yıllardır biriktirdiğim, özenle sakladığım ve müthiş bir arşiv haline getirdiğim; fenerbahçe posterleri, gazete kupürleri ve daha bir çok materyali gözünü kırpmadan çöpe atmıştır.
beni evden uzaklaştırıp yapmıştır bunu ki; bende saf gibi inanmışımdır.
kendisine göre eski diyerek yepisyeni eşyalarımı köydeki akrabalara gönderen kutsal kadın.
attığı eşyalarımın toplanmasıyla topkapı sarayında bi sergi düzenlenebilir.
ama annedir candır canandır.
şükrü saraçoğlu stadyumudur. arkadaşın ödevi için yaptığım kocaman maketi gereksiz diye aynı arkadaşın annesi çöpe atmıştır. bu mantığı anlamak mümkün değildir.
içinde onlarca cd ve kaset bulunan kutudan yalnızca özay gönlüm' e ait olanları alıp çöpe gönderdiği queen, deep purple, vivid entertainment, jethro tull, ilhan irem ve daha sayamadığım niceleri. insan üzerinde "neoklasik ve keynesyen iktisat" yazan vivid cdlerini bari saklar değil mi, büyük düşüncesizlik, çok kırgınım.
- ayakkabı kutuları..
bütün kutuları boşaltıp, tüm ayakkabılarınızı tek bir büyük sepette toplarlar. sizin özenle sakladığınız ayakkabı jelleri, kağıtları uçup gider.
- bilgisayar ve modeme ait kablolar..
eğer ki bir yığın halinde eline geçerse affetmeyeceği olaydır. işine yarıyordu madem ne diye tutuyordun öyle derler.
alyan anahtarı! gitarın akordunu kilitlemek için kullanılan bu aparatın işe yaramayacağını düşünüp annenin atması, nabur bulmanıza sevk eder sizi. Tabi salonda bırakmasak belki atmazdı o ayrı.
çocukluktan beri varolan meslek isteğimi bitiren hatayı yapmıştır annem. sitilist olmak isterken bütün bir kiloluk dosyayı evden taşınırken çöpe atmıştır. o gün bu gündür kıyafet çizmeye küsmüşümdür.
bir de bu sana küçük geliyor artık diye benim "verme kimselere!" ısrarıma rağmen, evden çıkışımla beraber çocukluk kıyafetlerimi, oyuncaklarımı, tokalarımı ve saklamaya ant içtiğim her şeyimi çingene çocuklarına vermiştir. amacı sevap işlemek ve garibanları mutlu etmekmiş. şimdi de tutturmuş saklayabildiğim tek kıyafetim olan çiçekli fırfırlı geceliğimi verecekmiş. andım var ki göremezsin yüzümü dedim. hala vermiyor ya da vermediğini söylüyor. hepsinin hatırası var ya! ayıp günah!
-anne benim kablosuz mausum nerede?
+o ne ki evladım?
-bilgisayarın yanında siyah bişey vardı ya anne.
+hee, bu yaşta oyuncak mı oynanırmış, komşunun çocuğuna verdim. pek sevindi çocuk.
-?%&
daktilo : o haşur huşur ses çıkaran şey ne işine yarıyorki yaz bilgisayarında.
anne o antikaydı
evet çok antika bişeydi bende hurdacıya verdim yer kaplıyodu.
mandalda alsaydın bari
bir işe yaramaz diye yerden aldığı terliği kafama atar ve terliğin sivri yeri gelerek gözümü şişirir ve hayati önem kısmınıda burdan yakalamış olur bu entry.
sigaraya başladığım dönemlerde her gece cebimden alınıp çöpe atılan kısa marlboro paketi. Ama pazarda 15 kuruş ucuzu vardır diye 2 km yürümeyi de ihmal etmez. anne işte.
binbir zorluklarla para biriktirilip alınan tommy hilfiger tişörtünü yer bezi yapmak. tommy'i babanın eski atletiyle yanyana görmenin verdiği burukluk... işte o an keşke atsaydın be annem dedim.