Daha çok ABD'nin hakim olduğu genetiği değiştirilmiş organizmalara kısaltılmış adıyla G.D.O.'ya küresel çapta hem tarım sektöründen hem de çevre koruma örgütlerinden önemli itirazlar yükselirken, Arjantin dünyada genetiği dönüştürülmüş buğday yetiştirme ve tüketmeye onay veren ilk ülke oldu.
arjantin, milleti için "aç kalacaklarına kanser olsunlar." tercihi yapmıştır.
kötü yönetilen fakir ülkelerin kronik sorunu vatan hainlerini iktidara getirip orada yıllarca tutmak.
edit: dünyanın en büyük gdo üreticisi olan monsantonun baskısıyla örtbas edilen bir araştırmada gdonun kanser yaptığı ispatlanmıştı.
(bkz: monsanto)
edit: crispr/cas teknolojisinin muciti olan jennifer doudna bile bu teknolojinin henüz dogaya salabilecegimiz kadar güvenli olduğunu bilmiyoruz diyor. kulaktan dolma bilgilerle ukalalık ediyorsunuz. ben crisprı bizzat laboratuvarda uyguluyorum. tipitip gelmiş geçen hafta verilen nobel ödülü dolayısıyla haberdar olup bana cahil diyor.şaka gibi.
Gdo ile ilgili bildiği şeyler komplo teorisinden ibaret olanlar için sakıncalı bir durumdur.
Edit: tek bir çalışma sonucu tüm gdo yöntemlerinin kansere yol açacağını iddia etmek saçmalığın daniskası.
Mesela geçenlerde nobel alan crispr cas9 teknoloji gelecekte meyve ve sebzelerin genetiğini değiştirip daha verimli ve daha dayanikli hale gelmesi için kullanılacak. Bundan bir haber olup tek bir çalışmayı göstermek doğru değil.
Edit 2: monsanto firmasıyla ilgili iddialara firmanın cevabı şu linkte. 5. Maddeye bakınız.
zira arjantin hiçbir dönem ekonomik istikrar yakalayamamış bir ülkedir. bugün dahi imf'nin en gözde borç alıcısı arjantindir.
hal böyle olunca da küresel çete'nin tarım şirketleri için bulunmaz bir nimet oluyor arjantin.
bakınız, 1996'da monsanto, arjantin'de "roundup ready" adlı soya fasulyesi tohumlarının üretim ve dağıtım lisansını aldı. o yıllar arjantin sıkıntı içindeydi ve rockefeller vakfı(monsanto'nun ortağı)'nın tavsiyesi ile arjantin dış borçlarını ödemek için gdo'lu soya fasulyesi üretimini kabul etmişti. (not: bu arada bill gates'te monsanto'nun ortaklarından biridir.)
------------------------------
bu arada monsanto'nun geliştirdiği "roundup" adlı güya "zararlı otları öldüren kimyevi madde" tarlaya ekilen tohuma bulaştırılıyor, bu gdo'lu tohum dışında topraktaki tüm canlıları öldürüyor, toprağı mineral yönünden fakirleştirip yok ediyor. roundup kullanılarak çeşitliliği yok edilen milyonlarca hektar toprak var ne yazık ki...
----------------------------------------------
monsanto'nun, arjantin'de gdo'lu soya, mısır, buğday, ayçiçeği vb sebze meyve üretip ihraç etmeye başlamasıyla ülkedeki köylüler geleneksel tohum üreticiliğini ve saklamayı bırakmaya başladılar. gdo'lu soya fasulyesi ekilen alan 16 milyon hektar büyüklüğüne ulaştı.
ihracattan para geliyor, ama bir yandan da yerli tohum ve tarım bitiyordu.
aynı gdo'lu ürünler hayvan yemi olarak da kullanılıyordu.
fakat bu yüzden dünyanın en gelişmiş hayvancılık ülkelerinden olan kaliteli süt ve et üretimi ile bilinen arjantin'de hayvancılık ürünleri üretimi düşmeye başladı ve arjantin kendini uruguay'dan süt ithal ederken buldu...
aynı arjantin'de pirinç üretimi yüzde 44, mısır üretimi yüzde 26, ayçiçek üretimi yüzde 34, domuz üretimi yüzde 36 düştü. bu ürünlerin fiyatları yüzde 150 ila yüzde 300 arasında arttı.
hayvan yemi üretilecek bu ürünlerdeki artış tüm tarım ve hayvancılık fiyatlarına yansıdı ve 2002'deki ekonomik krizle birlikte halk ayaklanması başladı.
halk ayaklanmasından korkan hükümet, monsanto'nun yardımlarıyla halka bedava yiyecek dağıtmaya başladı...
işte arjantin'de üretilip ihrac edilen bu gdo'lu soyalar gemilerle türkiye'ye geliyordu.
hatta arjantin'den türkiye'ye soya getiren bir gemi, 2003 yılında greenpeace tarafından brezilya açıklarında durduruldu.
gemiden numuneler alındı, incelendi ve ürünlerin gdo'lu olduğu ortaya çıktı.
şayet greeppeace bu eylemi yapmamış olsaydı, o ürünler bizim mersin limanına boşaltılacaktı.
bu gemi türkiye'ye gelen onlarca gemiden biriydi. yakalanmıştı. peki ya yakalanmayanlar???
velhasılı kelam, gdo'lu ürün yetiştirmek arjantin için yeni bir şey değil.
ta 90'lı yıllardan beri monsanto ve sair küresel şirketler arjantin'de bunu yapıyor.
arjantin'de monstanto sadece gdo'lu ürünlerle uğraşmıyor. posilac hormonu ve agent orange gibi ürünlerle arjantin'in tarım ve hayvancılığını kontrol altında tutup tüm dünyayı zehirliyor...
gdo'lu ürün yetiştiriciliğinin en önemli örneği arjantin, peki ya avrupa???
avrupa'da da çok tanıdık bir ülke ne yazık ki bu küresel şirketlerin kontrolünde...
bosna hersek...
ve dünya devi tarım şirketlerinin kontrolündeki bosna'dan da monsanto'nun ürettiği mısırdan imal edilen nişasta bazlı şeker ithal ediyoruz.
(bkz: bosna dan 20 bin ton nbş ithal etmek/#39236730)
insanlar şunu anlamak istemiyor: aynı türden canlıların bile genetiği sabit değildir, kendi içinde ve hele ki zaman içinde büyük değişiklikler gösterir. Alayının atası fasulye olan lahana, marul, karnabahar gibi bitkiler genetiği insan eliyle değiştirilmiş organizmalar değil mi? Afiyetle yiyoruz, bir şey olduğu da yok. Şimdiki gdo'lardan tek farkları, DNA'larının doğrudan müdahale ile değil, yapay seçilimle değiştirilmiş olması. Onların zararı dokunmuyorsa, gdo'lar neden zararlı olsun?
Ha, kısır hibrit tohumlarla gıda tekeli yaratmak ayrı mevzu.. O açıdan yerinde bir karardır demiyorum tabi.. Artısının eskisinin iyi araştırılması gerekir. Açıkçası bu konuda en doğru kararı çiftçilerin vereceğine inanıyorum. Hastalıklı Akp hükümetinin yaptığı gibi "illa hibrit tohum kullanacaksın" dayatması yapılmazsa, doğrusu neyse bulurlar kısa süre içinde.
Bir tarafta tekrar tekrar kullanabileceğin ama hastalıklara, böceklere pek dayanıklı olmayan tohumlar, diğer tarafta dayanıklı ama her ekimde tekrar satın alman gereken tohumlar?