--spoiler--
“Babamla iki yıldır konuşmuyordum. Terk edilmiştim. Arkadaşlık ilişkilerim bozuktu. Çok yalnızdım. Bunalıma girdim. Denizli’den Gemlik Kumla’ya otobüsle geldim. Bende bulunan anahtarla içeriye girerken, ayakkabımı da aldım. Annem saat 15.00 sıralarında aradı, ben de okulda olduğumu söyledim. Daha sonra yine aradığında mesaiye kaldığını söyledi. Çünkü, annemle sık sık telefonla görüşürdük. Hatta, benim ne yediğimi, nerede olduğumu cep telefonundan hep görüntülü olarak arar takip ederdi. Ayak seslerini duydum. Annem içeriye girince, arkasından sarılıp ağzını kapattım. Elimdeki bıçakla vurmaya başladım. Bacağına çelme takarak yüz üstü yere düşürdüm. Sırtına oturup, bıçağı sırtına defalarca saplarken, bıçak yamuldu, yeniden düzeltip sapladım. Banyoya girip yarım saat oturup düşündüm ve ağladım. Nedendir bilmiyorum duvara kanla 'Mahallenin onuru var' diye yazdım. Olayda bir şey varmış gibi göstermek istedim. Öyle bir şey yoktu. En büyük vicdan azabı annemin ahlakı hakkında iftira attığım için yaşıyorum.”
--spoiler--