arayip sormasan da

entry1 galeri0
    ?.
  1. Yıllardır kulaktan kulağa şehirde bir Circus lafıdır gidiyor. Mojo'da sahneye çıkan grup için o kadar çok şey söyleniyor, öylesine abartılıyor ki şimdiden gece gezenler arasında televizyonda gördüğünüz rock grupları kadar ünlüler. Ben onları çok sonraları izledim; artık herkesin üst üste gittiği zamanlarda. (Eminim Ayşe'yle Haşmet ilk zamanlarında keşfetmişlerdir.)

    Yanımızda bir 'dam' olduğu, dolayısıyla Mojo'ya girebildiğimiz bir geceydi. Mojo'nun cinsel politikayı en şiddetle uyguladığı kapı olduğunu da eklemeden geçemeyeceğim.

    Circus, söyledikleri kadar var; hakikaten acayip bir kitle yapmış kendisine. Rock barlara gidenlerin aşina olduğu şarkıları söylüyorlar, en büyük büyüleri burada gizli. 'Enjoy The Silence', 'Psycho Killer' gibi marş olmuş klasikleri mesela.

    Buna karşılık, klasik rock bar şarkılarıyla döneminin popüler Türkçe'lerini çok iyi karıştırabilmeleri de onları izlemeyi vazgeçilmez kılıyor. Tam yabancılarla havaya giriyorsunuz, birden unuttuğunuz, ama aslında çok iyi bildiğiniz bir Türkçe parça başlıyor ve eğlencenin dozu daha da artıyor.

    Bu şarkılar arasında en vazgeçilmez olansa kesinlikle Mazhar-Fuat-Özkan'ın 'Ele Güne Karşı'sı. Ben Circus her bu şarkıya başladığında ve dinleyenler hiç coşmadıkları kadar coştuğunda hep aynı iddiamı söylüyorum: 'Türkçe'de yapılmış en iyi şarkı.'

    'Ele Güne Karşı', aynı zamanda diskoteklerde çalınan ilk Türkçe şarkı. Aslen Ferhan Şensoy'un 'Şahları da Vururlar' müzikali için bestelenmiş, sonradan bildiğimiz sözlerle şekli almış.

    Mazhar-Fuat-Özkan'ın böyle şarkıları yeniden yaratma olayları çok vardır. Mesela 'Bu ne biçim hikaye böyle' zamanında 'Nerde hani?' adı altında 'Türküz Türkü Çağırırız' albümünde yer almıştı.

    Neyse, bu uzun ve dolambaçlı girişin birkaç amacı var aslında: Hem Mojo'nun istanbul'da ne kadar harika bir yer olduğunu bir kez daha tescil etmek, hem Circus'a selam göndermek, hem de 25 sene sonra orijinal kayıtları CD olarak yayınlanan 'Ele Güne Karşı Yapayalnız' albümünden bahsetmek.

    'Ele Güne Karşı' eğer Türkçe'deki en iyi şarkıysa, bu albümü de yabana atmamak gerek. Ortalama bir albümde üç ya da dört tane çok iyi şarkı beklemek mantıklı olur; dolgulara bağlı olarak o kaydın iyi ya da kötü olduğu kestirilir. Tamamı çok iyi şarkılardan oluşursa bir başyapıttır zaten.

    Bir grubun en meşhur hit'lerinin tek bir albümde yer alması ise 'neredeyse mucize'yle açıklanabilir herhalde. MFÖ'nün bu albümünde 'Ele Güne Karşı'nın yanı sıra, 'Deli Deli', 'Bu Sabah Yağmur Var istanbul'da', 'Yalnızlık Ömür Boyu', 'Bodrum' ve 'Güllerin içinden' de yer alıyor.

    Doğrusu bir kuşağın hayatını etkilemiş, gençlerin gitar çalmaya başlamasına vesile olmuş, plajlarda kumların üstünde gençlerin toplanıp bir arada söyledikleri parçalar hepsi.

    Ama daha da önemlisi, Mazhar-Fuat-Özkan bir daha böyle bir şarkı, böyle bir albüm yapabilecek mi?

    'Ele Güne Karşı'nın Fuat Güner'in kazandığı bütün parayı stüdyoya yatırmasıyla ortaya çıktığı anlatılır; diğer üyelerin muhalefetine rağmen 'Bari bir albümümüz olsun' diye düşünmüş, çok da iyi yapmış.

    Ama bugün onlardan böylesi bir hamle beklemek çok mümkün değil. Bir kere üçü ayrı ayrı huysuz ihtiyarlara dönüştü. Para kazanma hırsları da iyi müziğin epey önüne geçti.

    'AGU' adlı müzikal rezaleti dinleyen biri onların 'Ele Güne Karşı'yı zamanında yapan insanlar olduğuna ihtimal vermez. O kadar mutasyona uğradılar.

    Türkiye'de hiç kimse emekli olmasını, köşesine çekilmesini ve kariyerlerinin yahut yaşamlarının sonunu geçmişe saygı duruşuyla yaşamasını bilmiyor galiba. Bakıyoruz, geçmişe saygıdan kültleştirdiğimiz pek çok isim biraz daha para, biraz daha şöhret, son bir rant yeme adına kendilerini ne hale düşürüyor. Popstar'daki Orhan Gencebay. Sezen'le çalışan ve kendi kalesini fethettiren Ajda.

    Ancak kendilerine yönelik birikmiş saygıya en çok ihanet eden MFÖ oldu. Keşke petrol savaşlarına, bankacılık hamlelerine, hatta terlik, margarin ve gofret tanıtımlarının dışında kalabilselerdi. Bari 25. yılında tekrar yayımlanan bu albümleri vesilesiyle biraz aynaya bakabilseler.

    Bir gün olur da bırakmayı düşünürlerse, Johnny Cash'in 'Hurt' adlı video-klibini baştan sonra izlesinler. Bırakmayı bilmek de, veda edebilmek de bir sanattır.

    oray eğin
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük