ibn Hurdazbih, Yakubî, bnu'l-Fakih, Rifaa Rafi' Et-Tahtavi, ibn Batuta, ibn Bibi ve el-Gırnâtî'ye varıncaya kadar uçsuz bucaksız dünyanın en güzel seyahatnamelerini Arap gezginler meydana getirdi.
Türkler 1453 tarihinde istanbul'u fethettiğinde tüm islam dünyasında son derece saygın bir konum elde etti.
Özellikle Arap dünyası için bu haber mutluluk vesilesi olduğu kadar bir burukluk da oluşturdu; çünkü her Arap hükümdarının en büyük hayali bir gün istanbul'u fethetmekti.
Bu uğurda şehir defalarca kuşatılmış; ancak istenilen netice bir türlü elde edilememişti.
Türklerin bu büyük zaferi Arapların, Türk kültürüne ve beldesine olan merakını artırdı.
Dünyanın dört bir yanından Arap gezgini istanbul'a gelerek Türkleri yakından tanımaya başladı.
Bu seyyahlardan birisi olan Şamlı Bedreddin el-Gazzî, Türklerin bu beldeyi yurt edinmesini ve şehrin ihtişamını şöyle dile getirecekti;