evet ben yokken bildiğin atmış ayakkabıyı. anne bi ayakkabım vardı benim o nerde dedim, attım dedi, niye dedim, eskimişti dedi, ama ben onu seviyodum dedim, eskimişti dedi.
tam ihtiyacınız olan anda, anne tarafından uzuun zaman önce çöpe atıldığı için ulaşılamayan nesnelerdir ki cinnet sebebidir. bunlar arasında sinüzit için kullanılan ilacın şişesi kadar hayati eşyalarda olabilir ki sinüzit ağrısı çeken ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaktır.
saymakla bitmez ki ne yazık ki..
bilgisayarda bütün emeğimi harcayıp depoladığım oyun cd'lerim.
yeni alınan bir ayakkabıdan sonra eskisini giymeyeceğimin düşünülmesi.
çocuklukta derin yaralar açan olaylar zinciridir aslında.. teee bilmem kaç yılında 98'ler galiba, evde soba olduğu zamanlardan bahsediyorum.. playstation'ım vardı benim, sabah akşam onla yatar onla kalkardım.. karneme bakan annem zayıfları çok görünce playstation ı sobaya atmıştı.. evlat acısı gibi koymuştu lan, üç gün yas tutmuştum..
8 yildir dogayi mahv etmemek icin sakladigim onlarca deodorant kutulari artik koleksyon haline gelmisti. annem her gelisinde sorardi bunlari atayimmi diye. her seferinde hayir anne derdim. son gelisinde ben evde yokken hepsini atmis. saydim 3 kere anne atma demistim.
ayni sekilde yillaridr kimyasal atik olduklari icin atmadigim bos pilleri bi kovada topluyordum. onlarda artik koleksyon haline gelmisti. cesitli markalar ve sekillerde yuzlerce pil. pillerim de deodorantlarla ayni kader paylasti.
ayrica nerdeyse lise den beri giydigim ve bana sans getirdigine inandigim yesil oduncu gomlegim. bir gun eve geldigimde. mutfakta levyenin onunde yerde paspas ilarak duruyordu.
en ilginci ise. mutfakta gezerken tezgahta gordugum bir bez cok tanidik geldi. dusundum ben bunu bi yerden hatirliyorum. hatirladim, o bez bir kac gun oncesine kadar benim donumdu !
geçen gün aklıma geldi, ''nerede bu cihaz çocukluğum geçti onunla biraz hasret gidereyim'' diyerekten aramaya koyuldum. şaka şaka.. ne hasreti? paraya sıkışmıştım, satacaktım iyi bir paraya alıcısıda hazırdı. ne diyordum? heh.. aramaya başladım işte bir türlü bulamadım. sonra son çare annemin karşısına dikildim;
- anne bu commodore 64 nerde yaa? sabahtan beri arıyorum..
+ o neydi ki evladım? nerde bıraktıysan ordadır.
- ya hani ruslar dan almıştınız bana küçükken. atari gibi bişey. büyük disketleri vardı.
+ hee hatırladım tamam. onu ben eskiciye verdim evladım.
- neeeeeeeeaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
işte.. evden kaçan bir çocuğun dramı. yok yok ben kaçmadım. ama düşünmedim değil hani. evden kaçmayı değil, eskici olmayı tabiki. *
-bilmem kaç sene gözün gibi bakıp biriktirdiğin maç biletleri.
-30 yıllık çizgi romanların da aralarında bulunduğu koleksiyon.
en bombası için;
-yazlığa gittiğinde bütün aramalarına rağmen bulamadığın bisiklet.
gerekçe de şu:'oğlan artık büyüdü bu yaz binmez nasıl olsa'.