Üşütmesin diye üstünü örttüğünüz insanın üzerine toprak atınca kötü hissediyorsunuz.
Kötü diyorum çünkü Nasıl tarif edebileceğimi bilmiyorum. ilk cümleye benzer bir sözü 8 yıllık arkadaşımın annesini defnettiğimiz günün sonunda arkadaşım söylemişti.
Her kıyamet kopacak söylentilerine "inşallah... bir an önce..." diye dua ettiren korku. Annen öleceğine, sen onun acısını yaşayacağına, dünya bir anda toz buz olsun daha iyi.
burada şimdi demagoji, duygu sömürüsü vs yapmayacağım. 25 sene önce annesini kaybetmiş biri olarak buradaki arkadaşlarıma sadece tavsiyeler vereceğim.
korkmayın. ölüm hayatın su götürmez gerçeği. onu düşünerek yaşayacağınıza hasta yatağında bile olsa dimdik ayakta durun ve sarılın.
allah düşmanımın başına vermesin; anne hasta olunca, baba hayata küser. yıllarca ne kadar güçlü dursa da annenize yaslamıştır sırtını. kadın da olsanız, erkek de olsanız burada güçlü olmak, aileyi toparlamak size düşer.
annelerinizle bolca vakit geçirin. yazsa alın dondurma yemeye götürün. bahar aylarında yürüyüşe çıkartın. kışları sahlep için bol bol. haftanın bir gününü annenize ayırın. sevgiliniz o gün görmesin sizi.
evliyseniz her gün arayın. kadın da olsanız erkek de olsanız aileler arası dengeyi kuracaksınız. hem öz annenizi hem kayın validenizi arayın. aranız kötüyse düzeltin. üç günlük dünya. gidip ziyaret etme sıklığı size kalmış.
sevgililerinizi tanıştırın. korkmayın. sevgililerinize iyi davranın. evlenmeseniz dahi - erkekler için burası- o kadın da bir gün anne olacak. ona göre yaklaşın, kavgalar olacak, sert ayrılıklar, sert sözler de olacak. sakın ama sakın onun erkeklere olan güvenini yıkmayın. onarılmaz hasarlar bırakır. kırgın bir kadınla birlikte olmanın zorluğunu yaşayan biri olarak söylüyorum ki yaşamanızı dahi aklımdan geçirmem.
bu yukarıdakiler benim yapamadıklarım. fırsatınız varken, anneniz yaşıyorken yapın. üvey annesi olanlar muhakkak vardır aranızda -ben- ona da kendi anneniz gibi sarılın, gönlünü hoş tutun. zor olacaktır elbet başlarda. ama ona siz evlat gibi yaklaşırsanız o da size o şekilde yaklaşacaktır.
ve kötüyü düşünmeyin. ölüm başta da söylediğim gibi su götürmez gerçek. eğer annenizle 10-15 sene gibi bir vakit geçirdiyseniz kıymetini bilin. hatıralarınız vardır, onları hatırlayıp mutlu olmaya çalışın. o hatıralar bende de yok; pusulası olmayan gemi gibi bir yerlere gitmeye çalışıyorum.
neyse sözün özü -başlık formatından çıkıp biraz dertleşmek gibi oldu ama affedin- annelerinizi sevin, kırmayın; yoksa kafanızı kırarım.
günün birinde, belki yakın bir zamanda başıma gelebilecek olaydır. canım anamda anemi var. hani biliyorum, öyle çok ağır,aman aman bir hastalık değil. bununla uğraşır durur kendisi yıllardır. halsizliği olsun, ağzının yara olması olsun, belli ediyordu kendini. her ne kadar saklasa da, anemi değilim falan dese de belli halinden. normalde sadece ağır biçimde bir halsizlik olarak kalmış olsa da bu, ilerlediğini sanıyorum durumun.
geçen gece saatlerce öksürdüğünü duydum, kaç defa kustuğunu hatırlamıyorum. bi ara düşme sesi gibi bir şey duydum, sonra sessizce uyudu gene duyduğum kadarıyla. sabah bir baktım ki kafası mosmor olmuş, şişmiş. dediğine göre kendinden geçmiş, düşmüş ve kalkamamış. babam yardım etmiş kendisine. sabah uyandığında ayağa kalkamamış, yatağa kusmuş birkaç defa. sonunda teyzem hastaneye götürdü kendisini. sonra temizledim ortalığı acilen çıktıkları için.
ne olduğunu bilmiyorum sözlük. annem tabiri caizse dağ gibi kadındı. saatlerce yürür, şişman bir şey falan da olsa elinden çok iş gelirdi. şu gencecik halimle kendisinin yıkılışına tanık oluyorum. her gün uyandığında yüzünün daha soluk oluşuna, daha bir halsiz, daha bir isteksiz oluşuna şahit oluyorum. kilo vermiş dediğine göre.
gerçekten, anlamam ben anemiden falan. ölümcül müdür, değil midir bilmiyorum. ama annem gibi kadını böylesine berbat bir hale getirdiyse, ne diyeyim.
gerçekten başıma gelmesini istemiyorum ya. belki fazla dramatize ediyorum olayları, belki okuyanlar ''sadece anemi ulan o, 2 haftaya toparlar.'' falan diyecekler. dediğim gibi nereye varır bu olay bilmiyorum. ama istemiyorum. hayatta gerçekten tek önemsediğim insan, beni önemseyen tek insan gitmez, gidemez. en azından şimdilik gitmemeli. şu genç yaşımda benim dünyamı sikip atmamalı. benim bencilliğim için gitmesin en azından.
umarım bu başlığa upuzun bir entry girmek durumunda kalmam. umarım hepimizin başına olabildiğince geç gelir.
Tam bir sene önce bugün. Kardeşim ilk karnesini aldı. Eve geliyoruz babam apar topar valiz hazırlıyor. Annen yoğun bakımdaymış diyor bişey belli etmiyor. Ben de rutin kontrol durumları sanıyorum. Ilk uçakla Erzuruma gidiyoruz annemin yattığı hastaneye. Normalde biletimiz yarına. Babam bizi almak için gelmiş. Uçakta boğazım düğümleniyor. Babama donup bisey olmayacak ben annemi Allaha emanet ettim diyorum. Birisi digerini Allaha emanet ederse gormeden olmezmis cunku. Havaalanina iniyoruz. Tum akrabalar orda. Dayim gelip bana sariliyor anlamiyorum. Arabaya biniyorum dayim telefondakine "ablam vefat etti" diyor. Kardesime bakiyorum biseyden haberi yok. Daha alti yasi dolmadi. Gozyaslarim akmasin diye gozlerimi kapatiyorum. Ufakliga sarilip kara kara dusunuyorum. Simdi ne olacak? Babam arabaya biniyor. Perisan. Hayat bizi sikiyor. Sagli sollu sikiyor. Tam bir senedir. Her sey tepetaklak. Her sey..
daha üzerinden bir sene bile geçmeyen durumdur. dün gece rüyama girdin anne. yalvardım benim için diren benim için kal diye sarıldım boynuna. sarıldın öptün ama yine gittin. Allahım benden ne istedin?