otistik miyim bilmiyorum ama çok net aklımdadır 3 çeşidi vardı bunun:
1-şekilli ama yazısız 25.000 liraydı vakti zamanında; en ufak keskin cisme çarptığında hoşaf gibi olurdu.
(bkz: kayısı hoşafı)
2-fiyatı 35.000 üzerinde 3 katlı yazanlar vardı. bunlar da ilk kategoriden pek farkı olmayan toplardı. lakin ilkinde patlamadan günü tamamlasanız bile balkonda bırakılan topu sabah oynamak istediğinizde havası inmiş vaziyette görürdünüz ama bu 2. klasman(3 katlı) toplarda havasının inmesinden ziyade şekli yamulurdu.(kutuplardan basık ekvatordan şişkin)
3-fiyatı 50.000 olan kames en havalısı buydu pek çok darbeye dayanıklı ve şekli kolay kolay bozulmazdı.
o zamanki harçlığım da günlük 25.000di yani kames'i almak için rahmetli kardeşimle beraber 2miz o gün para harcamaz kames alırdık. topun sahibi de biz olduğumuz için forvetlerde biz oynardık. istediğimizi takıma alır istediğimizi kovardık.
çocuklukta kalan saf eylemlerden biri... sonra kartopunun içine taş koyduk ve içimizdeki o saflık gitti. artık büyüdük. biz büyüdük ve kirlendi dünya değil. biz büyüdük ve dünyanın amına koyduk.
çocukluğunu bilgisayar başında değil, sokak aralarında geçiren neslin aktivitesidir.
Mahallenin tüm yaşlı teyzelerine karşı birleşir, dondurmadan arda kalan parayı da kames'e gömerdik. Boru mu oğlum tam 5 kat ulan. O 5 katlı kames gibisi gelmediydi zaten. Bi ara arka sokaktan zengin bebenin teki fevernova getirdiydi. ilk başta hayran hayran bakıp, bebenin triplerine katlanamayarak geri dönmüştük o pis yeşiline kurban olduğuma. Gece gece nerede o eski bayramlar moduna daha fazla girmeden uzuyorum.