--spoiler--
Baştan Çıkarıcı Vaaz Verir Kilisede Hoca
Jartiyerlerimi Beğenmiyor Bu Ne Biçim Koca
Kanepe Sevmiyorsan Eğer Kirala Bana Bi Loca
Korkma Sokmam Seni Borca
Ama Saman Ye
Değirtir Tavrını Öyle Gel Diyorsan
Saman Ye
Evlenmeden Olmaz Ben Bakirim Diyorsan
Saman Ye
Ben Sana Istediğini Veremem Diyorsan
Saman Ye
Sen Saman Ye
Çok Heterojensin Ama Biraz Homojensin
Hormonlarını Yok Ederim
Her Şeyi Bilirsin Ama Beceremezsin
Hormonlarını Yok Ederim
Sen Istersen Seni Keser Biçer Her Yerine Ağaç Ekerim
Olursun Yarram Style
Yarram Style
O O O
Olursun Yarram Style
Yarram Style
O O O
Heeey Hey Sexy Baby
Olursun Yarram Style
Heeyy Seninki Kaçtı Lady
Bebeğim Ol Yada Sana Veririm Yol
Üzme Baka Baka Dön Top Ol
Kedim Ol Yada Kendin Alırsın Yol
Karşı Cinse Bakmaya Atlassan
--spoiler--
ey allahım
lüften artık bu masaldan vazgeçelim sen ki
bir elma meselesi yüzünden attın cenettinden
dahası hangi cehenemle kandrıyorsun
zaten cehennemindeyiz bilmiyor musun
ya da attığın kovduğun cennete niye bizi yeniden alacağını söylüyorsun
zaten çoktan huzursuz ettinn bizi
zaten çoktan bağışmadın hangi esirgemekten
hangi bağışlamaktan söz ediyorsun
--spoiler--
nice kereler aşık olup yollara düştün
nice kerelerde, öldün
ey insan
ey varlık
var olup sonra da yok olan
dünya cehenneminde kendini var etmeye uğraşan
bir cennet yüzü göremeyen insan
hurisi olupta
nurisini göremedin ya sen
ne deriz bilmiyor bilemiyoruz
bilmiyoruz
sen de bilemiyorsun
bilemedin
bilemedin bilendin
kesildin!
--spoiler--
sadece, dimağımı beyin vestiyerine koyup gerçekleştirebileceğim eylem.
küçük bir deneme;
sadece yazarı ilgilendirecek derecede subjektif sikko şiirler yazmama rağmen,
mod.lar silmiyorlar entarilerimi,
ankara da gevşek şekilde karabiber gazı sonbaharları yaşanırdı o zaman
ve ben
bu sikko şiirlerime devam ederdim.
yarı açık pencereden giren iştahsız rüzgara kalmış serinliğim var;
ne varlığından şikayet edebiliyorum ne yokluğundan
tel tel taranmış hüzünlerim var
arada sırıyor bembeyaz dişeriyle
senli günlerim
gergedanlar zıplamayı öğrenmiş olmalı kafamın içinde
ya da filler birdirbir oynamayı
ve babam böyle küfür etmeyi nerde öğrendi
ecdadın tam sıralı listesini veriyor bakın bayım
labirentin duvarına çarpıyor başım
--spoiler--
iKi KEZ DAHA
ey insan
karşına, hep kürtaj proplemelerini yaşamışlar çıksın
iki kez daha
hep elllenmiş attırganlar bulsun yollarını
hatta üç kez daha
sözüme karşılık veren
ya, götveren ya pezevenk
beş kez ha ey insan
aradığın bakir ya da bakirleri bulama
eğer masumuyet dediğin buysa!
75 kez daha ey insan
elleri kirli
ellerimin kirleri diyenleri karşıla
ey insan sen de kirli ol diye
eğer cinselliğe bakış açın buysa
ey insan
bir kez daha bakir ya da bakirlerini bulama
kim bakirdi kim bakiryedi
bileme
ey insan
zaten bilmiyorsun ya
--spoiler-- her şey yalan
her şey yalan diye bağırıyor
gönül
-o en büyük evrenin içinde
küçük bir karaınnca parçası olan
insan gibi
kimse duymuyor senden başka, gönül yangınlarını
o en büyük sevgiler
o en büyük siyasi görüşler
o en büyük dinler
o en büyük diktatörler
o en büyük devrimciler
bir uçurum burası
bundan başkası yalan
yalanların cehennemi
isa bir denizciydi.
Su üzerinde yürürken.
Uzun zaman gözledi.
ıssız, ahşap kulesinden.
Ne zaman ki anladı.
Yalnızca boğulanların onu gördüğünü.
Tüm insanlar denizci olacak dedi.
Deniz onları bırakana dek.
Ama kırgındı biraz,
Çok vardı gökyüzünün açılmasına.
Yalnızdı, insandı neredeyse.
Bir taş gibi battı, aklının dibinde.
Gezmek istersin onunla.
Gezmek, gözleri kapalı.
Güvenebileceğini sanırsın.
Kusursuz bedenine, aklıyla dokunduğu için.
Kararan havayla,
çiyin avuntusu olmakta iken.
yeryüzüne doğru,
görülmezce, işitilmeden
-çünkü yumuşacık patikler giyinir
avutucu çiy, bütün avuntuyla yumuşamışlar gibi-
anımsarsın sen, sıcak gönül, anımsarsın,
bir zamanlar nasıl susadığını,
kutsal gözyaşı ile çiy yağmurlarını özleyerek
yanıp tutuşurken, bitkinlikle susadığını,
kem gözlü akşamüstü güneşinin bakışları
sararmış otlu patikalar üzerinde
kararmış ağaçların içinden geçip dolaşırken çevrende,
güneşin kör edici kor bakışları, acı vermekten haz duyan
Hakikatin yavuklusu -sen ha? diye alay ederlerdi-
hayır! bir şair sadece!
bir hayvan, kurnaz yırtıcı sürüngen,
yalan söylemesi gereken,
bilerek isteyerek yalan söylemek zorunda,
av arzusunda,
elvan elvan maskelenmiş,
kendine maske,
kendine av.
bu ha hakikatin yavuklusu?
sadece deli! sadece şair!
sadece parlak parlak laf eden,
deli maskelerinden dışarı renkli renkli konuşan,
yalancı söz köprülerine tırmanan,
yalandan gök kuşakları üstünde.
kalp gökler arasında.
dolanıp duran, sürünüp duran-
sadece deli! sadece şair!
Bu ha hakikatin yavuklusu?
durgun değil, dik donuk soğuk değil,
tasvirleşmemiş,
heykelleşmemiş,
tapınakların önüne dikili değil,
bir tanrıya kapı bekçisi değil:
hayır! bu çakılı erdem tasvirlerine düşman,
yabanlar ona daha rahat tapınaklardan,
kedi haylazlığı ile dolu.
her pencereden zıplayıp.
hop! her rastlantının peşinden.
koklaya koklaya her yabanıl ormana dalansın sen,
yabanıl ormanlarda.
renkli tüylü yırtıcı hayvanlar arasında.
günahkarca sağlıklı, güzel, elvan gezinirsin,
arzulu dudaklarınla,
kutluca alaycı, kutluca şeytani, kutluca kan emici.
yırtıcı yırtıcı, sinsi sinsi, yalancı yalancı gezinirsin.
Ya da kartal gibi, uzun,
uzun dik dik uçuruma,
kendi uçurumuna bakan kartal gibi.
-Nasıl da yukarıya,
aşağıya, içeriye,
hep daha derin derinliklere halkalanıyor uçurum!-
sonra,
ansızın,
düz uçuşla
aniden dalarak
kuzuların üzerine çullanmak,
birden aşağıya, yırtıcı açlıkla,
kuzu arzusunda,
bütün kuzu ruhlara kızgın,
öfkeli bütün erdemlice,
koyunca, kıvırcık kıvırcık
göz kırpıştıran, koyun sütü iyilikle alıklaşmışlara.
Böylesine
kartalcadır, parscadır
şairin özlemleri,
senin özlemlerin, binlerce maske altında,
sen ey deli! sen ey şair!
Sen ki bakarken insana,
tanrı bakar gibidir koyuna-
insandaki tanrıyı paralamak
insandaki koyunu paralar gibi
paralarken de gülmek-
Bu, işte senin kutluluğun,
bir parsın, bir kartalın kutluluğu,
bir şairin, bir delinin kutluluğu!
Kararan havayla,
ayın orağı.
mor kızıllıklar arasında yeşil yeşil,
hasetle, sinsi sinsi dolanırken,
Ben de öyle düştüm bir kez.
hakikat çılgınlığımdan aşağıya,
gün özlemimden aşağıya,
günden yorgun, ışıktan bıkkın
-aşağıya, akşama, gölgeye çöktüm
bir hakikatten
bağrı yanık, susamış
-anımsıyor musun hala, anımsıyor musun, sıcak gönül,
nasıl susadığını?
sürülmüştüm.
tüm hakikatten!
sadece deli! sadece şair!
--spoiler--
mükemmeli arayışların hep sürecek
ey insan
çünkü daha ulaşamadın o mükemmelere
her yardığın yol yarım
her yaptığın daha talan
toplam kalite yönetimlerini
hep yok say ey insan