitiren bir arkadaşım kipa'da kasiyer kariyeri kasıyori.
şaka.şaka.
ama aydınlatılmadığımız konusu kesin. sokaktan çevirip sorsak 3 kişiye ''arkeoloji'' diye, kemik, kazı gibi cevaplar verecek. yeterli değil elbette. çevremize duyarlılığımız arttığı anda bu alana olan yönelim de artacaktır. biz ki, çanak çömlek diye biliriz arkeolojik şeyleri. başbakanımız sağ olsun.
Bir kısım mühendislik gibi iş sıkıntısı olmayan bölümler kontenjan dolduramazken bu bölüm çakılıyor öğrenciyle. Yahu arkadaş, tamam kabul, değişik bir öğrencilik dönemin olur; yersin, içersin, gezersin ve hatta bolca sevişirsin ama okul bitince ne olacak? Ha, senin suçun var mı? Yok! Senede taş çatlasın 100 tane adam yetişmesi gerekirken neredeyse üniversite başına 100 adam yetiştiren sistem suçlu. Ama yeni tercih edecek kardeşim, bırak bu sevdayı. Aklını başına al. Sonra çok dövünürsün ama iş işten geçer.