9 ayı kendi vücudu içinde olmak üzere (ki o esnada farkında olmasa da kendi kalsiyumundan vs. fedakarlık ederek senin kemiklerinin vs. gelişimini sağlamaktadır), o elim ana kadar; seni korumuş, kollamış, beslemiş, her daim açık olarak seni bekleyen bir kucağa sahip ve yaptığın herşey ama herşeye rağmen seni affedebilmiş, sebeb-i hayatından ayrılmaktır.
ayrıca boşluk kelimesinin gerçek anlamını öğrendiğin andır.
(anne- baba farketmez)hayatta kaybedebileceğin başka hiç bir şeyinin kalmaması demek. senin sen olmanı sağlayan insanın artık olmaması demek. üzüldüğünde, kırıldığında, sevindiğinde, gerek ağladığında, gerek güldüğünde bunları paylaşacak insanın olmaması demek. anne (baba) hayattaki en önemli varlık demek.. onlarsız bir hayat düşünülemez.. allah kimseye göstermesin. önce ben öleyim ki onların öldüğünü görmeyim...
dünyada başa gelebilecek en üzücü olaydır.*
bu acı gerçekle karşılaşma ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünerek, sonradan pişman olmamak ve hep güzel hatıralar hatırlamak isterseniz, annenize gereken saygı ve sevgiyi hayattayken hergün gösterin.
hatta annesi olan herkes bu yazıyı okuduktan sonra annesine kocaman bir öpücük kondurup, onu ne kadar sevdiğini söylesin...
bir limandır dalgalı denizde,
durup dinleneceğiniz.
yanıp sönen deniz feneridir,
zifiri karanlıkta yol gösteren.
semazendir bir eli allaha diğeri allahın kullarına dönük,
karşılık beklemeden her şeyi veren,
bir filozoftur,
anlamasada sizi tam destek, hep destek...
ahhh anacığım sen olmasan
ne bu hayat çekilir, ne de bu hayatın çilesi...
bahar gözlüm,
ateş yürekli,
karadenizin deli dalgası,
dertli çingenem...
annem...
seni çok özlüyorum.
'anne' kelimesi kendi ağzından çıktığında artık yadırgamaya başlamak; arkadaşının evine gittiğinde ebeveynleri 'annenler nasıl' diye sorduğunda suratına 'sana ne bok mu varda soruyorsun' diye haykırmak isteğin halde sadece susmak ve duymamazlıktan gelmek; okulda hocaların tarafından 'annen baban ne iş yapıyor' diye sorulduğunda 'hemşire' deyip hiçbir şey olmamış gibi davranmak; sen bu entry i yazarken baban kitap almak için ekranın önüne geldiğinde üzülmesin diye hemen sayfayı kapatmak; kendini küçük erkek kardeşinin annesi sanmaya başlamak ve dahada kötüsü onunda sana öyleymiş gibi davranmaya başlaması; akşam ne yiyeceğiz sorusunun sana yöneltilmesi; birkaç yıl içinde babanı dangalak karının tekiyle paylaşmaya başlamak; temizlik yapmaktan evden dışarı çıkmaya vakit bulamamaya başlamak ve sonunda temizlik hastası olmak; sevgilinden ayrıldığında babanın dizinde ağlamak ve babanında bunu yadırgamamaya başlaması; regli olduğunda sen ağrıdan bağıra bağıra ağlarken babanında ' ağlama yalvarırım ağlama allahım ben şimdi napacağım bu işlerdende hiç anlamam hem ben hiç regl olmadımki annen olsa bilirdi dayan kızım doktor geliyor' derken salya sümük ağlaması; kardeşin baba dışarı çıkabilirmiyim dediğinde babanın ablana sor cevabını vermesi; baban toplantım var ütülü gömleğim yok bu ne sorumsuzluk diye bağrınırken içinden ama ben sadece 14 yaşındayım ve ütü yapmayı bilmiyorum üstelik benimde formam ütüsüz diye haykırmak; gelinliğini görmek isteyecek biri olmadığından ve seninde gelinlik göstereceğin biri olmadığından düğün istememek; artık üniversiteli olan kardeşinin sana ablacım sende bana derin dondurucuya koyulabilecek hazırla arkadaşlarımın anneleri hep yolluyor ve ben hep onlardan yiyorum ayıp oluyor utanıyorum demesi ve senin bu düşünce yüzünden çıldırıp kardeşim bu duyguyu asla hissetmemeli diye düşünüp 5 kilo köfte, 40 sosyete mantısı yapıp bokunu çıkarmak; bu egonu kardeşin üzerinde tatmin etmiş olduğundan asla bir çocuk istememek; 17 yaşına geldiğinde sarma, börek, çörek vb herşeyi yapabilmen ve 23 yaşında mutfakta harikalar yaratmaya başlaman; kokteyllere babanla gitmek zorunda olmak; anneli şarkı, türkü, şiir vb şeyler duyduğunda acip gıcık olup derhal bulunduğun yeri terk etmek; anne-kız gezmeye, alışverişe, kuaföre, çay içmeye,vb. giden arkadaşlarını kıskanıp durduk yere onlara kötü davranmaya başlamak; şu anda babanın senden çorap istiyor olması; okula kayıt yaptırmaya, yurda yerleşmeye, ev taşımaya, vb tek başına gitmek ve her seferinde bir tuvalet bulup orada bağıra çağıra ağlamak; baban sadece öksürdüğünde bile acaba bişeymi olacak diye saçma panik ataklar yaşamak; son olarak senin artık dünyanın babanın etrafında dönmesi ve ne yaparsa yapsın kimle evlenirse evlensin dünyada en çok onu sevmek, üzerine titremek..................
ve nihayet bu listenin asla son bulmayacağını anlayıp artık yazmaktan vaz geçmektir.
4 yıldır babasız yaşayan biri olarak, o korkunç günlerin misli ile yaşanacağı anlamını taşıyan, en kötü kabusları gördüren durum. keşke böyle bir başlığı açmanın hiçkimsenin aklına gelemeyeceği kadar uzak bir ihtimal olsaydı, fakat ne yazık ki istisnai bir durum olmazsa....Allah herkese gecinden versin.