yanınızda olmasına ihtiyacınız vardır, kokusunu özlersiniz, sefkatini...ve sizden saatlerce uzakta olduğunu bilmenin çaresizliğini yaşarsınız bir anda.
tam şu an olur kendileri. evde yalnız kalmak, gecenin bir vakti korkmak, sarılıp uyuyacak bir şey bulamamak *....ahh yanımda olsa da gidip sarılıp uyusam dedirten bir andır.
tam şu andır. açlıktan ölüyorum çünkü dolap bomboş. annem olsa alışveriş yapmaya üşenmez yapardı. hadi dolapta yiyecek bişeyler olsun ben yine açım. ama annem olsa yemek yapmaya üşenmez yapardı.
"ayrılık" fikrinin bir çivi gibi beyne çakıldığı o ilk dakikalarda omzuna yaslanıp (ve hatta kucağına yatıp) katıla katıla ağlanabilecek; şefkatli elleriyle saçlarınızı okşarken "geçti, bitti artık" cümlelerinin doğruluğuna sizi inandırabilecek; düşmekte olduğunuz o karanlık çukurda yalnız olmayacağınızı ve dibe dahi vursanız ayağa kalkmak istediğinizde tutunabileceğiniz bir dal olarak hep orada olacağını kadife ses tonuyla kulaklarınıza fısıldayabilecek yegane insan olduğunun anlaşıldığı andır.
sucuğu saran o cins yapıyı soyarken elin kesildiği andır. işte o an, küçükken okuldan gelindiğinde ne kadar yıkansa da her yanı yağ olan, ve yine her yanı paslı tost makinasında, annenin yaptığı sucuğu anne kıyaklı bol tostlar akla gelir. parmak mıdır yalnızca acıyan?
ıkı senedir uzagım ve ıkı senedir o kadar çok anladım ki!
-eve anahtarla gırdıgım zaman
-salondan anne diye bagırıp cevap alamadgm zaman
-hastalandıgımda kendı corbamı kendım yaptıgım zaman
-eve geç kalınca telefonumun çalmadıgı zaman
-sabahları operek uyandırılmadıgım zaman
-bu anneler gününüde onsuz geçirecegim zaman...
şehirdışında okul okuduğum için telefonda en çok görüşme yaptığım kişi doğal olarak annemdir. hangimizin kontörü olursa o arar; birimizin kontörü bittiğinde diğeri arar, öyle sürüp gider. tatil olup eve döndüğüm bir anda annemle şöyle bir diyalog yaşamıştım; hiçbir zaman da unutacağımı sanmıyorum. hatırladıkça kanım kaynar, donar, tekrar ısınır...
ben: anne kontörün bittiyse sana kontör alayım, yükle...
anne: hayır yavrum, sen artık burdasın ya, ne gerek var canım benim.
ben: ----- **
işte bu anlarda değeri anlaşılmaz, yaşanır !
Sizi üzen her insandan ve üzüldüğünüzü görmesine rağmen sallamayan adamları görükten sonra ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar sözü ile beyne tak diye vuran vicdani rahatsızlık.
ondan uzaklardasındır.alt tarafı üşütüp,grip olmuşssundur.25 senedir belki yılda 2 kez grip oluyorsundur ama bu annensiz geçireceğin ilk hastalığındır.sana söylenemiyordur;ince giyiniyorsun,yemene içmene dikkat etmiyorsun...sen yatarken elinde bir tas çorbayla gelen yoktur.senin için ne yapacağını şaşıran anneciğin yanında yoktur.grip değil amansız bir hastalık içindesindir sanki.ağlarsın zırlarsın ve anlarsın senin için de ağlayanın bir tek onun olduğunu.kendine kızarsın yanında onu ne kadar üzdüğünü.yap bakalım afranı tafranı,nazını...kim çeker ondan başka?
hastayken ona bağırıp çağırmanızı önemsemeden her istediğinizi yapar, getirir. (en azından benimki bunu yapıyor)* bunu başka kimden isteyebilirsiniz ki? isteseniz de yapmazlar zaten. annelerin değeri her an bilinmelidir.