annenin ölmesi

entry601 galeri7 ses1
    200.
  1. çoğu kez sözlüğe giriş yaptığım da bu sayfanın açılması ve aklıma kötü kötü şeyler gelmesi.
    sinir kat sayılarımın yükselmesi, çeşitli küfür şehirlerine giriş yapmam da cabası.
    4 ...
  2. 201.
  3. anne , benım lügatımdakı ana , once olen tum anaların mekanı cennet ola.
    dunyanın en ahlaksız ınsanı da olsanız annenızın yanında yıne de masumsunuzdur.karşılıksız verılen sevgı yalnızca anneye aıttır.
    ölüm hayattakı en buyk gerçek , mantık kabullensede anne ölümü en zor kabulenibılınen olaydır.
    boynun bukuk kalır. hayatta onu kırdığın zamanlarına lanet okursun.
    hayat danışmanın bır anda yok olur.
    nur içinde yatsınlar .
    neşet babanın deyımıyle "ıkı büyük nımetım var , bırı anam bırı , yarim"
    2 ...
  4. 202.
  5. hayattaki en büyük destekçinizi kaybetmektir.
    3 ...
  6. 203.
  7. hayata küsmek demektir. sabahlara kadar ağlamak demektir. allah hiç kimseyi anasız bırakmasın.
    2 ...
  8. 204.
  9. 204.
  10. evde yapayalnızım artık, annemin dişiyle tırnağıyla adam ettiği o ev.
    ben otel gibi kullanıyorum inşallah gücenmiyordur, ama ne yapayım çok yoğunum.
    sulugöz değilim, bir seni toprağa verirken tutamamıştım kendimi, şimdilerde neden tutuyorsam kendimi onu da bilmiyorum.
    ulan biliyorum sen beni çok seviyordun.
    ben seni hala seviyorum beni seven tek varlık, annem.
    ne uğraşırdın çamaşır makinesiyle, ocağın üstüyle, fayanslarla. öğrenci evinde, bekar evinde bile kaldım da bu evdeki kadar zorlanmadım. çünkü bu evde sen vardın. girmeye kıyamadığım yatak odasına kuruması için çamaşır makinesinden çıkardığım ıslak çamaşırları getirmiştim. komidinin üstündeki boynu bükük fotoğrafın ve o parfümün duruyordu.
    parfümü alırken elim zor ulaştı şişeye. kapağını açtım ve o koku oradaydı hala. senle özdeşleşmiş o parfüm kokusu. yığıldım yatağın üstüne.
    canım benim nur içinde yat.
    26 ...
  11. 205.
  12. söylendikten sonra direk allah korusun denilir. hayatınızın kuşkusuz en kötü anıdır.
    4 ...
  13. 206.
  14. Aklıma bile getirmek istemediğim durum. istiyorum ve diliyorum ki Anneciğim, tombik kuşum, mamim en az 150 yaşına kadar yaşasın.
    Hep mutlu ve beraber olalım..
    3 ...
  15. 207.
  16. 208.
  17. bu yaşa gelmiş olmama rağmen o olmazsa nasıl yaşarım diye düşündüğüm durumdur.allah herkesin annesini sevdiklerine bağışlasın,acısını kimseye göstermesin
    2 ...
  18. 209.
  19. sayfayı refresh yaptığın anda ansızın karşına çıkınca insanı dumur eden başlık.
    ne oluyor hacı daha yiyecek ekmeğimiz, güleceğimiz şakamız var. kimse ciğerimin köşesinin öldüğünü söylemesin bana. ara sıra tatlı tatlı sürtüşsek de o benim ciğerimin köşesi. her nefisin ölümü tatma olasılığı göz önüne aldığında kalbimi sıkıştıran en acı hayat tecrübesi. mümkünse kimse beni böyle bi sınavla beni test etmesin. zira pek dayanabileceğimi zannetmemekteyim.

    bu acıyı yaşamış kişilere allah sabır versin.
    2 ...
  20. 210.
  21. Hani eski zaman masalları anlatır
    Hüznümü huzura dolarsın
    Kaşım gözümden çok içim bir parçan
    Annem sen benim yanıma kalansın

    Hani bir biblon vardı kırdığım
    Üstüne ne kırgınlıklar yaşadın
    Ama bil ki ben de parçalandım
    Annem ben senin yanına kalanım

    Annem annem
    Sen üzülme
    Sözlerin hep yüreğimde

    Annem annem
    Gel üzülme
    Ben hala senin
    Dizlerinde

    Uzayan sohbet gecelerinde
    Rolleri unutur dost oluruz
    Bizi bağlayan bu kan değil yalnız
    Annem biz birbirimize kalanız

    Ben kararlı uçarken yolumda
    Sen çatık kaşlarının altında
    Her yeni güne sevgiyle başlarsın
    Annem sen benin yanıma kalansın.
    1 ...
  22. 211.
  23. yaşamış biri için milattan önce ve milattan sonrayı anımsatan bir olaydır. 12 yaşımda kaybettim ve artık beni kollayan birinin olmadığını anladığımda hala kendime inanamamaktaydım ve hala inanamıyorum, inanamayacağım da sanırım ama ne yaparsın.

    (bkz: ölenle ölünmüyor)

    (bkz: sen de olmasan sözlük)
    2 ...
  24. 212.
  25. eğer kokusunu bile hatırlayamacak kadar erken bir kayıpsa, insanın içinde müthiş bir yoksunluk, idrak edilemeyen bir boşluk yaratıyor. eğer binlerce anıyı birakıp yüreğine, uçtuysa gökyüzüne bilmiyorum ama çok daha zor bir yokluk duygusu kasıp kavuruyor olmalı yüreği. anılar canlandıkça yüreğin merhemini sarmak güçleşiyor olmalı.
    2 ...
  26. 213.
  27. üniversiteyi kazanmamı çok istediği halde görememesi, mezuniyetimi göremeyeceği, askere gittiğimi göremeyecegi, evlenceğim kızı tanıyamayacagı, düğünümü göremeyecegi, torununu göremeyecegi..gibi kötü ve düşünmesi bile insanı kahreden durumları beraberinde getiren allahın takdiridir.
    9 ...
  28. 214.
  29. insanın yaşayabileceği en büyük felaket. (bkz: allah korusun)
    1 ...
  30. 215.
  31. Hayatın 3-4 yıllığına durması demektir.
    1 ...
  32. 216.
  33. tanrının kimseye tattırmasını istemediğim bir duygudur. her sabah sana günaydın diyen o tatlı ses, okuldan geldiğinde yemeğini hazırlayan o eller, derdin olduğunda ne olursa olsun senin tarafında olan insanı bi daha göremicek olmak... ve en cok insana koyanda yavas yavas onun yüzünü ve sesini unutmak hatıralarda onla yasarken, büyüdükçe o hatıraların yok olması falan. ne biliyim garip işte. annenin ölmesinden sonra o kadar çok keşke diyorsun ki.. keşke üzmeseydim, keşke öyle yapmasaydım, demeseydim.. annem hiç yanımdam gitmeyecek sanırdım. taki o lanet hastalığa yakalanana kadar. hersey yanındayken güzelmis meger. bigün gitti işte ve ben hala keske diyorum.. 'KEŞKE SANA DAHA FAZLA SARILSAYDIM'..
    4 ...
  34. 217.
  35. bu başlığı okumadan önce eline bir mendil almak,
    okudukça salya sümük ağlamak,
    eninde sonunda ölen anneyi daha fazla üzmemek için susmaya çalışmaktır.
    4 ...
  36. 218.
  37. Artık bir yetişkin olmaya başlamak zorunda olduğunuz andır.
    0 ...
  38. 219.
  39. Orta 1. sınıf öğrencisi olmanın, ilk defa kravat takıp, ceket ve ütülü pantolon giymenin tarifsiz heyecanını yaşadığım zamanlar. Yaşım 12 ve takvimler 1993, aylardan nisan diyor.

    Kendisini görünce kaçacak delik aradığımız bir müdür yardımcımız vardı. hangi dersteydik hatırlamıyorum. içeri girdi;

    - hocam müsaadenizle beysar'ı alıyorum.
    + tabii tabii. beysar. *
    içimden "e al da, ne yaptım ki ben?" diyorum. Yalnız çaktırmadan yüzüne dikkatlice bakıyorum hocanın. Hani üzerine çay dökmüş çocuk mahcubiyeti var. dudaklarını sıktırmalar, zorlanmış tebessümler..

    O gaddar, zalim, despot müdür yardımcısı elini omzuma atmış, odasına doğru yürüyorduk. Koridor boyunca mırıldanarak bana;

    - gel bakalım aslanım. Gel. Gel aslanım...
    + ...?

    Derken, odasının önüne gelince ağabeyimi gördüm. Aval aval ne film döndüğünü anlamaya çalışırken ağabeyim;

    + hocam biz gidelim mi?
    - iki dakika bekle izin kâğıdını yazayım beysar'ın.

    Neyse, yazdı çizdi. ağabeyim elini omzuma attı merdivenlerden aşağıya inerken;

    + ee anlat bakalım paşam ne yaptın bugün?

    Ben de kayışı kopmuş at arabası gibi neşeli neşeli en osuruk mevzuları bile anlatmaya başladım. Sonra jeton düştü;

    + he ağabey ya, nereye gidiyoruz, ne oldu?
    - istanbul'a, dedeni ziyarete..

    Aslında tam da yiyeceğim bir yalandı. Ki yedim. Dedem hasta, yeni ameliyat olmuş, haliyle ziyarete gidilmesi normaldi.

    okulun arka sokağında cami vardı. Gel dedi ağabeyim, elini yüzünü yıka. Biraz konuşur sonra gideriz. Ben ki, ağabeyime karşı teslimiyetin nirvana'sı olan bir çocuk. Bir defa karşı çıkıp arıza yapmadım ona. belki aramızda 7 yaş vardı ondandır. belki de iki kardeş olmamızın, kardeş sevgisinin tek kişide toplanmasıdır sebebi. Bilemiyorum ama candır abim. Kandır, karındaştır.

    neyse,

    cami içinde avluda bir banka oturduk. elimi yüzümü sildim mendilime. baktım yüzüne ağabeyimin. belli ki ciddi bir şeyler anlatmaya hazırlanıyor. Da gözleri neden kırmızı onun? Neyse, vardır bir sebebi.

    - hayırdır ağabey?
    (19 yaşında olmasının ve hayat tecrübesinin limitleri ne kadar olur ki bir insanın? Kendi ölçüsü ile bana o acı haberi verecek. Verecek ama öyle cümleler seçmeli ki, ben yığılıp kalmayayım o bankın üstünde...)
    + ...
    - ağabey n'oldu ya?
    + şimdi biliyorsun uzay var. Yıldızlar gezegenler. Yani dönüyor devrini tamamlıyor. bitiyor neticede değil mi? aynı mevsimler gibi. Kar yağıyor. Sonra kardan adam yapıyoruz gibi. Sonra kar kalkıyor. Güzel ama bitiyor işte. onun gibi aynı.

    (o kadar dağıttı ki, toparlanacak gibi değil.)
    - ağabey?
    + beysar...

    ...

    işte bu noktada cümleler kifayetini yitiriyor belli ki. Hayat boş, hayat anlamsız bana bakan gözlerinde. Can gitmiş. "ök" ayrılmış aramızdan. Ne tasavvur eder ki bu tarifsiz sancıyı. Hayat adına tüm beklentiler manasız kalıyor o vakit. Tüm sevdiğin çizgi filmler, cebindeki tasolar, misketlerin, onun kız arkadaşı ve sevdiği ne varsa o an'a kadar... Her şey bomboş.

    Annen, dedi. Vefat etti.

    Tepki veremedim. Daha doğrusu vefat ve anne kelimesini yan yana idrak edemedim. Sanki ortak yaptığımız planlardan herhangi birinin babamız tarafından veto yemiş halini anlatıyordu. ne demek ki annen vefat etti. Hem anneler ölmez ki?

    Sonrasında zurnaları saldı abim. bildiğin sessiz sinema. sessizce ağlıyor, ama yüzü renk vermeden eve doğru yürüyorduk. Benim yüzümde bir memnuniyetsizlik havası, ama ağlamak için henüz erken. henüz annemin yokluğu hissedecek an'ı anlayamamıştım.

    cenaze merasimi, kalabalık. tuhaf bir dünya'nın penceresinden seyrettim. tabut eller üzerinde taşındı, dualar okundu, defin yapıldı. aile meclisi, akşamında hep beraber evin içine doluştuk. nasıl denk geldiyse salonun ortasında amcamın önündeydim dizlerimin üstüne oturmuş vaziyette. amcam da dizlerinin üstüne oturmuş tam karşımda, o aklımdan gitmeyen siyah deri montunun içine büzülmüş vaziyetteydi.

    o nasıl bir mutlak sessizlik. kulakları çınlatıp sağır eden sessizlik. odanın kasvetine bürünmüş, düşünceler yitirilmiş, göz göze gelinemeyen, pamuğun içine daldırılan tırpanlı topuz misali ömrümden ömür götüren zalim sessizlik...

    amca, diyebildim. yüzünü kaldırdı, baktı. o yüz ki, acının resmi. çaresizliğin en namert olanı..

    ağlamadım. sadece bir kez hıçkırdım. ve amcamın dizlerine kapaklandım. sonra amcam da benim üstüme. hepsi o kadar ve hatırlayabildiğim...

    Yaklaşık 18 yıl sonra...

    Elbette geçen zaman anne özlemini defalarca yüzüme vurdu. Hiç ummadığım, hiç tahmin etmediğim anlarda yakaladı hem de. En zor ve asla hafızamdan silinmeyecek olanı, sevdiğim, daha sonra evlenmeye karar verdiğim kızın bu hikâyeyi dinledikten sonra, "keşke tanıyabilseydim" diyecek olmasıydı.

    Kızımız olursa şayet, dedi. Adını verelim. Hatırası yaşar, o da sevinir.

    "Hem anneler ölmez ki"
    97 ...
  40. 220.
  41. anneler gününün hafif bir kıskançlığı da barındıran buruklukla geçmesi.
    3 ...
  42. 221.
  43. annemin ölmesi işte bu ihtimali dün gece çok şiddetli bir şekilde yaşadım.

    beni annemden ayırabilme ihtimali olan o illet hastalığın adı migren, anneme yanlış ilaç verilmesi sonucunda onu kaybetme korkusunu yaşadım...
    o ölemez dedim ölmemeliydi ta ki o cümleyi duyana kadar hasta eksi oldu hocam morga gitmesi gerek bu cümleyi sadece duymak, annemin yanında bile değildim oysa sadece nasıl oldu diye tesadüfen aramıştım. beni en çok kahreden şey anneme sevgimi belli edememem ve sadece bunu yaşadığım için seni herkesten çok seviyorum anne ne olur beni affet! sevgimi belli edemediğim için affet... benim bu cümleleri kurabilmem için annemin ölüm tehlikesi mi?! geçirmesi gerekiyordu tabi ki hayır. bunun için kendimden utanıyorum. ama o ölmedi annem ölmedi...

    annemin eve geldikten sonraki ilk cümleside;

    ben ölseydim ablanla sen ne yapacaktınız. ölüm tehlikesi geçirmesine rağmen annemin ilk sözleri bu oldu ve o zaman kendime nefretim bir kat daha büyüdü. annem olmasaydı ne yapardım. annemin geçirdiği ilk ölüm tehlikesi değil bu hasta eksi oldu cümlesini 2. kez duyuyorum.
    şimdiki korkum ise acaba 3. kez annem kurtulabilcek mi?! yoksa bu illet hastalık annemi bizden alacak mı?!
    7 ...
  44. 222.
  45. allah gecinden versin hepimiz aynı sona ereceğiz ancak hemen hemen herkesin hayatında annenin yeri apayrıdır. yeri gelir allah ondan önce benim canımı alsın dedinelen, bu acıya katlanamam denilen, neredeyse dünyanın sonu gelmişcesine bir duyguya kapılan (haklı bir duygudur bence), olayın vukuu bulmasıyla kısa sürede unutulan, en hayırlısının sadece bayramlarda kabrini ziyaret ettiği durumudur.
    3 ...
  46. 223.
  47. Merhaba anne,
    Yine ben geldim.
    Merak etme okuldan çıktımda geldim.
    Annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
    Ali "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder" demişti de
    Onun için söylüyorum.
    Geçen hafta öğretmen,
    Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
    Öğretti sağımı solumu.
    Ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi
    Ağrıyan yanımın neresi olduğunu
    Şimdi iyi biliyorum anne.
    Hani geçen geldiğimde
    Şuram acıyor işte şuram demiştim de
    Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
    Bak şimdi söylüyorum
    Şuram işte,
    Sol yanım çok acıyor anne.
    Hem de her gün acıyor anne her gün.
    Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
    Elinden tutup okula getirdi.
    Yakası da danteldi.
    Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.
    Bende ağladım,
    Ağladım hiç de utanmadım.
    Öğretmen ne oldu dedi.
    Düştüm dizim çok acıyor dedim.
    Yalan söyledim anne.
    Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
    Bugün bende saçım örülsün istedim.
    Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
    Dantel yaka istedim.
    Babam "Ben bilmem ki kızım" dedi.
    Bari okula sen götür dedim.
    "kızım, iş" dedi.
    Bende banane dedim, ağladım.
    "kızım, ekmek" dedi babam.
    Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
    Ha bide sol yanım yine çok acıdı anne.
    Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
    Zeynep "annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş" dedi.
    Babam hepsini birlikte yıkıyor.
    Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
    Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
    Üzülmesin diye söylemiyorum ama
    Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
    Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
    Hava kararıyor, ben gideyim anne.
    Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
    Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
    Kim bozuyor toprağını,
    Çiçeklerini kim koparıyor.
    izin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.
    Eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne. >>
    Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
    Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını
    Şu kavanozda biriktirdim.
    Üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
    Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
    Kimseye söyleme ama anne
    Bazen de konuşuyorum onunla.
    Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
    Ha unutmadan,
    Öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
    Ben babama yazdıracağım.
    Öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın.
    Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
    Senin adın geçince sol yanım acıyor anne.
    Hiç bir şey yutamıyorum.
    Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
    Kağıda da böyle yazamam ya anne.
    Ben gidiyorum anne,
    Toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp.
    Mutlaka gel anne,
    Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne. >>
    Sol yanım acıyor anne.
    işte tam şurası,
    Sol yanım çok acıyor anne.
    Seni çok özledim,
    Anne çook...

    bedirhan gökçe'nin yazıp yazabileceği en iyi şiirle özetlediği durumdur.
    düşünmesi bile bana işkence gibi gelmektedir.
    25 ...
© 2025 uludağ sözlük