bu gün abimin yemin töreni vardı. avukat oldu kendisi. yemin töreninde herkez ayakta oluyor malum, biraz da trafiğin azizliği ile geç kalmıştık törene. arkalardaydık yani, annem parmaklarının ucuna dikeliyor, şefik ordamı şefik ordamı diye sorup duruyordu bana, sonra anons edildi abim, kürsüye çıktı. annem o an gözlerinden damla damla yaş bırakmıştı işte. gülüyordu bi yandanda. sadece çocuğunun başarılı olmasından aldığı mutluluk bile ağlatmıştı onu. işte bende bir kez daha anladım annenin ne değerli olduğunu.
evinizden uzakta bir yurt köşesindesinizdir.revirde geçerken ömrünüz o an evinde anneninizinde değerini anlarsınız.bide yurt yemeklerinden sonra anneniz birtanedir.eve dönersiniz o anlaşılmama halleri başlayınca yolun başına dönersiniz.
(bkz: yolun başına dönmek)
bilmediğiniz bir şehirde, bilmediğiniz insanlarla olduğunuz zaman.
bu şehirde aç kaldığınız zaman.
bu şehirde sabah sizi uyandıracak biri olmadığı için, işinize ya da okulunuza geç kaldığınız zaman.
bu şehirde bir anneyle bir çocuk gördüğünüz zamanlar.*.
her hafta düzenli şekilde çamaşır yıkanıldığı an. o kadar zor gelir ki bu size; annenizin tüm ev işleri ile beraber bu çamaşır denen illetin altından nasıl kalktığına şaşırır ve değerini anlarsınız. *
sen sinirinden önüne gelen herkesi kırarken karşına annen çıkar ve söylemlerinden nasibini alır o an gözleri dolar sanki ağlamaklı olur yada yüzü asılır işte o an annecim ben bunu nasıl yaptım afedersin deyip boynuna atılmak istersiniz. ve o an onun kıymetini anlarsınız çünkü haklı olduğu halde sadece sizi anladığı için tek kelime söylemez.
Çok sessiz ve ıssızım.
Kuşak çatışmalarım mahzun kaldı. Çok tarifsizim ve tarafsızım; sensiz ben ruhsuzum anne.
Evin her bir köşesinin düzeni düzensiz; sensiz ben yönsüzüm.
Temiz çamaşırları dürdüm, yerine koydum; ama ben içlerinde çok kirli kaldım anne.
Bahar dalları çiçeklendi, ama ben yapraksız soyundum, çıplağım anne. Savunmasızlığımda çok yalnızım.
Babamla tartışmalarım harlandı, kahve köpüğünden mutfak düzenine, her şey birbirinde, içreliğinde; seni çok özledim anne.
Sessizim, konuşmayı-paylaşmayı istiyorum, gel artık anne.
- şehir dışında olan anneye duyulan özleme münhasır. -
uykusuzluktan gözlerinizin pörtlediği, kalkıp bir bardak su içmeye bile üşendiğiniz sınav döneminde, ne yesem ya diye kara kara düşündüğünüz an.
edit:imla
ayağın takılıp sert bir zemine düşülmesi ile kişi canının çok acıması sonrasında gelişen ve görme organlarından su çıkartma olayı ile birlikte "aneeeeee..." dlyerek hatırlanılan anlardır.
ah be anne, sensiz kaldım bu şehirde sessiz kaldım, kimse sevmedi senin gibi karşılıksız beni. arkamda karlı dağ gibiydin, neredesin anne, çok özlüyorum seni.
aynı kandan olmasanız bile sanki oz gibi 40 derece atesiniz varken basınız da bekleyip eklem agrılarınızı gecirmek icin sirke aspirin yapıp acınızı hafifletmek icin cırpınıyorsa, "ne olursa olsun sana karısma yetim yok ama uzulmeni hic istemem bir kere daha dusun ama yok illa kararlıysan sonuna kadar destekcinim" diyorsa ve bunları birilerine yaranmak icin degil gercekten icinden geldigi icin yapıyorsa "o zaman doguran mı buyuten mi degerli" diye sorup buyuten elbet dediginiz an.
kendi evinize tasindiktan sonra apartmana girdiginizde gelen muazzam yemek kokulariyla ilk anda heyecanlanip hemen akabinde tek basina yasadiginizi, o kokularin da karsi komsunun mutfagindan geldigini idrak ettiginiz andir.