9 ayı kendi vücudu içinde olmak üzere (ki o esnada farkında olmasa da kendi kalsiyumundan vs. fedakarlık ederek senin kemiklerinin vs. gelişimini sağlamaktadır), o elim ana kadar; seni korumuş, kollamış, beslemiş, her daim açık olarak seni bekleyen bir kucağa sahip ve yaptığın herşey ama herşeye rağmen seni affedebilmiş, sebeb-i hayatından ayrılmaktır.
ayrıca boşluk kelimesinin gerçek anlamını öğrendiğin andır.
yıllar sonra eninde sonunda yaşanacak durumdur.
o toprağa girer bi kere ölür.
sen onun için her gün ölürsün kahırdan mı hasretten mi ama, işte bunu merak edersin??
anneni istersin ama kimsenin vermeyeceğini de bilirsin..
Anne ölünce çocuk
Bahçenin en yalnız köşesinde
Elinde bir siyah çubuk
Ağzında küçük bir leke
Çocuk öldü mü güneş
Simsiyah görünür gözüne
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anne
Kaçar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne ölünce çocuk
Çocuk ölünce anne
anneler ölmez!melekler ölür mü hiç?kısa bir süreliğine ayrılırlar yanımızdan,çok kısa bir süreliğine.öyle bir ayrılıktır ki bu...ağlayamaz insan,hiçbir $ey dü$ünemez.öylece durur,sadece durur.çünkü bilir,yanında olsa kızar annesi,neden ağlıyorsun,neden üzülüyorsun der...çok kızar...sonra gelir,siler elleriyle gözya$larını.o da üzülür siz üzüldüğünüz için...bu yüzden olmaz,ağlanmaz.öylece durur insan...sadece durur...sonra...
bir düş...anne,ben geldim.artık seninleyim.bak ben de yanına geldim...anne?anne...
gözya$ı...
haykırı$...
bağırı$...
yalanlar...ağlamadım anne,gerçekten ağlamadım.dü$tüm,dizim kanadı,elim acıdı evet ama ağlamadım...ağlamadım...
saniyeler...saatler...günler...anne ben geldim.sıkı giyinmi$tim,ü$ümedim.
günler...haftalar...aylar...anne,ben geldim...seni çok özledim...
mevsimler...yıllar...anne?
bir gün...anne....ben geldim.hep sıkı giyindim ü$ümedim.ödevlerimi de zamanında bitirdim.seni çok özledim.üzüldüm...kedim resmini tırmalamı$...attım onu evden!git dedim,ne yaptın sen aptal kedi...
ağlamadım anne..senden sonra hiç ağlamadım...ağlayamadım...senden sonra ya$amadım ki anne,ya$ayamadım.seni hiç unutmadım anne,hiç unutamadım.
sözünü hep dinledim anne,nasihatlarını da bir kağıda yazdım her sabah kendime söylerim diye,göstereyim mi?
Uzun zaman önce görmüştüm bu başlığı.
Gördüğümde de yazılan entryleri okuduğumda da kanım donmuştu.
Ama sonra hemen sol framede yüzümü gülümsetecek yeni bir başlığa tıklayıp hayatıma devam etmiştim.
Aklıma gelmezdi hiç böyle şeyler yazmak.
Yahut bu zamanlarda böyle şeyler yazmak, yazmaya çalışmak.
Kanımca en subjektif başlık bu.
Daha öncekilerden farklı çünkü. Hiç kimse birbirinin annesini tanımıyor ki burada. Hayatında ne anlam ifade ettiğini bilmiyor. Neler paylaştığını. Ama tuttuğu takımı, savunduğu siyasi görüşü biliyor ve ona göre yorum yapıyor. Ve bu yüzden de o başlıklarda hep birbirinin türevi entryler birbirini kovalıyor.
Söyleyin ne yazılır bu başlığa?
Ne yazılmalı?
Benim annem farklıydı, çok güzeldi, ölürken bana gülümsedi, falsolu terlik atabilirdi, akşam ezanından önce evde olmamı isterdi, hastalandığımda sabaha kadar baş ucumda beklerdi, sırtıma eşek kadar adam olmama rağmen havlu koyardı... v.s.
Söyleyin ne yazayım ardından?
Ya da ağıt dışında ne yakayım?
içim kanıyor desem inanır mısınız?
26'sında hiç bu kadar sıfırdan başlamamıştım desem inanır mısınız?
Son nefesini verdikten sonra kendimden korktum desem.
Salya sümük ağlarken, insanların saçma sapan nasihatlerini de dinledim desem.
Desem
Desem
Desem...
Fayda etmez.
Annem gitti çünkü.
Giderken beni de benden aldı gitti.
1,5 aylık sıkıntısı sona erdi ve 7 yaşında kaybettiği annesinin yanına gitti.
O annesine kavuştu ama ben hasret kaldım.
Bazen sanki hiç yokmuş gibi.
Bazen de hiç ölmemiş gibi.
Ama zaten hiç ölmedi değil mi sözlük?
He söylesene.
Ölmedi de.
Gelecek de.
Yalvarırım...
26 yıllık yolculuğumda hem annem, hem babam, hem dostum, hem sırdaşım, hem diğer yarım annem öldü sözlük.
O yok şimdi.
Bana hep bir fener olmuştu bu adına hayat denen karanlık tünelde yürürken.
Şimdi artık her şey kapkaranlık ve ben yalnız başına arşınlıyorum yolları.
itiraf edeyim, çok korkuyorum, üşüyorum, kanıyorum...
Mekanın cennet olsun annem. Ruhun şad olsun, melekler sırdaşın olsun, kabrini o çok sevdiğin gül kokuları doldursun.
Anneannemi öp benim için.
Beni sakın yalnız bırakma.
Seni seviyorum.
Ve anlatamayacağım kadar özlüyorum.
Gece üşürsem yorganı üstüme ört.
Söz terli terli suç içmeyeceğim.
hala yokluğuna alışamamak, yemek masasında bir dilim ekmeğin gırtlağınıza düğümlenmesi, her gün gittiğiniz mezarı başında onunla dertleşmeniz ve ses vermesini beklemeniz, ayrılırken toprağını öpmeniz, dua ederken mütemadiyen ağlamanız, ağlamanız, ağlamanızdır...
düşünmeyi bile istemiyor insan, böyle bir şeyi düşünmekten bile korkuyor, ama dünya fani, hepimiz geldiğimiz yere döneceğiz elbet, sonsuz mekana.. senelerce bi başımıza yaşadık, dizinde uyudum, koynunda ağladım... sen gidersen ben kime sarılırım annem? gitme desem kalır mısın yanımda ya da beni de alır mısın yanına giderken.. anne n'olur gitme, sensiz hiçbir şeyin anlamı kalmaz, n'olur yanımda kal... seni kimsenin kimseyi sevemeyeceği kadar seviyorum, orda da severler mi seni böyle? üşürüm ben yokluğunda, ya oralar sıcak mıdır? anne n'olur gitme hep benimle kal..
düşündüğümde bile gözlerimin dolu dolu olmasına tüylerimin ürpermesine sebep olan durum.herkes birgün ebedi diyara gidecek elbet,bundan kaçış yok ama çok zor bi ayrılık bu.Allah herkesin annesine, ailesine sağlıklı ömürler versin.
beş yaşında bir hayat vardır avuç içinde. oyunlar oynamak, haylazlığı için annesinden dayak yemek yahut azar işitmek varken o araba peşinde hastaneye kaldırılan felçli annenin peşinden ağlamaktadır.
elinden gelen tek budur, yapabileceği ve karşı koyabileceği yegane şey...
altı yaşına geldiğinde bu can, annesine yarım bir insan sadeliğinde kavuşmuştur. okuma ve yazmayı unutmuş, yürümeyi dahi yapamayan bu yarım varlığı tamamlamak ona, kardeşlerine ve babasına düşer.
kimse ve dahi o da bilmez, ne yaralar ve travmalar açmıştır kalbinde ve beyninde bu hadise.
on yaşına geldiğinde, artık hastane kapılarını aşındıran anneye doktorlar kadın hastalığından dolayı ölümün soğuk yaftasını yapıştırmıştır; bilmez ki biçare kalp ve eller onu beklemekte. nasıl bir zemheri soğuğa ve çaresizliğe mahkum etmekte gelecek hayallerini.
ama anne yılmaz, mücadelesinde galip gelir; onu bekleyen çocukları vardır evinde.
on yedisinde evde kapı çerçeveyi kırıp geçiren bir hırçın, bir deli, bir asi kızla ömür törpülemekte bu anne. onca yaşadığı sağlık sorunları ve atlattığı azrail randevularına rağmen, bu huylar ve davranışlar yıkmakta onu.
ama pes etmeyip yine yalnız bırakmadı, anneyim dedi anaçlıkla...
yirmi yedisinde, onca borçlarının ve sıkıntısının içinde çalışmayan bu anne buldu parayı, ödedi borçlarını.
gün içinde kavga etseler dahi, çok sevdiği patatesi attı sobanın közüne, ' kızım yesin' diye...
söylesenize, ölen annelik vasfı taşımayan, gerçek olan bu kadının peşinden ağlanmaz mı? öksüz kalmaz mı insan?
bazı zamanlar yatağında kar ter içinde uyanırsın. kalbin hızlı hızlı çarpmaktadır. yastığın sırılsıklam olmuştur ağlamaktan. evet rüyanda gördüğün bir şeyden dolayı uykunda ağlamışsındır, hemde hüngür hüngür.
rüyanın etkisinden hala kurtulamamışsındır. içine olmadık bir boşluk düşer, tekrar heyecanlanır ve telefona sarılırsın. anneni ararsın aceleyle. şaşırmıştır kadıncağız.. bu çocuk bu saatte neden arıyor diye.. belki heyecanlanmıştır.. sonra o telefonu açar sen de onun sesini duyarsan. bu dünyada insanı bu kadar rahatlatacak başka bir şey yoktur.
ama dünya işte, ölümlü dünya. gün gelecektir sevdiklerini kaybedeceksindir. bu acı o rüyadaki acıya benzemez işte. telefonu açıpta rahatlayacağın bir şey yoktur artık. artık onu geri getirebilecek bir şey yoktur. işte bu anlatılmaz.. bizi tek rahatlatacak şey o'nun yanına bir gün gideceğimizdir..
sözün bittiği ve/veya bitmeyi bile başaramadığıdır. en zayıf en aciz en öfkeli velhasıl en en li en dir. belkide geç yıllarda geç yaştaki çocuğa en geç acıyı vermesi daha bir seçilesidir seçme hakkı verilmesede. seçmeyi istemek hatta seçememeyi istemektir. ama gelecektir.
bir ataol behramoğlu dizesinin üzüntüyle deforme edilmiş, aşırı yorumlanmış halidir; * behramoğlu bu duygusunu annesinin ölümü üzerine yazdığı uzun bir şiirde dile getirmişti.
dünyanın yıkılmasıdır. hayatın o an sona erdiğini düşünmektir. entry yazarken bile bütün tüylerin diken diken olması ve içinizden bir parçanın kopmasıdır. aklına geldiği anda bütün vücudun ve sinirlerin boşalması demektir. allah göstermesindir. çok anlamsız bir biçimde babanın ölmesinden daha çok koymaktadır.
(bkz: senin hiç baban öldü mü)?
(bkz: senin hiç annen öldü mü)?