saçlarım. evet saçlarım,kaynak saçlar hemde bir ton para verip gözüm gibi baktığım saçlar.
küçüklüğümden beri yanımdan ayırmadığım ayıcığım.
küçüldü diye attığı kıyafetlerim.
ne kadar koydu anlatamam.
bikinidir efendim.hem de 3 yazdır severek giydiğiniz annenizin de eskimiş bu işe yaramaz demiş ve çöpe atmıştır.hayır bedenim aynı bikini görevini hala görüyor.niye işe yaramaz diyorsun.
bir önce ki haftaya ait sayısal loto kuponudur. hele ki akşam haberinde geçen "sayısal lotodan büyük ikramiyeyi kazanan talihli 1 hafta geçmiş olmasına rağmen henüz ortaya çıkmadı. talihlinin tekirdağda bir alışveriş mağazasından kupon aldığı biliniyor." evet, o alışveriş mağazasından kupon alan ve ortaya çıkmayan talihli kesinlikle babamdı. bu kadar tesadüf olmaz çünkü. bayideki çocuk da ne zaman görse abi sizin kupona vurdu diyordu. günlerce aradık o kuponu be. daha sonra derinden gelen "eski kağıtları üç gün önce şöminede yaktım ben oğlum" itirafı ile yıkılan hayaller. ah anne ah kuponu değil, bizi yaktın...
evet bu annemin, benim düzensiz oluşumu uyarış biçimidir. odana girdiğimde yerde, masada ortalıkta her hangi bir kağıt nesne ya da baska bir şey göreyim direkmen atacağım işe yarasın yaramasın ona göre. bense ortalıktaki herseyi bi yere tıkıştırır anne topladım derim. **
binbir zorluklarla para biriktirilip alınan tommy hilfiger tişörtünü yer bezi yapmak. tommy'i babanın eski atletiyle yanyana görmenin verdiği burukluk... işte o an keşke atsaydın be annem dedim.
sigaraya başladığım dönemlerde her gece cebimden alınıp çöpe atılan kısa marlboro paketi. Ama pazarda 15 kuruş ucuzu vardır diye 2 km yürümeyi de ihmal etmez. anne işte.