buzdolabında pet şişede sakladığım , daha bir yudumunu bile içmemiş olduğum boğma rakı. ayda yılda bir geldiği için bir şey demedim tabi. canı sağolsun onun.
yıllarca kişisel depo olarak kullandığım tavan arasını mahalleden bir iki çocuğun eline üç beş lira verip temizletmek neticesinde ne varsa şehir çöplüğüne göndermek.
ben salağıda " yukarıda bu sesler ne? " sorusuna verilen " bacaları temizliyorlar oğlum " cevabını yemiştim. ah ln. ah!
-anne kalemim nerde?
-ne kalemi?
-füzen kalemi, böyle siyah uzun bişey.
-şurda duran kömür parçasını diyosan, heryeri siyah siyah boyuyodu attım.
-nee ????????
ebay den açık artırmalarda kılı kırk yararak topladığım swatch kolleksiyonuma, kilo ile satılan saat muhamelesi yapıp komşu cocuklarına bir bir dağıtması.
1998 yazı daha liseye yeni geçtiğim yıl. askeri kampta kola satma görevindeki askere aşık olmuştum. çocukluk işte gözüm ondan başkasını görmüyor. şu kağıt badaktaki kolalar var ya onlardan. günde 5-6 bardak kola alıp hergünkü bardağı dolabımın gizli bi köşesinde biriktiriyorum. * neyse aradan bir yıl daha geçmiş çocuğun askerliği çoktan bitmiş ama ben hala dolabımdaki bardakları saklıyor arada çıkarıp bakıyorum filan tam komedi. bigün okuldan geldim bi baktım annem dolabımı temizlemiş ilk baktığım bardakların yeri oldu. hepsini atmış. bir de demez mi sen nasıl insansın içtiğin kolaların bardaklarını bile atmıyorsun. günlerce ağladım. şimdi çok saçma geliyor ama o zamanki üzüntüm anlatılmaz. *
Sınav sorularının olduğu ders notları. Saman kağıdına yazılan ve odanın binbirçeşit yerine sümüklü peçetelerle serpiştirilince çöpü karıştırmanıza neden olan durum.