hasta yatağınızda, alnındaki elini hissederek uyandığınız an...
yaşın kaç olursa olsun, o eli hissettiğin an tekrar çocuksundur.
canın çok yandığında, hiç konuşmasan da kucağına gömülüp, kokusunun içinde kaybolmak istediğin an...
onun olmadığı bir hayatı düşünmeye başladığınız ve hayal etmenin bile ne kadar zor olduğunu fark ettiğiniz andır.
5 ay sonra gelen edit: çok değil, iş bu entryden sadece 2 ay sonra hayal bile etmeye korktuğunuz şeyin başa gelmesi... bundan sonra, annenin değeri hayatın o minicik ayrıntılarında bile hatırlatır kendini...
öğrenci evinde gün gelir kuru ekmeğe talim ederken "ulen annem olsa ne güzel yemekler yapardı be" diye iç geçirirken, çamaşırların yıkanması gerekirken, ütü yapılması gerekirken*
evlendikten sonraki her an , hayır bunu hastalıklı bir düşünce yapısıyla söylemiyorum ama insan evinden uzaklaştıktan sonra hayat şartları ne kadar iyi olursa olsun asla o anne evindeki eski düzeni , eski konforu , eski sıcaklığı bulamıyor , hayatın sorumlulukları ağır ağır üzerinize çöküyor ve bir güncük bile olsa yine anneisinin dizlerinde yatan , ona kek yaptıran o velet olmak istiyorsunuz
ne zaman ki bir yurt odasın da yalnız bir bekleyiş içerisinde kalır, soğuk tabaklar da kötü yemekler yersiniz anlarsınız ki annenizin elinin değdiği herşey başka türlü özenli ve sevgi doludur...bir şeyin değeri en çokyokluğunda bilinir. yeryüzündeki melekler olan annelerin, kıymetini bilmeniz dileğiylee....
18 yıl hiçbirseyi sizden esirgemeyip birden üniversteyle sizi baş başa bırakıp gitmesiyle daha iyi anlaşılır.her sorunda gözünüz onu arar anam olsa şimdi hallederdi dersiniz.en yakın tarihe gidip bilet alınır kısa da olsa hasret giderilir.sıcak kollarına sarılırken içiniz ısınır.işte o zaman anacığınızın sizin için ne kadar değerli olduğunu anlarsınız... ***
-hatılardığınız anılarınızın çok kısa ve silik olması
-canınız her yandığında ve başınızı yaslayacak sizi gerçekten hesapsız seven birine ihtiyaç duyduğunuzda
-hastalandığınızda,gerçek bir dosta ihtiyaç duyduğunuzda
okul yine sizi sıkmış ve yormuştur. saat 12 ye yaklaşmakta, gözleriniz kapanmakta ısrar etmektedir. sabah 8:30 dersi sizi beklemekte gitmesseniz bir alt sınıf arkadaşınız olmak istemektedir. yatağınıza gitmek üzere yola çıkarsınız. mutfağın önünden geçerken gözünüz bir anda bulaşık yığınını görür ve alnınızdan vurulmuşa dönersiniz. neyse 10 dakkada hallederim deyip musluğu açarsınız. su elinize kavuştuğu anda cızz der içiniz soğuktan. ve kendi kendinize sölenirsiniz "canım annem bunu yıllardır yapıyor"