Haha hala aklımıza geldikçe ablamla gülmekten kendimizden geçeriz..
Olayın gelişme şekli;
Senesini tam hatırlamıyorum ama ilkokul 5.,6. Sınıf zamanlarım ingilizceyi yeni öğrenmeye başlıyorum.. Abla anadolu lisesinde ingilizce almanca eğitim görüyor benden daha bilgili anlayacağınız.. Yaz tatili balkonda ingilizce çalılıyoruz konu ise meyvalar.. O türkçe soruyor ben ingilizce cevap veriyorum ingilizcesini soruyor ben türkçesini söylüyorum.. Annemde yanımızda el işi yapıyor hemde bizi dinliyor.. Yorum yapıyor.. Ablam sordu sordu ben takır takır cevapladım.. Sonra şeftali dedi ben kaldım düşün düşün yok ablam tiyolar veriyor yok arkadaş hatırlayamıyorum.. Sinirlenmiş olacak ki.. Sert bir şekilde peach peach dedi... Haaa hatırladııımm dememe kalmadan... Annem..
-Ayyy ...... Ne kadar ayıp ya insan kardeşine peach der mi? Ne kadar ayıp.. Dedi..
Ablam ve ben göz göze gelmemizle kahkahayı basmamız bir oldu.. gülerken balkondan düşecektik az kalsın...
hiç unutmadığım diyalog.
-oğlum biraz yemek ye ne bu halin kemiklerin sayılıyor.
+ne olmuş anne aslan gibiyim ben.
-tabi aslan aslanda kuyruğu noksan, yedi aylık aslan.
+haklısın anne...
canım annem hep 'sana taş atana sen ekmek at oğlum' der. canım annem, olmuyo işte olmuyo. iyilikten maraz doğuyo, insan oğlu nankör ve bencil. sen ne kadar alttan alırsan o, o kadar üste çıkar. seni herşeyden ve herkesten daha çok seviyorum annem.